Almanya ve Türkiye'nin 30 Ekim 1961 tarihinde imzaladığı işgücü anlaşmasının üzerinden 60 yıl geçti. İstanbul-Sirkeci tren garından bavulları ile yolculanan “misafir işçiler” 60 yıldır Almanya’da… Yalnız geldikleri Almanya’ya kültürlerinin yanında 70’li yıllardan sonra ailelerini de getirdiler.

Bugünden itibaren Almanya'ya göçün 60'ıncı yılı vesilesiyle İstanbul’da bir dizi etkinlikler düzenlenmeye başladı. Programın açılışını yapanlar arasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Henning Georg Simon, Eski Almanya Federal Meclisi Başkanı Prof. Dr. Rita Süssmuth ve Goethe Enstitüsü Güneydoğu Avrupa Direktörü Angela Kaya yer aldı. 

Açılış konuşmalarındaki ortak mesaj ise “kültürel çeşitlilik, zenginlik ve işbirliği” oldu.

"Bizim hayran kaldığımız bu kadar kültürel bir çeşitliliğin olması ve bütün bunları normal olarak görüp, yaşamanızdır" diyen Goethe Enstitüsü Güneydoğu Avrupa Direktörü Angela Kaya, "Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler çok özeldir" ifadelerini kullandı.

"Örneği henüz görülmemiş bir işbirliği ortaya konuldu"

Almanya ile imzalanan anlaşması sonrası birçok Türk yeni umutlarla Almanya'ya göç etti. Almanya'nın göçmen işgücü alımını durdurduğu 1973 yılına dek yaklaşık 800 bin kişi Türkiye'den Almanya'ya göç etti.

Türkiye-Almanya işgücü anlaşmasının imzalandığı tarihte “fazla dikkat çeken bir şey olmadığını” belirten Almanya Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Henning Georg Simon, “Ama bu imza ile birlikte Almanya ve Türkiye'de yaşayan insanlar için çok farklı gelişti. 60 yıl önce örneği henüz görülmemiş bir işbirliği ortaya konuldu” ifadelerini kullandı.

Henning Georg Simon

Henning Georg Simon 

Açılış programında konuşan Simon, Türkiye'den giden işçilerin "büyük bir cesaretle kendilerini hiç tanımadıkları ve gelecekle hiçbir şeyi bilmedikleri bir ülkeye geçtiklerini” de söyledi. Almanların yaşantılarının "Türkiye'den gelenlerden oldukça farklı" olduğuna dikkat çeken Simon, şu ifadeleri kullandı:

"Burada farklı kültürlerden insanların bir araya gelerek kaynaşması o kadar da kolay değil. O zamanlar ne entegrasyon kursları vardı ne de STK’ların bu alanda destekleri. Almanlar gerçekten yaşantılarıyla Türkiye'den gelenlerden oldukça farklıydılar. Ama zamana baktığımızda yabancılar artık bizim komşularımız, dostlarımız, aile bireylerimi oldu. İlk gelen jenerasyonlar ve onların çocukları bizim toplumumuzun bir parçası oldu."

Türkiye'de "hayatlarının bir kısmını Almanya’da geçirmiş 4 milyon insanın yaşadığını" da belirten Henning Georg Simon ayrıca, bunun her iki ülkeyi de zenginleştirdiğini söyledi.

"Dramatik göçün tam göbeğindeki bir kenttesiniz"

Türkiye ve Almanya arasında 60 yıl önce imzalanan anlaşma ile birçok vatandaşın "umut yolculuğuna" çıktığını belirten İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yolculuğun, Türkiye ile Almanya arasında çok kıymetli bir köprü ve bağ oluşturduğunu da vurguladı:

"Hem Almanya hem Türkiye toplumunda da değişimlere ve değişimlere sebep oldu. Bazen gerilimlerde yaşanmadı değil. Ama bu bir süreçtir ve sürecin parçalarıdır. Böylesi büyük bir göç dalgasının, doğal olarak siyasi, ekonomi, kültürel, sanatsal, sportif açılardan da toplumları etkilediğini bilmeliyiz. Türkiye-Almanya arasındaki süreç halen devam ediyor. Ve sadece toplumlarımıza değil, bence tüm dünyaya iz bırakmaya, bir kısım örnekler oluşturmaya da devam ediyor."

Ekrem İmamoğlu

Ekrem İmamoğlu 

İmamoğlu, başta Suriye olmak üzere Türkiye'ye yönelen göçe de değindi.

Dünyanın her yerinde göçlerin yaşandığına dikkat çeken İmamoğlu, "Belki de en dramatik göçün tam göbeğinde bir kentte bulunmaktasınız" dedi. “Şu anda 2,5 milyona yakın, İstanbul'a yerleşmiş ama sığınmacı ama mülteci ama oturma izni almış insanla karşı karşıya. Ve o 2,5 milyon nüfus, sadece ve sadece 6-7 yılda olgunlaşmış bir nüfus” değerlendirmesini yapan Ekrem İmamoğlu, "Şu anda dünyada ama savaşlar ama belli kıtlıklar üzerinden bir takım gelir adaletsizliği, eşitsizlikler üzerinden oluşan bu göçleri sıkı bir biçimde incelemeli ve bunun üzerine hep birlikte çalışmalıyız" dedi.

"Çeşitlilik içinde yaşamanın mümkün olduğunu kanıtladık"

Açılışta konuşan Eski Almanya Federal Meclisi Başkanı Prof. Dr. Rita Süssmuth, "Bize gelen insanlar bir şanstır, bir mutluluktur" dedi ve çeşitlilik içinde yaşama vurgusu yaptı.

Almanya’daki Türkleri azınlık olarak görmediğini ifade eden Prof. Süssmuth, Almanya’ya gidenlerin "ümitleri ve beklentileri" olduğuna dikkat çekti. Almanya'nın "her zaman sorunları olduğunu" dile getiren Süssmuth, "Almanya’daki Türkler ne sağırdır ne de kördür. Gerekeni yapıyorlar, başarıyorlar. Biz Almanya’da belki çoğu değilse de Türk yardımcılarımızla birlikte çok çeşitlilik içinde yaşamanın mümkün olduğunu kanıtladık. Bu aynı zamanda zenginleştirmedir" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Rita Süssmuth ayrıca, "Biz yarının geleceği için doğduk. Bize gelen insanlar bir şanstır, bir mutluluktur. Umut ediyorum ki her zaman barış içerisinde yaşayacağız" dedi.

İstanbul’da işgücü göçünün 60'ıncı yılı etkinlikleri

1-3 Kasım’da gerçekleşecek etkinlikler, 5 Kasım tarihine kadar sinema gösterimleri ile devam edecek.

Konser ve sergilerin yer alacağı organizasyonlarda İBB’nin yayınlarınından, 23 yazarlı, ‘Misafir, Göçmen, Yerli: Almanya'ya İşgücü Göçünün 60'ıncı yılı’ kitap tanıtımı da gerçekleşecek.

"Almanya Türk toplumu nefret siyasetine prim vermedi"

İş gücü anlaşmasının 60. yıl dönümü dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) da Cumartesi günü Almanya'da bir program düzenledi.

Erdoğan'ın mesajı

Programa video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Türk toplumunun "açtığı iş yerleri ve fabrikalarda 400 bin kişiye istihdam sağlayarak Alman ekonomisine de önemli katkılar” sunduğuna dikkat çekti.

Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan

Misafir işçilikten kalıcı yurttaşlığa evrilen 60 yıllık süreçte Almanya Türk toplumunun "sancılı dönemler yaşadığına” vurgu yapan Erdoğan, “Solingen faciası, NSU cinayetleri, Almanya'daki kardeşlerimizin maruz kaldığı ırkçı saldırıların en kanlıları olarak hafızalara kazınmıştır. Ancak yaşadığı onca acıya rağmen Almanya Türk toplumu basiret ve ferasetle hareket ederek nefret siyasetine asla prim vermemiştir" dedi.

Adnan Ağaç