Uluslararası birliklerin Afganistan'dan askerlerini çekmeye ve paralelinde Taliban'ın da kontrolündeki toprakları genişletmeye başlaması sonrası Türkiye'ye gelen Afganların sayısının arttığı haberleri göç tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Tartışma CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nın "İktidarımızda Suriyeli misafirlerimizle helalleşip iki yılda memleketlerine uğurlayacağız" açıklamasıyla alevlendi. Bolu Belediye Başkanı CHP'li Tanju Özcan'ın da kentte yaşayan mültecilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapma önerisinde bulunması "ırkçılık" eleştirilerine yol açtı.

Erken seçim taleplerinin dile getirildiği bir dönemde ana muhalefet partisi CHP 'den mültecilerle ilgili gelen açıklamaları "iç siyasete yönelik girişimler" olarak değerlendiren Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata, ancak bu popülist söylemlerin ırkçılığı tetikleyeceği uyarısında bulunuyor. Sunata, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede bu söylemleri "tehlikeli" bulduğunu da sözlerine ekliyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata

Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata

Sunata, "Türkiye'de önemli tehlike çanları çalıyor. Çünkü Türkiye'deki bu önemli göçmen nüfus tehdit altında bırakılıyor" diyor. Mültecilerin savaştan kaçarak Türkiye'ye geldiklerine vurgu yapan Sunata, "Günah keçisi seçilen Suriyeliler aslında ne Türkiye'deki ekonomik krizin ne pandeminin ne her sorunun faili… Onlara dair bir siyaset uygulayarak oy çekeceğini düşünen siyasetçiler için bu yanlış bir yol" şeklinde konuşuyor.

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır da benzer görüşmeleri paylaşıyor ve "endişelendiğini" dile getiriyor. "Çok tehlikeli bir trende, eğilime girdik" diyen Çorabatır, bu tür söylemlerin oy kaybetmek istemeyen hükümeti de "mülteci aleyhtarı bir pozisyona sevk edebileceğini" belirtiyor.

AB'nin mülteci politikalarında Türkiye'nin rolü

Türkiye, resmi rakamlara göre yaklaşık 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. "Geçici koruma" altındaki yaklaşık 3,6 milyon kayıtlı Suriyeli'nin yanı sıra Afganistan, Irak, İran ve Somali'den gelenler de var. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre bu yılın ilk altı ayında Türkiye'ye gelen düzensiz göçmenler arasında Afganlar ilk sırada yer alıyor. 7 Temmuz itibarıyla 25 bin 643 Afganistan uyruklu düzensiz göçmenin Türk güvenlik güçlerince yakalandığı kayıtlara geçti.

Suriye'deki iç savaşın tetiklediği göç 2015 yılında Avrupa'ya yönelmiş, Avrupa Birliği (AB) de Mart 2016'da Türkiye ile bir mülteci mutabakatı imzalamıştı. Bu çerçevede Türkiye'deki mülteciler için 6 milyar euro hacminde bir destek paketi hazırlandı. Türkiye'deki mültecilere insani yardımın sürdürülmesi için 2020'de tahsis edilen 535 milyon euroluk ek yardıma ilaveten, 24-25 Haziran 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen AB Konseyi toplantısında 3 milyar euroluk bir ek yardım kararı daha alındı.

Reuters haber ajansı geçen hafta AB'nin göç akınını sınırlandırabilmek için Afganistan ve Afganistan'a komşu ülkeler için yeni bir mali yardım paketi planladığını bildirmişti.

"AB'nin değerleriyle bağdaşmıyor"

AB'nin mülteci politikası da uzun bir süredir eleştirilerin odağında. Son olarak Alman Bild gazetesine konuşan Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, "Eğer insanlar kaçmak zorundalarsa, herkesin Avusturya, Almanya ya da İsveç'e gelmesindense, Türkiye gibi komşu ülkeleri ya da Afganistan'ın güvenli bölgelerini kesinlikle daha doğru yer olarak görüyorum" açıklamasını yaptı.

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır

Kurz'un açıklamaları ve Avrupa'daki benzer söylemlerin "felaket" olduğunu belirten Çorabatır, AB'nin göç politikalarının "kendi değerleriyle bağdaşmadığını" ifade ediyor. Çorabatır, "AB felsefe olarak sadece Türkiye değil bu konuyu ihraç etme çabasında. Bu çaba giderek artıyor. 'O zaman ben kapılarımı kapatırım, para veririm orada bakarlar.' Burada böyle bir konuşma maalesef talihsiz ama bu olay Avrupa'da da siyasileştiriliyor" eleştirisini yapıyor.

Avrupa'nın göç politikasının "uzun zamandır sarsıntı halinde ve ciddi bir deprem yaşadığına" vurgu yapan Doç. Dr. Ulaş Sunata da AB'nin "Türkiye'yi bir tampon bölge" olarak kullanmak istediği kanısında. Sunata, "Ama onların hatası üzerinden bir hata yapmamalıyız. Irkçı söylemler hepimize zarar verir" diyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre Ocak 2021'den bu yana tahminen 270 bin Afgan, özellikle güvensizlik ve şiddet nedeniyle ülkeleri içinde yakın zamanda yerinden edildi. Yerinden edilmiş toplam nüfusun ise 3,5 milyonun üzerinde olduğu belirtiliyor.