Brüksel’deki pek çok gözlemci için, Angela Merkel’in parti genel başkanlığını bırakarak kademeli şekilde geri çekilme kararı alması, hiç de sürpriz olmadı. Yaz aylarındaki liderler zirvesinde mülteci politikası konusunda AB genelinde bir uzlaşmaya varılamaması üzerine, siyasi haber portalı “Politico” Merkel’in artık miadını doldurduğunu yazmıştı. “Merkel AB’yi nasıl bölüyor” başlıklı yazıda, koalisyon hükümetinin ortakları Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokratlar (SPD) arasındaki kısır çekişmelerin, Merkel’in gücünü yıprattığı değerlendirmesi yapılmıştı. Politico, Brüksel’deki siyasi elitlerin yayın organı hüvviyetinde.

Bu yorumlar yapıldığında Bavyera ve Hessen’deki eyalet seçimleri henüz gerçekleşmemişti. Ancak şu kadarı kesindi: Merkel’in 2015’teki mülteci politikası, pek çok AB ülkesinde sağ popülistlerin güçlenmesine neden oldu. Mülteci politikasında AB genelinde bir dayanışmanın sergilenmesi ve göçmen yükünün bağlayıcı şekilde paylaşılması yönündeki önerileri, diğer ülkeler tarafından kabul görmedi.

"Bazıları sevinecek"

Polonya, Maceristan ve İtalya’da Merkel’in ardından kimse bir damla gözyaşı dökmeyecektir. Mali sorunlarla boğuşan ülkelerdeki pek çok politikacı,

Merkel'in Yunanistan, Kıbrıs, Portekiz, İspanya, İrlanda ve son olarak da İtalya'daki ekonomik krizlerin aşılmasındaki rolünü tasvip etmiyor ve çok sert buluyor.

“European Policy Center” (Avrupa Politika Merkezi) adlı düşünce kuruluşunun yöneticisi Janis Emmanouilidis, “Merkel’siz bir Avrupa elbette ki mümkün. Almanya ve başbakanı gibi lider bir roldeyseniz, o zaman sizden memnun olmayan ülke ya da hükümetler de olacaktır. Bu nedenle sadece Doğu Avrupa’da değil, Güney Avrupa’da da Angela Merkel’in gidişine sevinecek insanlar mevcut” ifadesini kullandı.

Daha önce Merkel’in mülteci meselesini hafife aldığını belirten İtalya’nın aşırı sağcı Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini, Hessen seçimlerindeki hezimeti “Merkel’in başına indirilmiş balyoz” olarak tanımladı.

Ancak Emmanouilidis, pek çok AB ülkesinde Merkel’in, Avrupa’nın görevdeki en eski ve tecrübeli lideri olarak her şeye rağmen takdir ve saygı gördüğünü de vurguluyor: “Bu saygı ve takdirin en önemli nedenlerinden biri de Merkel’in liderliğinde Berlin’nin sergilediği istikrardı. Pek çok üye ülkenin gözünde istikrar çok önemli bir unsur. Özellikle güvensizliğin hâkim olduğu bir ortamda istikrar büyük bir değerdir.”

Kararlar sürüncemede de mi kalacak?

Mülteci sorunu, Brexit ya da Euro Bölgesi’nde reform gibi önemli kararlar aylardır erteleniyor. Merkel’in çekimser tavrı da bu ertelemenin nedenleri arasında. Zira Merkel, AB bünyesindeki krizlerden ziyade Berlin’deki iç sorunlarla uğraşmak zorunda kaldı. Parti genel başkanlığını birkaç hafta sonra, başbakanlığı da 2021’de bırakacağını ilan etmek suretiyle Merkel, kendi kendini “topal ördek” hâline getirdi.

Ancak Almanya her şeye rağmen AB’nin mali açıdan en güçlü üyesi konumunda. Uzmanlar, 2019’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce ortak bir AB bütçesi konusunda uzlaşma sağlanmasını beklemiyor. Bütçeden Avrupa Komisyonu’nun Alman komiseri Günther Öttinger sorumlu.

Merkel’in geri çekilme kararı, Brüksel’deki bir başka koltuğu da yakından ilgilendiriyor. CSU’lu Manfred Weber, AB Komisyonu Başkanlığı görevine soyunmak istiyordu. Normalde Alman hükümetinin de bu süreçte ciddi bir söz hakkı bulunuyordu. Ancak şimdi durum birdenbire belirsiz hâle geldi.

Macron’un yeni bir ortağa ihtiyacı var 

Kuşkusuz Merkel’in kademeli olarak veda edecek olmasına en çok üzülenlerin başında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geliyor. Zira “Almanya’daki kadim dostu” ile birlikte AB para birliği için reform sürecine ivme kazandırmak istiyordu. “Belirsizliğin hâkim olacağı bir süreç yaşanacak. Bu da Macron’un pek hesabına gelmeyecektir” diyen AB uzmanı Emmanouilidis, madalyonun arka yüzüne de dikkat çekiyor: “Diğer yandan Berlin’de mevcut büyük koalisyonun iş başına gelmesinden bu yana Paris’in önerilerine pek kulak asmadığı da bir gerçek. Merkel’in geri çekilmesinden sonra durumun nasıl gelişeceği önemli. Merkel’in gitmesi, Macron için bir fırsat da olabilir.”

Öte yandan Brüksel kulislerinde uzun zamandır dolaşan bir söylentiye Merkel bizzat son verdi ve AB bünyesinde herhangi bir makam ve mevkide görev almayacağını açıkladı. Bazı gözlemciler, Merkel’in Berlin’den Brüksel’e transfer olarak Avrupa Komisyonu ya da AB Konseyi başkanlığı görevlerinden birini üstleneceğini tahmin ediyordu. 

Bernd Riegert

© Deutsche Welle Türkçe