Özel sohbetlerde konuşulanları ilke olarak -gerçekten çok gerekli olmadıkça- yazmam. Gazetecilik kuralıysa benim kişisel sınırlarım kadar geniş değildir. Konuşmayı yapan/yapanlar “yazılmamak kaydıyla” diye bir uyarı yapmamışsa, gazeteci -h

Özel sohbetlerde konuşulanları ilke olarak -gerçekten çok gerekli olmadıkça- yazmam.
Gazetecilik kuralıysa benim kişisel sınırlarım kadar geniş değildir.
Konuşmayı yapan/yapanlar “yazılmamak kaydıyla” diye bir uyarı yapmamışsa, gazeteci -haber değeri olan şeyi- yazar.
Ali Ağaoğlu’nun “sohbet davetinde” konuşulanlarda “yazılmamak kaydıyla” koşulu yoktu.
Ertuğrul Özkök de yazdı.
Satırları bomba gibi patladı.
Ağaoğlu “Bilal Erdoğan neden savcılığa gitmiyor” sorusu üzerine “savcılığa gidip ifade verdiğini” söylemişti.
Gayet doğal bir ses tonu ve yüz ifadesiyle...
Masada 3 gazeteciydik.
Ertuğrul Özkök, Star grubunun CEO’su ve yazarı Mustafa Karaalioğlu ve ben...
Sohbetin kıvamı iyiydi.
Tartışmalar da kıvılcımlar uçuşturuyordu.
Ama...
Yekunda keyifliydik.
Ertuğrul terastaki zeytin ağaçları dahil mekânı gayet güzel anlatmış.
Ekleyeceğim bir de bahçede tavuskuşlarının, ceylanların, tavşanların da olduğu.
“Yeşil konseptli” bir ofis binası.
 
SAVCININ DUBAİ GEZİSİ
Savcı Zekeriya Öz ile Ali Ağaoğlu daha önceden tanışırlarmış.
Tahliye olduğunda Ağaoğlu’nun baş hukuk müşaviri Adnan Bey “orası başka bir yer. Girdin mi artık kimse kimseyi tanımıyor” demişti.
Sonradan anladım ki, Ağaoğlu’nun da gözaltına alındığı 17 Aralık operasyonunu yapan savcı Öz’ü kastetmiş.
Öz, kendisi telefon ederek Ali Ağaoğlu’na ziyaret isteğini söylemiş.
“Buyursun” denilmiş.
Birlikte tavla oynamışlar, Ağaoğlu 4-0 galip durumdayken oyunu 5-4 vermiş.
Gülerek “ne olur ne olmaz diye düşündüm” dedi.
Bu arada Öz, Dubai’ye gitmek istediğini de söylemiş.
Ağaoğlu, Dubai’de çok iyi ilişkileri olan temsilcisine ağırlatmış savcı Öz’ü...
Otel faturaları falan zaten gazetelerde yayınlandı.
Adnan Bey’in dediği gibi “oraya girince kimse kimseyi tanımıyor. Ne tavla, ne Dubai hatırı/hukuku...”
Ağaoğlu “bu savcılara ben de oğlumu göndermezdim” dedi.
Ertuğrul’un şu satırlarını yansıtmamda fayda var.
“Tabii bunlar kendisinden tek yanlı olarak dinlediğimiz şeylerdi.
Zekeriya Öz tarafını bilmiyoruz.
Onun da bu kadar yakın ve iyi ilişkisi olan bir iş insanını gözaltına aldırması, aleyhine iddianame hazırlatmak istemesi, bu davetlerden ve yakınlıktan hiç etkilenmediği anlamına da gelmez mi?”
İlginç bir not daha yansıtayım.
Ali Ağaoğlu katkı olarak çok önceden kendisinin yaptırttığı nezarethaneye konmuş.
Kadere bakar mısınız?
Yerden 20-30 santim yükseklikteki sünger yatakta uyumuş.
O yatağın finansmanı da kendinden.
Zekeriya Öz’ü neden Dubai’de ağırladı?
Bu tür soruların cevabı Türkiye’deki “ağa geleneği...”
Otellerinde de yüzde 20 odalar konuklarına ikram edilirmiş.
İlave edeyim...
Her yaz Uludağ’daki otelinde Trabzonlu ailesinden 500 dolaylarındaki yakını 1 hafta süreyle ağırlanır.
.........................
Gecenin önemli notu ise Ali Ağaoğlu’na sorulan “Başbakan’a menfaat temin etti mi?” yolundaki sorular.
Ali Ağaoğlu’nun tek ayağını altına alarak cevaplarını öyle vermesi, “doğrudan ve aracısız Allah’a bağlı olduğunu” söylemesi ilginçti.
Türkiye’nin geçmekte olduğu süreci yazabilmek için daha birkaç yıl geçmesi, başka gerçeklerin gün ışığına çıkması gerekiyor.