Eylül ayında 625 baz puanlık artış ile AKP’nin 16 yıllık iktidarında bir anda yapılan en büyük faiz artışına imza atan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Perşembe günü gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında ise politika faizini yüzde 24 seviyesinde sabit tuttu.

Merkez Bankası'nın faiz kararı sonrasında döviz kurlarında sınırlı bir gerileme gözlenirken, borsa ise yükseldi. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, Merkez Bankası faiz politikası konusunda Ekim ayında “bekle-gör” stratejisi uyguladı. Kasım ayında faiz artışı olup olmayacağını ise 5 Kasım’da açıklanacak Ekim ayı enflasyonunda ortaya çıkacak tablo belirleyici olacak.

Durgunluk ve yüksek enflasyon vurgusu

Merkez Bankası tarafından PPK toplantısı sonrasında yapılan yazılı açıklamadaki önemli tespit ve mesajlar dikkat çekti. Son dönemde açıklanan verilerin ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğini gösterdiğine işaret edilen açıklamada, “Dış talep gücünü korumakla birlikte finansal koşullardaki sıkılaşmanın da etkisiyle iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam etmektedir” denildi.

Ekonomide yüksek enflasyona ilişkin risklerin devam ettiğine vurgu yapılan açıklamada, "Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. İç talep koşullarındaki zayıflamanın enflasyon görünümündeki bozulmayı kısmen sınırlayacağı düşünülse de fiyatlama davranışlarına dair yukarı yönlü riskler devam etmektedir” görüşüne yer verildi. Açıklamada, Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde de enflasyonu düşürmek için elinde bulunan araçları kullanmaya devam edeceği vurgulandı.

Piyasalar olumlu tepki verdi

Merkez Bankası’nın faiz kararı sonrasında dolar kurunda bir miktar düşüş yaşanması, piyasaların faiz kararına olumlu tepki verdiğinin işareti sayılıyor. Faiz kararı öncesinde 5,70 seviyelerinde seyreden dolar kuru, karar sonrasında 5,6450'lere kadar çekildi. Euro ise günlük yüzde 0,85 azalışla 6,44 seviyelerinden işlem görüyor. Günün ilk yarısını yüzde 0,06’lık düşüşle kapayan Borsa İstanbul 100 Endeksi ise faiz kararı sonrasında 92.400 puandan 93.230 puana kadar çıktı.

Merkez Bankası’nın faiz kararını DW Türkçe’ye yorumlayan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe, “Merkez Bankası, ekonomik aktivitenin ciddi şekilde yavaşlaması ile birlikte kurlardaki oynaklığın bir miktar azaldığını ve dolayısıyla enflasyonun düşüş eğilimine gireceğini öngörerek, faiz artışına gitmemeyi tercih etti” diyor.

“Durgunluk açıkça ortaya çıktı”

Türkiye ekonomisinin çok ciddi bir ekonomik durgunluğa doğru yol aldığını ifade eden Prof. Karatepe, en son açıklanan Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi ve İmalat Sanayi Endeksi gibi verilerde durgunluğun artık açıkça ortaya çıktığını söylüyor. Merkez Bankası’nın bu dönemde faiz artırarak mevcut durgunluğu artırmak istemediğini vurgulayan Karatepe, “Yavaşlayan bir ekonomide faizi artırdığınız zaman, durgunluğu daha da derinleştirirsiniz. Bu nedenle faiz artışı yapılmadı” diye konuşuyor.

"Krize girildiğinin kabulü”

DW Türkçe’ye konuşan Ekonomist Mustafa Sönmez’e göre ise, Merkez Bankası yeni bir faiz artırımı yapmamış olsa da, çok önemli iki açıklamaya imza atmış oldu. Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada ekonomideki belirgin bir yavaşlama yaşandığının kabul edildiğini dile getiren Mustafa Sönmez, ikinci olarak da iç talepteki daralmaya rağmen enflasyonun yüksek seyretmeye devam edeceğinin öngörüldüğüne işaret ediyor.

“Bu açıklamalar önemli ve aslında Merkez Bankası’nın krize girildiğini kabul ettiği anlamına geliyor” diyen Ekonomist Sönmez, Merkez’in açıklamasında yer alan ifadelerde bir ülkede ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyonun aynı anda yaşanmasını tarif eden ‘stagflasyon’ durumunun da kabul edildiği anlamı çıktığını söylüyor.    

“Dolar hala sert rüzgarlara açık”

Merkez Bankası’nın bundan sonra 5 Kasım’da açıklanacak Ekim ayı enflasyon verilerine odaklanacağını dile getiren Sönmez’e göre, Eylül ayında yüzde 24,5 ile son 15 yılın en yüksek seviyesine çıkan enflasyonda yaşanacak yeni bir artış, döviz kurlarında yukarı yönlü yeni bir ralliye yol açabilir.

Kur tarafında son günlerde yaşanan bir miktar gerilemenin ithalata dayalı bir üretim yapan Türkiye’deki şirketler için yeterli olmadığını kaydeden Mustafa Sönmez, şöyle konuşuyor:

“Geçen ayki tarihi faiz artışı ve Rahip Brunson krizinin sona ermiş olmasına rağmen dolar kuru hala sert rüzgarlara çok açık durumda. Bakıyorsunuz MHP lideri Bahçeli’nin yerel seçim açıklaması ile 5,50 seviyelerindeki kur hemen 5,80’lere çıkıyor. Kasım ayında ABD’nin İran ambargosu, FED’in faiz artışı ve Kasım ayı enflasyonu gibi önemli başlıklar var. Türk Lirası’ndan yeni bir kaçış yaşanabilir.”

"Hükümet enflasyonu manipüle edecek”

Ekim ayı enflasyonunun "kontrollü" bir sonuç ortaya çıkaracağının altını çizen Prof. Yalçın Karatepe'ye göre ise, hükümetin "Enflasyonla Mücadele Programı" adı altında uygulamaya koyduğu fiyat indirimleri, enflasyon oranlarını "manipüle" edecek.

Ekonomi yönetiminin enflasyon sepeti içinde bulunan ürünlerin listesini şirketlere göndererek, bu ürünlerin fiyatında en az yüzde 10 indirim yapılması talimatı verdiğine dikkat çeken Prof. Karatepe, şöyle konuşuyor:

“Hükümet bilinçli ve kontrollü bir şekilde, açıklanacak enflasyon oranını manipüle etmeye yönelik bir çaba içerisinde. Enflasyonu kontrol altına aldıklarını söyleyip, beklentileri iyileştirmeye çalışıyorlar. Fakat ben bunun sonuç vermeyeceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin ekonomik sorunları zabıta tedbirleri ile çözülecek noktayı çoktan geçti. 3. ve 4. çeyrekte ekonomi ciddi yavaşlayacak, kredi sorunları giderek büyüyor. Çok daha ciddi tedbirler gerekiyor.”

Aram Ekin Duran / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe