Yargıç, Pazo de Meirás adıyla bilinen sarayın, Franco'ya, o zamanki sıfatıyla 'devlet başkanı' olarak verildiğine, şahsına ait bir mülk olmadığına hükmetti.

1939'dan 1975'e kadar İspanya'yı yöneten General Franco'nun varisleri, mal varlığını korumak için defalarca mahkemeye gitmişlerdi.

Aile geçen yıl da Franco'nun kemiklerinin, Madrid yakınlarında Düşenler Vadisi adıyla bilinen ve aşırı sağ için bir mabede dönüşen anıt mezarda kalması için, Sosyalistlerin liderliğindeki hükümete karşı giriştikleri hukuk mücadelesini kaybetmişti.

Yargı bunca yıl sonra neden harekete geçti?

2018 yılında, ölmüş diktatörün torunlarının, yazlık sarayı 8 milyon euroya satışa çıkardığı haberleri büyük tepkiye yok açtı.

Sarayın bulunduğu Galiçya'nın A Coruña bölgesi yetkilileri hemen mahkemeye başvurdu.

1893 ile 1907 yılları arasında inşa edilen binanın ilk sahipleri İspanyol yazar Emilia Pardo Bazán'ın ailesiydi.

2019 yılında İspanya hükümeti, mülkü 1941 yılında General Franco ve karısı üzerine geçiren resmi satış sözleşmesinin sahte olduğunu söyleyerek, sarayın meşru sahibinin devlet olduğu şikayetiyle mahkemeye başvurdu.

Yerel yöneticiler, hükümete destek verdi ama Franco'nun altı torunu 1941'deki satışın yasal olduğunda ısrar ederek direndi.

Torunlarından Francis Franco, hükümeti, ölmüş diktatörün mezarıyla ilgili anlaşmazlıkta geri adım atmayan aileyi cezalandırmaya çalışmakla suçladı. Aile ayrıca binanın tamiratı ve yenilenmesi için yaptıkları masrafları gösteren belgeleri de mahkemeye sundu.

Franco'nun cenazesi kırk yıla yakın süre sonra geçen yıl gömüldüğü anıt mezardan mahkeme kararıyla çıkarılmıştı

Franco'nun cenazesi kırk yıla yakın süre sonra geçen yıl gömüldüğü anıt mezardan mahkeme kararıyla çıkarılmıştı

Mahkemenin kararı neye dayanıyor?

Yargıç Marta Canales, 2018'de yerel yönetimin talebiyle, tarih ve hukuk alanında uzman bilirkişiler tarafından hazırlanan raporun bulgularını kabul etti.

Bu raporda 1941 yılındaki satış sözleşmesinin, gerçek bir sözleşme olmadığı, dolayısıyla da sahte olduğu sonucuna varılmıştı.

Satış sözleşmesini geçersiz sayan yargıç, bu durumda sarayın, 1938 yılında, o zaman kullandığı adıyla Francisco Franco Bahamonde'ye şahsen, kendi adına değil, fakat "Ordular başkomutanı ve devlet başkanı sıfatıyla" hediye edildiğine ve bu şekilde el değiştirdiğine hükmetti.

Galiçya doğumlu bir asker olan Franco'nun İspanya siyasetine bıraktığı izler, ölümünün üzerinden 45 yıl geçmiş olsa da hala derinden hissediliyor.

1975 yılında Franco'nun ölümü ardından ülkede parlamenter demokrasiye geçişi destekleyen Kral Juan Carlos, 2014 yılında bir yolsuzluk skandalı yüzünden tahttan feragat etmişti.

Geçen ay da hakkında hem ülkesinde hem İsviçre'de yolsuzluk soruşturmaları yürütülen eski kralın ülkeyi terkettiği açıklanmıştı.

Mahkeme kararı ne anlama geliyor?

James Badcock, BBC Madrid Muhabiri

Kararın gerekçesini yargıcın kullandığı "Franco hiçbir şey satın almadı" cümlesi en yalın biçimde özetliyor ve diktatörün ailesinin, yazlık sarayın 80 yıldır özel mülk olduğu tezini reddediyor.

Bu sarayı 1938 yılında, bölgenin ileri gelenleri -kimileri de katılmaya mecbur bırakılarak- içsavaş döneminde sağcı-milliyetçi cephenin lideri, ve kısa süre sonra da ülkenin tartışmasız diktatörü haline gelen Franco'ya bağışlamışlardı.

Fakat tapu sicili kayıtlarına sarayı kişisel mülk olarak geçiren 1941 tarihli satış sözleşmesinin "uydurma" olduğunun mahkeme tarafından tescili, hukuken, bu sözleşmeden doğduğu ileri sürülen, torunlarının miras talepleri de dahil bütün sonuçların da geçersiz ve temelsiz olduğu anlamına geliyor.

Bütün bu yasal detaylar bir yana, mahkemenin kararı, İspanya'nın Franco'nun 1975'deki ölümünden sonra yaşadığı, diktatörlüğün birçok unsuruna dokunulmayan kendine özgü demokrasiye geçiş sürecine geri dönülüp revizyona gidilmesi gibi bir anlam taşıyor.

Franco'nun tabutunun, gösterişli anıt mozolesinden çıkarılarak başka bir yere defnedilmesinin üzerinden bir yıl geçmeden, İspanya hükümetinin yazlık sarayın mülkiyeti mücadelesini kazanmış olması bu bakımdan bir dönüm noktası kabul edilebilir.

Franco'nun varisleri de adil yargı ilkesinden kaynaklanan demokratik haklarını kullanarak karara bir üst mahkemede itiraz edebilirler.