Bilim insanları, bu tarz orman yangınlarının daha sık, daha yoğun ve daha yaygın hale gelmesinden endişe duyuyorlar.

Türkiye'de geçen haftanın sonundan bu yana 35 ilde 129 yangın çıktı. Bunların 122'si kontrol altına alınırken; Manavgat, Marmaris ve Bodrum gibi yerlerde yangın söndürme çalışmaları halen devam ediyor. Yangınlar nedeniyle şu ana kadar sekiz kişi yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi de yaralandı.

Bugüne kadar en fazla can kaybının yaşandığı yangınlar ABD'nin batısında ve Avustralya'da görüldü. 

2020 yılının ilk saatlerinde Avustralya'daki Cobargo köyüne ulaşan alevler, birkaç saat içerisinde yerleşim yerini tamamen yok etti. Bugün burası, Avustralya'nın Kara Yazı olarak bilinen dönemin sembolüne dönüşmüş durumda.

Avustralya'da günlerce devam eden yangınlarda 34 kişi yaşamını yitirirken, yaklaşık 3 milyar hayvanın öldüğü tahmin ediliyor. Yangınlarda 186 bin kilometrekarelik bir alan yok oldu. 

Her ne kadar özellikle yaz aylarında orman yangınlarının görülmesi doğal kabul edilse de artık bu olaylar dünya genelinde daha sık, yaygın ve yoğun bir hale geliyor. 

Çıkan bu yangınlarda, yaz döneminde kurak hava ve bazen rüzgarın da yardımıyla alevler hızlı bir şekilde yayılır. 

Alevler hızlandığında ise yangınla mücadele ekiplerinin bunu durdurması, kontrol atlına alması ve yangının güzergâhı üzerindeki ev ve diğer mülklerin korunması da neredeyse imkansız bir hal alır.

Doğal tarih yeniden yazılıyor

Bununla birlikte, orman yangınlarının birçok habitatta uzun süredir görülen doğal döngünün bir parçası olduğunun da altını çizmek gerekiyor. 

Bu doğal yangınlar olmasaydı, bu ortamlarda gelişen türlerin birçoğuna bugün sahip olamazdık.

Gelecekte oluşacak ormanları filizlendirmek ve ortaya çıkmasını sağlamak için gerçekten de ateşe ihtiyaç duyan ağaç türleri var.

Örneğin, okaliptüs ağacının bir türünde, tohumlar reçineyle kaplanmıştır. Bu tohumların açığa çıkması için reçinenin erimesi, bunun için de ateş gerekir. 

Zamanla kabuğu kalınlaşarak, altında kalan ve ağaç boyunca besin ile su taşıyan gövdeyi korumak için ısı kalkanı oluşturan ağaç türleri de bulunuyor. 

Eğer yangın ve ateş olmasaydı, hayatta kalmak için "yangın ekolojisine" bağlı olan veya bu duruma uyum sağlayan ağaç türlerinin büyük çoğunluğu varlıklarını sürdürmek için mücadele etmek durumunda kalırdı. Bu da bu türlerin hayatta kalmasını daha da zorlaştıracaktı.

Durum kaygı verici

Bununla birlikte, bir zamanlar ekosistem açısından kritik rol oynayan yangıların artık çok daha sık ve şiddetli bir hal aldığına dair kaygılar da giderek artıyor. 

ABD Küresel Değişim Araştırma Programı'nın 2017 tarihli bir raporunda, son yıllarda "orman yangınları faaliyetinde derin bir artış olduğuna" dikkat çekildi.

Orman yangınlarına yönelik risklerin artmasının nedenleri arasında havaların daha sıcak olması, daha kuru koşulların oluşması, kuraklığın artması ve yangın mevsiminin de uzaması gösteriliyor.

Diğer bir etken de, bitki ve ağaçların yaygın olarak ölmesine neden olan yeni zararlı canlıların ve hastalıkların ortaya çıkması.

Örneğin, zümrüt kül kurdu olarak bilinen bir zararlı canlı, ABD genelinde milyonlarca ağacın ölümüne neden oldu. 

Ölen bu ağaçlar, geniş arazilerde odun olarak kalır ve bu da bir yangın başladığında yakıt görevi görür.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli de (IPCC) dördüncü değerlendirme raporunda şu değerlendirmelere yer verdi:

"Orman yangınları ve böcek istilası gibi olumsuzluklar artıyor. Toprakların daha da kuruması ve büyüme dönemlerinin uzamasıyla bu olumsuzlukların sıcaklıkların arttığı bir gelecekte sıklaşması çok muhtemel. Yaz mevsiminin daha sıcak geçmesiyle yıllık yangın çıkma riski ihtimalinin de yüzde 10 ile 30 oranında artması bekleniyor." 

Bazı orman yangınlarına yıldırım düşmeleri gibi doğal nedenler yol açsa da, büyük çoğunluğunun insanlar tarafından kazara ya da kasıtlı olarak başlatıldığına inanılıyor.

Bilim insanları, ormanda yaşayan toplulukların artan yangın riskine karşı daha dirençli olmalarına yardımcı olacak önlemler geliştirmenin gerekli olduğunu söylüyor. 

Bu önlemler arasında yerleşim yerlerinin etrafındaki alanların yönetimi ve yangın risklerini azaltmaya dönük eğitimlerin artırılması öncelikli geliyor.