Almanya'da son dönemde yapılan eyalet seçimleri, sadece yerel düzeyde önem arz etmekle kalmıyor, ülke genelindeki siyasî havayı da fazlasıyla etkiliyor. Nitekim iki hafta önce Bavyera'da yapılan seçimlerin sonuçlarının Berlin'deki büyük koalisyonda neden olduğu sarsıntının etkileri hâlâ devam ediyor. Şimdi de sırada Hessen seçimleri var.

Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonu, her geçen gün kan kaybediyor. Haftalık anketlerde kitle partilerinin oyu giderek geriliyor. Siyasi analistler, hâlihazırda büyük koalisyonun arkasında halk desteği olmadığını, bugün seçim olsa çoğunluğun sağlanamayacağını vurguluyor.  Bu aynı zamanda, eskiden yüzde 40 seviyelerinde oy alan büyük kitle partileri döneminin yavaş yavaş sonuna gelindiğini de gösteriyor.

CDU için Hessen'de koşullar olumlu görünüyor, ancak…

Hessen'deki seçimler Başbakan Angela Merkel için büyük bir fırsat niteliği de taşıyor. Elde edilecek başarılı bir sonuçla, uzmanların söylediğinin aksine CDU'nun hiç de "hasta” olmadığını göstermek istiyor. Aslında bunun için koşullar da ilk bakışta olumlu görünüyor. Almanya'nın finans merkezi Frankfurt'un da bulunduğu bu eyalette Hristiyan Demokratlar, 20 yıldır farklı koalisyon ortaklarıyla iktidarda. 1970'li yıllardan buyana muhafazakârlar burada en az yüzde 36 ve üzeri oy almayı başardı. CDU'lu eyalet başbakanı Volker Bouffier de 4,4 milyon seçmenin büyük bölümü tarafından hayli seviliyor.

Ancak Hristiyan Demokrat Birliğin, geçmişteki başarılarını tekrarlaması bu kez zor görünüyor. Zira son anketler, muhafazakârlara desteğin ancak yüzde 26 düzeyinde olduğunu gösteriyor. Seçimlere yüksek katılım sayesinde kardeş parti CSU, Bavyera'da büyük bir felaketi kıl payı atlatmış, yüzde 10,5'lik kan kaybına rağmen yüzde 37,2 ile sandıktan birinci parti çıkmayı başarmıştı. Hessen Başbakanı Bouffier de son anketlerdeki olumsuz manzaranın aksine, Bavyera'dakine benzer bir sonucun kendi eyaletinde de çıkmasını umuyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in bir nebze olsun rahata nefes alabilmesi için tek yol, CDU'nun Hessen'de her ne koşulda olursa olsun birinci parti olması. Zira bu şekilde, oy kaybı olsa bile koalisyon hükümeti kurma hakkı elde edilmiş olacak. Bu da Merkel üzerinde giderek artan baskıyı bir süreliğine hafifletecek.

SPD can, Yeşiller rekor derdinde

Bavyera'da 11 puana yakın oy kaybederek yüzde 9,7'de kalan Sosyal Demokrtlar, benzer bir hezimeti Hessen'de yaşamaktan endişe ediyor. Anketlerde partiye olan destek yüzde 20-25 bandında görünse de SPD'de endişeli bir bekleyiş hâkim.

Sosyal Demokratlar için asıl tehdit Yeşiller cephesinden kaynaklanıyor. Anketlerde yüzde 15 ile 22 arasında değişen bir desteğe sahip olan Yeşillerin en büyük kozu, başbakan adayı Tarık el Vezir. Yemenli bir babanın oğlu olarak Almanya'da doğan 47 yaşındaki politikacı, Hessen'de en çok sevilen siyasetçiler sıralamasında zirvede yer alıyor. Parti, göçmen kökenli bir aday göstererek, aynı zamanda Almanya genelinde yükseliş eğilimnde olan sağ popülist akımlara da âdeta bayrak açıyor.

Hükümet senaryoları

Sağ popülistler demişken: İlk başta sadece doğudaki eyaletlerde güçlü olan, ancak özellikle mülteci akınına karşı halkta oluşan tepkiyi kullanarak batıdaki eyaletlerde de giderek artan oranda destek bulan sağ popülist "Almanya için Alternatif” (AfD), Hessen'deki anketlerde yüzde 11-14 aralığında görünüyor.

AfD'nin alacağı oy, CDU'yu da doğrudan etkileyecek. Zira sağ popülistlerin güçlü olması, CDU'nun olası koalisyon hükümeti kurma çalışmalarını hayli zorlaştırabilir. Hristiyan Demokratların kolasiyon ortağı olarak öncelikli tercihi olan Hür Demokratlar (FDP) yüzde 6 ile 9 arasında bir oy desteğine sahip görünüyor.

Hessen'de CDU önderliğinde bir koalisyon hükümetinin hızlı ve sorunsuz bir şekilde kurulması, Angela Merkel için önemli bir zafer anlamına gelecek. Aksine, CDU'nun bu eyalette başarısız bir sonuç alması ve hatta koalisyon dışı kalması, Merkel'in gerek başbakanlık gerekse parti genel başkanlığı koltuğunun ciddi şekilde sallanmasına yol açabilir. Bu açıdan bakıldığında Hessen eyalet seçimleri, sadece yerel değil ulusal, hatta uluslararası çapta önem arz ediyor.

Jefferson Chase

© Deutsche Welle Türkçe