İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in Salı günü Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yaptığı ziyaret hem kendi ülkesi hem de Arap dünyası için bir dönüm noktası. 

İsrail'in BAE ve Bahreyn ile dokuz ay önce ilişkilerin normalleşmesi için imzaladığı tarihi anlaşmadan sonra ilk kez İsrailli bir bakan, Körfez ülkesini ziyaret ediyor. 

İki günlük ziyaret kapsamında Lapid, Emirlik'teki mevkidaşı Şeyh Abdullah bin Zayed el Nahyan ile görüşüyor ve İsrail Büyükelçiliği'nin, Abu Dabi ve Dubai'deki konsoloslukların açılışını yapıyor.

Ziyaretin sembolik öneminin yanı sıra, İsrail ile Gazze arasında Mayıs ayında yaşanan gerilimden sonra gerçekleşen ilk resmi temas olma özelliği de var.

Birleşmiş Milletler'in verilerine göre Mayıs ayında Gazze'de en az 256 kişi, İsrail'de de 13 kişi öldü.

Mayıs'ta yaşanan 11 günlük çatışma, iki ülke arasında yeni filizlenen ilişki için de ilk sınav niteliğindeydi. BAE yönetimi, normalleşme anlaşmasını İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da ilhak planlarına son vermesi için bir fırsat olarak değerlendiriyordu. 

Çatışmaların başlarında BAE, İsrail'in Filistinlileri Doğu Kudüs'teki yerleşimlerden tahliye etme girişimlerini kınamıştı ve İsrail'e gerginliği azaltması çağrısı yapmıştı. 

Ancak BAE, Yahudi devletinin, binlerce roketin fırlatıldığı Gazze'ye yönelik saldırılarının boyutunu sınırlandırması konusunda diplomatik nüfuzunu fazla kullanamadı. 

Otokrat bir devlet olan BAE'deki tartışmalı siyasi meseleler konusunda halkın tutumunu ölçmek kolay değil. Ama sosyal medyada İsrail'in eylemlerinin, Filistinlilerin desteklendiği mesajlar öfkeyi açıkça gösteriyordu.

Buna rağmen, Dubai merkezli siyaset bilimci Abdulkhaleq Abdullah, Lapid'in tarihi ziyaretinin her iki ülkenin bu zorlu süreci atlattıklarına işaret ettiği görüşünde:

"İkili ilişkiler ilk sınavı geçti ve bu durum artık geri dönüşün olmadığını gösteriyor."

"BAE iki yolu benimsiyor: Birincisi normalleşme yolu, ikincisi de hala Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olma haklarına desteği."

Bölgesel hırslar

Geçen sene ilişkileri normalleştirme kararı aldıklarında İsrail ve BAE'nin farklı amaçları vardı. Abu Dabi açısından güvenlik bu kararın temel nedeniydi, İsrail için ise BAE ile ekonomik işbirliği ve bir Arap devleti tarafından tanınma iki ana gerekçeydi. 

"Abraham Accords" (İbrahim Anlaşması) olarak bilinen anlaşma imzalandığında o dönem ABD Başkanı olan Donald Trump ve yönetimi 50 F-35 savaş uçağının BAE'ye satışına onay verdi. Bu BAE için oldukça teşvik edici bir adımdı. Böylece yalnızca askeri kapasitesi güçlenmiş olmayacak aynı zamanda BAE'ye bölgede stratejik bir eşik de sağlamış olacaktı.

Carnagie Orta Doğu Merkezi'nden Kuveyt merkezli araştırmacı Bader al-Saif'e göre İsrail ile yapılan anlaşma BAE'nin uzun vadede küresel arenada önemli bir jeopolitik oyuncu olma hevesini de yansıtıyor:

"Bu anlaşma ile BAE bölgedeki güvenlik itibarını da artırmayı da umuyor. 

"Kendilerini önemli bir ekonomik merkez olarak kabul ettirdiler şimdi de Orta Doğu'daki ana liderlerden biri olmak istiyorlar."

İsrail'e fayda sağladı

Anlaşmadan sonra ekonomik ortalık da güçlendi. Sağlık hizmetleri, yapay zeka, savunma ve seyahat dahil birçok farklı sektörlerde bir dizi iş anlaşması imzalandı. 

Nisan ayında Abu Dabi devlet fonu Mubadala Yatırım, İsrail'in doğal gaz sahasından 1,1 milyar dolara kadar hisse satın alacağına dair mutabakat anlaşması imzaladı. Eğer anlaşma gerçekleşirse bu iki ülke arasındaki en büyük anlaşma olacak.

Veriler, ticari ilişkiler konusunda şimdilik kazanan tarafın İsrail olduğunu gösteriyor.

Orta Doğu Enstitüsü Ekonomi ve Enerji Programı Müdürü Karen Young'a göre, Eylül 2020 ile Mart 2021 arasında BAE'den İsrail'e yapılan toplam yatırımların miktarı 80 milyon doları buldu.

Aynı dönemde İsrail'den BAE'ye sermaye akışı 25 milyon doların altındaydı. 

BAE'nin İsrail'e yatırımları devlet iktisadi teşebbüsleri üzerinden ilerledi. Young, İsrail-Filistin arasındaki şiddet olaylarından sonra bu eğilimin devam edeceğini öngörüyor:

"Mayıs'ta yaşananlar, İsrail'e yatırımcı olarak gitmek isteyebilecek BAE'deki birçok özel şirketi caydırdı."

BAE'deki özel yatırımcıların çekimser kalması beklense de Young, BAE hükümeti için öncelikli olan özellikle teknoloji, savunma, su ve gıda konusunda devlet iktisadi teşebbüsleri üzerinden yatırımların devam edeceğini düşünüyor:

"Bu ilişkiyi sürdürmekte açıkça bazı zorluklar olacak, bunlara yatırım bağlantıları açmak dahil. Ama sağlam duracaklar çünkü BAE hükümeti bu anlaşmanın sonunu görmeye kendini adamış halde."