Ekranda bir ilçe belediye başkan adayı var. CHP'li.. Kazanırsa neler yapacağını anlatıyor.. Ben de dinliyorum.. Anlattıklarının özeti şu.. Fevkalade kötü yönetilmiş, geri kalmış bir ilçeye aday olmuş.. Orayı kurtaracak. Daha önce Belediye dene

Ekranda bir ilçe belediye başkan adayı var.
CHP'li.. Kazanırsa neler yapacağını anlatıyor.. Ben de dinliyorum.. Anlattıklarının özeti şu..
Fevkalade kötü yönetilmiş, geri kalmış bir ilçeye aday olmuş.. Orayı kurtaracak.
Daha önce Belediye deneyimi hiç olmadığı için de kendisine mükemmel yönetilen bir ilçeyi örnek alacak..
Şimdi ne tahmin edersiniz?.
Bu ilçede halen AKP yönetimi var. CHP'li kazanırsa, CHP'nin yönettiği bir ilçeyi örnek alıp ilçeyi kurtaracak..
Oysa gerçeğe bakar mısınız?.
Aday olduğu ilçeyi on yıldır CHP yönetiyor.
Örnek aldığı ilçenin ise gene on yıldır CHP ile ilgisi yok..
Konuşan CHP'nin Beşiktaş İlçe Adayı..
Beşiktaş 10 yıldır CHP'de.. Ve CHP'nin en iyi yönettiği ilçelerden biri.. Nerden biliyorum..
1981'den beri o ilçede yaşıyorum da ondan..
Hele benim özel merakım Kültür, Sanat ve yeşil olunca, Beşiktaş lider ilçe.. 
Buradaki Kültür Merkezi sayısına ulaşan başka ilçe yok. Üstelik merkezler dengeli dağılmış. Her Beşiktaşlı'nın yürüyüş mesafesinde bir merkez var ve göstermelik değil. Hemen her gece bir etkinlikle dolu.. Boş duran salon yok..
İstanbul'un metrekareye en çok heykel düşen yeri.. 
Bir heykel görüntüden çıkarken, başkasını görürsünüz..
Öyle.. 
Yeşil alanda rekortmendir. Gene her Beşiktaşlının yürüyüş mesafesinde bir park mutlak vardır ve bu parklar, yaz geceleri etkinliklerle dolar..
Hazret bunları anlatacağına "Bunlar gene de az Beşiktaş'a..
Ben, gururla aldığım bayrağı daha ötelere götüreceğim" diyeceğine, "Beşiktaş ilk defa bir yönetime kavuşacak" anlamında konuşuyor ve alenen diyor ki, "Ben Belediyecilik işini hiç yapmadım. Siyaseti de bilmem.
Bu yüzden kendime Şişli'yi örnek alacağım.."
Şişli'de 10 yıldır CHP yok. CHP'den ihraç edilmiş Sarıgül yönetiyor.. Bu da Sarıgül'ün arkadaşı diye Beşiktaş'a aday gösterilmiş..
Şimdi gelin de bu siyaseti çözün bakalım!..
Siyaseti, Siyasal Bilgiler okuduğum halde zerre sevmedim.. Sevemedim. Babam CKMP'nin MHP olduğu dönemde Genel Sekreter, yani partiyi fiilen yöneten adam, daha sonra da Mardin milletvekili idi. Ona rağmen sevmedim. Hep uzak durdum.
Siyaset yazmak da hiç içimden gelmedi.
Mümkün olmadıkça, mecbur kalmadıkça da yazmadım.. Devamlı okurlarım bilirler..
Siyaset okumayı, dinlemeyi de sevmem..
Peki siz seviyor musunuz, hele bugünlerde?. 
"Bütün gazeteleri, bütün ekranları kaplayan seçim kampanyaları bir önce bitse de kurtulsak" demiyor musunuz?.
İnanın, bu kampanyanın bitmesi, seçim sonuçlarının önüne geçti benim için..
31 Mart günü gelsin de, kim kazanırsa kazansın..
Dün sabah kapıdan aldığım gazetem "Pes" dedirtti artık..
Diyanet İşleri Başkanlığı, yani bu ülkede, maneviyatı, dostluğu, insanlığı yaysın, öfkeler, kinlerin yerini, kardeşlik ve sevgi alsın diye kurulmuş, benim vergilerimden en büyük desteği alan kurum bir fetva yayınlamış.
Bunu nasıl yapıyor Diyanet peki?. 
"Fitneci, vicdansız, iftiracı, ahlaksız" diyerek..
Manşetimiz aynen bu.. 
..Ve fetvadan bir cümle.. 
"Toplumun özsel varlığını sarsmaya yönelik kriminal, spiritüalist ya da gnostik ve mesiyanik akımlardan beslenen modern hurafeler karşısında aziz milletimizi bilgilendirme sorumluluğunun farkındayız" demiş, Diyanet.. 
Yani ilkokul bile okumamışların anlayacağı dille hitap etme zorunluluğundaki kurumun ne dediğini, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu ve 57 yıllık gazeteci ben anlamadım. Siz anladınız mı?. 
Anladığım, Diyanet de kampanyanın üslubuna uymuş.. O da öfkeli.. O da sövüyor.. 
Atatürk'ün kurduğu parti, seçim kazanma şansını, okyanus ötesinde yaşayan ve ülkeye dönemeyen bir şeriatçıya bağlamışsa, Diyanet'e niye şaşıyorum ki, ben.. 
Gel 31 Mart gel!..