Türkiye ile Yunanistan arasında ilk turu 2002'de yapılan ve 2016'da kesilen istikşafi görüşmeler, 5 yıl sonra İstanbul'da yeniden başladı. İki ülke, görüşmeleri sürdürme kararı aldı.

Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen görüşmelere Türkiye'yi temsilen Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler-Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdür Yardımcısı Barış Kalkavan katıldı.

Yunanistan'ı ise emekli Büyükelçi Pavlos Apostolidis, Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü Büyükelçi Aleksandros Kuyu ve Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri'nin Özel Kalem Müdürü İfigeniya Kanara temsil etti.

Görüşmede, daha önce yapılan 60 turda ele alınan konular değerlendirilerek, mevcut durum ve son gelişmeler ile geleceğe yönelik bu konularda atılabilecek adımlar ele alındı.

Taraflar, istikşafi görüşmelerin 61. turunda, bir sonraki görüşmenin Atina'da yapılması konusunda mutabık kaldı.

62. tur görüşmelerin ne zaman yapılacağı açıklanmaıd. Yunanistan medyasında ise görüşmelerin büyük olasılıkla 25 Mart'ta yapılacağı öne sürüldü.

25 Mart'ta hem Türkiye konusunun tekrar ele alınacağı Avrupa Birliği zirvesi başlayacak hem de Yunanistan'da Osmanlı İmparatorluğu'na karşı 1821'de başlayan ayaklanmaının 200. yılı kutlanacak.

Kalın: Tüm sorunların çözümü mümkün

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye ile Yunanistan arasındaki tüm sorunların çözümünün mümkün olduğunu vurguladı.

İstanbul'da yapılan 61. tur görüşmelere İbrahim Kalın'ın da katılması, Atina'da sürprizle karşılandı.

Yunanistan medyasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk-Yunan ilişkilerine önem verdiği ve yapılan görüşmeler hakkında "ilk elden bilgi edinmek istediği" yönünde yorumlar yapıldı.

Yine Yunanistan medyasındaki bazı yorumlarda, iki ülke heyetlerinin görüşmede, "müzakere metotlarını tespit etmeye ve karşı tarafın niyetini anlamaya çalıştıkları" öne sürüldü.

Daha önce Yunanistan sadece deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasını görüşeceğini açıklamıştı. Türkiye ise Ege ve Doğu Akdeniz'de yaşanan tüm sorunların masada olacağını kaydetmişti.

Oruç Reis gemisinin bölgeden çekilmesi iki ülke arasındaki gerilimi kısmen dindirdi.

Oruç Reis gemisinin bölgeden çekilmesi iki ülke arasındaki gerilimi kısmen dindirdi.

Türkiye ve Yunanistan, 19 yıl önce Ege Denizi'nden kaynaklanan sorunlarını teknik bir çerçevede ele almak, görüş ayrılıkları netleştirmek ve olası çözüm yolları konusunda siyasi otoriteye tavsiyelerde bulunmak için "istikşafi görüşmeler" adını verdikleri bir süreç başlatmışlardı.

Görüşmelerin, kamuoyu baskısından etkilenmemesi için katı bir medya karartması altında yapılması kararlaştırılmıştı.

Gerilimden masaya

5 yıl aradan sonra yapılan istikşafi görüşmeler, taraflar arasında 2020 boyunca yaşanan gerilimin ardından başlaması açısından da büyük önem taşıyor. Türkiye ve Yunanistan, geçen senenin ikinci yarısında, Doğu Akdeniz'de Kıbrıs adasının batısından Girit adasının doğusuna ve Libya kıta sahanlığına kadar uzanan büyük bir alanda çakışan kıta sahanlığı iddiaları nedeniyle karşı karşıya geldiler.

Türkiye, söz konusu alana askeri gemilerin eşliğinde Oruç Reis araştırma gemisini gönderirken, Yunanistan da Mısır ile deniz yetkilendirme anlaşması imzalayarak söz konusu bölgenin büyük bir bölümünü egemenliği altına aldığını iddia etti.

Tarafların önce Ağustos daha sonra da Ekim ayında istikşafi görüşmeleri başlatma girişimleri tek taraflı eylemler nedeniyle sekteye uğradı. Müzakerelerin yeniden başlamasına yol açan süreç önce Türk hükümetinin Oruç Reis gemisini bölgeden çekmesi daha sonra da dönem başkanı Almanya'nın etkisi sonucunda 10 Aralık Avrupa Birliği (AB) toplantısından Türkiye'ye ağır yaptırımlar yerine pozitif gündem önerilmesiyle somutlaştı.

Türkiye, Yunanistan ile sorunlarını beş başlıkta sıralıyor:

  • Deniz yetki alanları: Bu başlık altında karasuları ve kıta sahanlığı sorunları yer alıyor. Taraflar arasında deniz sınırı anlaşması bulunmuyor ve mevcut durumda her iki taraf da 6 mil karasuları genişliğine sahip. Yunanistan, 1982 Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca karasularını 12 mile kadar çıkarma hakkına sahip olduğunu söylüyor. Türkiye ise bunu "savaş nedeni" sayıyor. Karasularında olduğu gibi taraflar arasında kıta sahanlığını belirleyen bir anlaşma da bulunmuyor.
  • Silahlandırılan adalar: Türkiye, 1923 Lozan ve 1947 Paris antlaşmalarınca silahsızlandırılmış statüde olması gereken Doğu Ege adalarının Yunanistan tarafından silahlandırıldığını ve uluslararası hukukun çiğnendiğini vurguluyor. Yunanistan, Türkiye'nin 1974 Kıbrıs harekatı sonrasında tüm adalarının tehdit altında olduğunu, egemen bir devlet olarak aldığı kararları Türkiye ile tartışmayacağını kaydediyor.
  • Gri alanlar: Türkiye, Ege'de uluslararası anlaşmalarla Yunanistan'a bırakılmamış onlarca adacık ve coğrafi formasyon olduğunu, bunların yasal statüsünün ele alınması gerektiğini kaydediyor. Yunanistan, bu iddiayı reddediyor.
  • Hava sahası sorunu: Yunanistan'ın karasuları 6 mil olmasına karşın adaların hava sahasını 10 mil olarak belirlemesi, Türkiye'nin en çok itiraz ettiği konular arasında.
  • Arama-kurtarma bölgeleri: Türkiye, Ege Denizi'nde yaşanabilecek kaza veya benzeri olaylarda Yunanistan ile koordinasyon kurulmasını ve tarafların arama-kurtarma bölgeleri konusunda anlaşmaları gerektiğini kaydediyor. Yunanistan ise egemenlik sorunu olarak gördüğü bu konuda adım atmak istemiyor.

Doğu Akdeniz doğalgaz parsel haritası

Ankara özellikle Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın geçen hafta Yunanistan Parlamentosu'ndan ülkenin karasularının İyon Denizi'nde 12 mile çıkarılması görüşülürken, hükümetin bu hakkını başta Girit olmak üzere Ege adalarında uygulama kararlılığın devam ettiğini söylemesinden rahatsızlık duymuştu.

Doğu Akdeniz haritası

Türk yetkililerin istikşafi görüşmeler hakkında yoğun açıklamalarına karşın, Yunan hükümet yetkililerinden çok fazla değerlendirme gelmemesi dikkat çekmişti.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü söz konusu toplantıların,"müzakere değil tartışma" olduğunu ifade etmiş, Yunan heyetinin sorunların çözümü için ortak zemin olup olmadığını görmek için toplantılara katılacağını kaydetmişti.