Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, dünya ekonomilerini sarsmaya devam ediyor. Uluslararası ticari alacak sigortası şirketi Euler Hermes’in tahminlerine göre, koronavirüs’ün küresel çapta mal ve hizmet ticaretinde yaşatacağı kayıp çeyreklik bazda 320 milyar dolara ulaşabilir.

“2020’nin tamamı resesyonla geçebilir”

Dünya ticaretinde 2020 yılının ilk ve ikinci çeyreğinde sırasıyla yüzde 2,5 ve yüzde 1 düşüş bekleyen şirket, 2020’nin tamamında resesyon yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Uluslararası Deniz Ticaret Odası tahminine göre ise salgın nedeniyle küresel ticarette kullanılan konteynır sayısında 350 binden fazla azalma oldu. Avrupa Komisyonu da, son dört haftada Çin’den yola çıkan konteynır gemilerinde yüzde 49 düşüş yaşandığını açıkladı. 

Türkiye’de sıkıntılar artıyor

Türkiye'de de önce İran ve Irak sınırının kapatılması, ardından toplam 20 ülkeye uçuş yasağı getirilmesi ve en büyük ihracat pazarı olan AB ülkeleri ile tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, salgının dış ticaretteki etkilerini her geçen gün artırıyor.

Bununla birlikte ülke içinde temel ihtiyaç ürünleri satan yerler dışındaki pek çok ticari işletme kapatılırken üretim sahalarındaki faaliyetler ise virüsün yaygınlaşacağı endişesine rağmen sürdürülmeye çalışılıyor. Yüksek enflasyon ve işsizlik nedeniyle kırılgan olan Türkiye ekonomisinde, koronavirüsün yaratacağı tahribatın boyutu ise henüz hesap edilebilmiş değil.

Albayrak: Erdoğan paket açıklayacak

Twitter hesabından dün bir açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, koronavirüse karşı ekonomide alınacak tedbirlerle ilgili "Atılacak adımlar Sn. Cumhurbaşkanımız tarafından bu hafta açıklanacaktır” dedi. Tüm kurumların dünyada alınan önlemleri, ortaya konulan öngörüleri analiz ettiğini ve olası senaryolara karşı kendi alanlarına ilişkin yol haritaları hazırlandığını ifade eden Albayrak, “Piyasaların likiditeye erişiminde en ufak aksaklık olmayacak şekilde önlemler alınmış ve alınacaktır. En fazla etkilenen sektörler öncelikli olmak üzere tüm sektörleri kapsayacak bir dizi destek ve önlem uygulanacaktır” diye konuştu.

Albayrak’ın açıklaması sonrasında, iş dünyasından pek çok farklı kesim açıklanacak ‘önlem paketi’ne ilişkin beklentilerini DW Türkçe'ye anlattı.

 "Vergi ve prim desteği verilmeli”

Yurtiçinde AVM’lere gidenlerin sayısındaki azalma ve alışverişte yaşanmaya başlayan durgunluk, en çok perakende sektörünü, özellikle de Türkiye’nin dünyada da iddialı olduğu hazır giyim sektörünü etkiliyor.

Türkiye ve dünya genelinde 400’den fazla mağazası bulunan Türk hazır giyim markası Damat-Tween'in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, üretime, ihracata ve perakende alanlarına ayrı ayrı destekler açıklanması gerektiğini vurguluyor. Özellikle bu dönemde şirketlere vergi ve prim ertelemesi ya da affı getirilmesinin son derece önemli olduğunu dile getiren Orakçıoğlu, “Firmalar bu dönemde çalışanlarının ücretlerini öderken, devlet de ücretten alınan vergi ve primler konusunda özveri gösterebilir” diye konuşuyor.

 "Kamuya olan borçlar dondurulmalı”

Salgın nedeniyle turizm sezonunun başlangıcı Nisan ayı sonuna ötelendi. Otellerin birçoğu planlanandan daha geç bir tarihte açılabilir ya da salgının gelişimine göre uzun süre kapalı kalabilir. Tesislerin kapalı olması nedeniyle turizm sektörüne hizmet veren yaklaşık 50 sektörde aşırı bir stok oluşması tehlikesinin daha yüksek enflasyon ve kitlesel işten çıkarmalara neden olabileceğinden endişe ediliyor.

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın verdiği bilgilere göre, Kasım-Şubat ayları arasındaki rezervasyon kapasitesinin yüzde 35’inin salgın ile birlikte kaybolmuş durumda. “Şu anda turizmde her şey durmuş vaziyette” diyen Bağlıkaya,  sektörün önün görebilmesi için hem kamu hem de özel sektör arasındaki alacak-borç sorumluluklarının bir süre dondurulması gerektiğini söylüyor. Bununla birlikte kredi imkanlarının artırılması ve turizmde kısa çalışma ödeneği uygulamasının başlatılması gerektiğini vurgulayan Bağlıkaya, “Bu uygulama acil hayata geçmezse, işçi çıkarmalar artacaktır” diye konuşuyor. 

"Kredi Garanti Fonu hemen devreye girmeli”

Turizmde işler durma noktasına gelirken, Türkiye’nin turizm merkezi olan Antalya’da yalnızca turizmciler değil; sanayi üreticileri de salgının yarattığı krizden etkileniyor.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi OSB Başkanı Ali Bahar

Antalya Organize Sanayi Bölgesi OSB Başkanı Ali Bahar, koronavirüsün insan sağlığı kadar ülke ekonomisini de tehdit ettiğini belirterek, hükümetin tarım, turizm ve sanayi sektörleri ile tüm ihracatçıları da aynı oranda ve hızla desteklemesi gerektiğini söylüyor. Bu dönemde şirketler için Kredi Garanti Fonu (KGF) desteğinin acil ihtiyaç haline dönüştüğünü ve hiç zaman kaybetmeden kullandırılması gerektiğini vurgulayan Bahar, “Üretimin durması demek ülkenin durması demektir. Böylesi bir tablonun oluşmaması için hem turizmciler hem de üreticiler aynı oranda desteklemeli, eylem planı ivedilikle hayata geçirilmeli” diye konuşuyor.

“Eximbank borçlarında vade uzatılmalı”

Türkiye’de özellikle ithalata bağımlı sektörlerde, gerek Çin gerekse AB ile ticarette büyük sıkıntılar baş göstermiş durumda. Akyüz Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, kontratı yapılmış teslimatların şu anda gerçekleşemediğini söylüyor. Hem ithalat hem ihracat tarafında dış ticaretin sekteye uğradığını kaydeden Akyüz, “İhracat yapamayan Türk şirketlerinin ödemeleri gereken Eximbank taahhütler var. Bu borçların vadelerinin bir an önce uzatılması lazım” diyor. Akyüz, öte yandan devletin evden çalışacak personellerle ilgili vergi yükünü hafifletmesi gerektiğini altını çiziyor.

“Hükümet ile iş dünyası ortak hareket etmeli”

İş dünyası temsilcilerinin en önemli taleplerinden biri de hükümetin salgına karşı aldığı ekonomik tedbirler konusunda iş dünyası ile ortak hareket etmesi. Çatısı altında 30 federasyon ve 262 dernek üzerinden 40 bine yakın şirket bulunan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Orhan Turan, işletmelerin salgının olumsuz etkilerine karşı hazırlıklı olması gerektiğini söylüyor.

Bu süreçte hükümet ve iş dünyasının ortak hareket etmesinin önemine değinen Turan, "Türkiye’de de tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi hükümet ve iş dünyasının ortak hareket ederek etkinin en aza indirilmesinde ortak bir akıl platformu oluşturası gerekiyor” görüşünü dile getiriyor.