Frankfurter Allgemeine gazetesi, Rusya’nın Suriye iç savaşındaki rolüne ayırdığı yorumda Kremlin’in krizin sona erdirilmesinde samimi olmadığını yazıyor:

“Moskova, Suriye krizinde ‘ortak’ olamaz. Şimdiki Rus yönetimiyle birlikte ‘İslam Devleti’ tehdidi karşısında ortak strateji geliştirilebileceğini sanmak hayalcilik olur. Rusya’nın, Suriye’ye müdahalesi, eski Sovyet cumhuriyetlerine uyguladığı ‘yıkıcı’ politikanın devamıdır. Rusya Ukrayna anlaşmazlığında Avrupa Birliği’ni bölmeyi denedi ama başaramadı. Suriye’deki iç savaşın yol açtığı mülteci kriziyle bunu başarabileceğini düşünüyor. Bu bakımdan Putin’in Suriye krizinin bir an önce çözüme kavuşmasını samimi olarak istediği şüphelidir. Rusya, Suriye’deki bir güçtür. Ortak değildir.”

Neue Osnabrücker gazetesi, bugün Cenevre’de başlaması kararlaştırılmış olan Suriye barış görüşmelerini konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Cenevre barış görüşmeleri daha başlamadan başarısızlığa uğrama tehlikesiyle karşı karşıya. Taraflar bir nebze dahi taviz vermeye yanaşmayıp sadece kendi çıkarlarını kolluyor. Bu son olarak, Suriye’deki kendi yandaşlarını destekleyen ezeli düşmanlar Suudi Arabistan ile İran arasındaki gerginlikle bir kez daha gözler önüne serildi. Aynı zamanda Batı ile Rusya arasındaki görüş ayrılıkları da önemli bir engel oluşturuyor. Suriye Kürtleri yüzünden Türkiye ile ihtilafa düşülmüş olması, Batı kanadının da anlaşamadığını gösteriyor. Dolayısıyla karşımıza şu üzücü realite çıkıyor: Beş yıldır süren savaşa, 250 bin ölüye ve 11 milyon mülteciye rağmen ortaya barış iradesi konamıyor. Yazıklar olsun!”

Almanya’nın mülteci politikasıyla ilgili olarak Frankfurter Rundschau gazetesinde şu satırları okuyoruz:

“Üst sınır, sınır dışı etme, dış sınırların güven altına alınması: Bütün bu ‘öneriler’ mültecilerin Avrupa’ya aktığı ve akmaya devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor. Siyasi sorumluların bu gerçeği örtmeye çalışması ya da ‘üstesinden geliriz’ formülüyle geçiştirmesi kabul edilemez. Siyasi aktörler gerçeği anlatmalı ve gerçekleşme şansı çok az da olsa çözüm önerileri getirmek zorundadırlar. Göstermelik çözüm önerisi refleksine kapılmak yerine gönüllü yardımcılarla birlikte işe koyulsalar, sağ popülist ‘Almanya’nın Alternatifi’ adlı parti yüzde 10’luk oy oranı hayalleri kurabilir miydi?”

Doğu Almanya’nın Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme gazetesi Avrupa’nın, tek sesle konuşmadığı takdirde Schengen’i feda etmek zorunda kalacağını yazıyor:

“Schengen bölgesindeki bazı Avrupa Birliği ülkeleri mülteci krizi yüzünden 2017 yılına kadar sınırlarını kontrol edecek. Almanya’daki mültecilere dair çözüm önerileri, krize ortak çözüm bulunmasına karşı çıkan AB ülkelerine yöneltilen tehdit olarak algılanabilir. İkili çözümlere öncelik tanınması Şengen’i askıya almak isteyenlerin işine gelmez. Makedonya ile Yunanistan arasındaki sınırın mültecilerin Avrupa’ya geçmesini imkansız hale getirecek bir şekilde kapatılmasının ne anlama geleceğinin düşünülmesi gerekir. Bu durumda mülteci yuvasına dönüşecek olan Yunanistan fiilen Schengen bölgesinden çıkarılmış olur. Bu da seyahat serbestisinin ve serbest mal ve hizmet mübadelesinin sonunun başlangıcı olur. Schengen anlaşmasının daha fazla pamuk ipliğine bağlı kalmaması için milli sınırların tahkim edilmesine ve ‘üst sınır’ tartışmalarına değil, mülteci krizine Avrupa’nın ortak cevap bulmasına ihtiyaç bulunmaktadır.”