Geçen yıl Temmuz ayında AKP'den istifa eden eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeni partilerinin kuruluş dilekçesini bugün İçişleri Bakanlığı'na vereceklerini açıkladı.

Fox TV'de yayımlanan İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programına katılan Ali Babacan, "90 kurucu üyemiz hafta sonu bir kampa girdi ve tüzüğün son hali ortaya çıktı" dedi.

Yeni partinin kuruluş toplantısıysa Çarşamba günü Ankara'da yapılacak.

Ali Babacan, İsmail Küçükkaya'nın, "Partizin adı adı Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) mi olacak?" şeklindeki sorusuna, "Partinin ismini Çarşamba günkü lansman programında teyit edeceğiz. Bu çıkan isim olabilir de, başka bir isim de olabilir" yanıtını verdi.

Babacan, "Kuruluşta İçişleri Bakanlığı'na bir dilekçe veriliyor. 90 kişilik bir kurucular kurulu ile bu sabah bakanlığa dilekçemiz veriliyor. Partinin tüzüğünün, programının son halini verdik. Heyetimiz gidecek İçişleri Bakanlığı'na dilekçeyi verecek" diye konuştu.

'Türkiye'deki sorunların temelinde kötü yönetim yatıyor'

Ali Babacan'ın açıklamalarından bazı satır başları şöyle:

-"Temel ilkeleri ihya eden, özgürlükleri demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ihya eden bu evrensel değerler temeline oturmuş kendi vatandaşı için çok daha yaşanabilir Türkiye'yi oluşturmak bugünün ihtiyacı. Bu yönetimle bunu gerçekleştirmek mümkün değil. Bu siyaset tarzıyla bu ülkenin refaha erişmesi mümkün değil".

-"Korku siyaseti var. Korkular üzerinden beslenen bir siyaset var. Biz Türkiye için refah seviyesi çok daha arttığı, insanların korkmadan geleceğini planladığı bir Türkiye istiyoruz. Bunları yapmazsak Türkiye çok daha kötü günleri görür."

-"Çarşamba günü partimizin programını paylaşımda göreceksiniz, birinci sayfa basın özgürlüğü. İfade özgürlüğü olmayınca problemleri dile getiremiyorsunuz. Problemlerini tartışmayan bir ülkenin sorunları çözmesi mümkün değil."

-"(OdaTV'nin engellenmesi) Her devletin kendi güvenliği ile ilgili bazı refleksleri olabilir. Ancak bunun gelişmiş ülkelerde nasıl uygulandığına bakmak lazım. Almanya'nın Fransa'nın bir güvenlik riski yok mu? Bu olmasına rağmen basın özgürlüğü nasıl beraberce ele alınıyor buna bakmak lazım. Türkiye'deki sorunların temelinde kötü yönetim yatıyor.

"Sistem kısmı çok önemli ama bütün suçu da sisteme atmayalım. Sistem değişmeden önce de bu sorunların çoğu vardı. Meclisin bir denetim gücü vardır. Yeni sistemde de Meclis'in bu fonksiyonunun çalışıyor olması lazım. Sistemdeki yeri önemsizleşmiş durumda Meclis'in. Sistem değişikliğinden önce de sorunlar vardı. Bu kadar büyük bir potansiyel varken Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları bu ülke hak etmiyor."

"(Erdoğan ile mücadele edebilir misiniz?) Bizim hedefimiz Türkiye'nin sorunlarıyla. Biz kişilerle uğraşmayacağız. Biz ülkenin meseleleriyle uğraşacağız. Rakip olacağız doğru ama biz mevcut siyasi partilerin hepsine de rakip olarak çıkıyoruz. Hedefimiz sadece o parti ve o partinin tabanı değil. Siyasi partinin tam ortasında ve ana akım bir siyasi hareket başlatıyoruz."

-"2015'e kadar hükûmet üyesiydim. Oradaki sorumluluğu paylaşmamak mümkün değil. Ama 2015'ten itibaren bir yetkim, sözüm yok."

-"Abdullah Gül ile çok eski dostuz. Ben siyasete girmeden önce tanıyordum. Beni siyasete davet eden kendisi. Bizim parti hazırlık çalışmalarında bize tecrübesiyle ve fikirleri ile çok destek oldu. Ama siyasi kadronun tamamı bizim arkadaşlarımızdan oluşan kişiler. Bu kadro mümkün olduğunca siyaseti bilen ve siyasete yeni kazandırdığımız kişilerden oluşuyor. Listemizde göreceksiniz ki daha önce siyaset yapmamış isimler var. Yüzde 30 kadın üyelerden oluşuyor. Yüzde 20'ye yakın 30 yaş altı var. Tüzüğümüze genç ve kadın kotası koyduk. Engelli kotamız var. "

-"Osman Kavala sağlam bir gerekçe olmadığı halde iki yılı aşkın süredir cezaevinde bulunduğu dosyadan beraat etti, aynı gün başka bir soruşturmada tutukladı. Böyle bir ülkeye yatırımcı nasıl gelecek?"

-"Türkiye'nin şeffaflık sorunu var. Bir kamu ihale yasası 180 kez değişir mi? Bizim ayrışma sebeplerimizden biri de bu konulardır. Bağımsız kurum yok ki. En bağımsız olması gereken yargı bile bağımsız değil. Yargının öncelikle anayasa, yasalar ve yargıçların vicdanı çerçevesinde işlemesi lazım. "

İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu: Mevcut siyasete mahkum değiliz

Geçen yıl Ekim ayında AKP'den istifa eden İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu'nun da partinin kurucuları arasında olması bekleniyor.

Yeneroğlu Pazar akşamı Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Demokrasimizin gün geçtikçe daha fazla tahrip edildiği, temel hak ve özgürlüklerin her gün daha fazla ezildiği, yargının ve yasamanın tahakküm altında nerdeyse tamamıyla işlevsizleştirildiği bir ortamda ortak özlemimiz olan özgürlükçü ve müreffeh Türkiye ideali için çözüm vakti" dedi.

Eski AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Osman Can ise yeni partide yer almayacağını açıkladı.

Osman Can yaptığı açıklamada, "Yaklaşık 11 aylık süreç içerisinde çeşitli çalışmalar yaptım, bilgi ve fikir paylaşımlarında bulundum. Konularında uzman, yenilikçi, ortak umudu ve ilkeleri paylaşan dostlarımı önerdim. Ancak bugün gelinen noktada, yeni siyasi partinin kuruluş aşamasında ortaya çıkan farklı parametreler nedeniyle yer alamayacağım anlaşıldı" dedi.

Can, 2002-2010 yılları arasında Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü yapmış, 2008'de AKP'ye karşı açılan kapatma davasının raportörü olmuş, 2012'de AKP MKYK'sına girmiş, 2014'te de Türkiye'yi Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'nda temsil etmişti.