TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu ile üniversitelerin bütçe, kesin hesap ve Sayıştay Raporları görüşüldü. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısı öncesinde komisyon üyeleri ile tek tek tokalaşan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya atanamayan öğretmenler adına çiçek veren CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, “Atanamayan öğretmenlerin size selamı var” ifadesini kullandı.
 
Komisyon üyelerine yaptığı sunumda, “Eğitimi her türlü gelişmenin anahtarı ve insanı yapılacak en değerli yatırım alanı olarak görüyoruz” diyen Bakan Avcı, geride kalan 11 yıl boyunca Türkiye’de eğitim alanında önemli çalışmalar yapıldığına dikkat çekerek, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, hizmet sunumunun iyileştirilmesi kapsamında yapılan uygulamaları anlattı. Eğitimde beşeri ve fiziki altyapıların iyileştirildiğini ve başta kız öğrencilerin okullaştırılması olmak üzere tüm okullaşma oranlarında artış sağlandığına dikkat çeken Bakan Avcı, “Hükümetimizin eğitime verdiği önemi göstermek üzere 2014 yılında da genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırması bu doğrultudaki hedefimize ulaşma azim ve imkanlarımızı artırmaktadır” diye konuştu.
 
Gerçekleştirilen yeniliklerin ve reform niteliğine haiz uygulamaların en önemlisinin 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemi olduğunu belirten Avcı, “Bu sistemle ortalama eğitim süresini yükseltmek, dünyadaki çağdaşları ile rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş nesiller yetiştirmek, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini sağlamak, eğitim sistemini demokratik ve esnek bir yapıya kavuşturmak amaçlanmıştır” ifadelerini kullandı.
 
YENİ SINAV SİSTEMİ
 
Kamuoyunda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) olarak bilinen elemeye dayalı ortaöğretime geçiş sınavını 2013 yılı itibarıyla kaldırdıklarını belirten Bakan Avcı, “Bugüne kadar uygulanan biçimleriyle bakıldığında, sınav odaklı olarak şekillenen ortaöğretime geçiş modelleri, arzu edilen öğrenci profilinin oluşmasını engelleyen etkenlerden biri olarak temayüz etmiştir.
 
 Oysa eğitimde başarı, yalnızca sınava dayalı bir performans olarak algılanmamalıdır. Getirilen yeni uygulamayla birlikte ortaöğretime geçiş, öğrenci ve okul odaklı bir hale dönüştürülmüştür. Gerçek başarı; temel derslerin yanı sıra, yabancı dil, spor ve sanat dallarında da kendisini geliştirmiş, uluslararası platformlarda kendi akranlarıyla rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş ve evrensel değerlerle birlikte medeniyet değerlerimizi de özümseyebilmiş bir öğrenci profilinin oluşturulmasıyla yakalanabilir. Bu düşünceyle Bakanlığımız, uzun vadede merkezi sınavların olmadığı ve çocukların bireysel yetenek ve eğilimlerine göre eğitim alabildiği bir yapıyı hayata geçirmek için önemli bir adım atmış, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir yerleştirme sürecini hayata geçirmiştir. Sürecin uzun vadeli hedefi ‘her çocuğu kendi özgünlüğü ve özelliği içinde kabul etmek, kendi yetenek ve eğilimlerine göre orta ve yüksek öğretime yönlendirebilmektir.
 
Bu amaçla orta vadede test sınavları yerine açık uçlu sınavların yapıldığı ve FATİH Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerin daha etkin kullanıldığı bir yerleştirme sürecini aktif hale getirmeyi planlamaktayız. Bu kapsamda en temel varsayımımız ‘çocuklarımızın eğitim öğretim süreci içindeki sınavlarının sayısını mümkün olduğunca azaltmak, orta öğretime geçişte uygulanan ilave sınav ya da sınavları tamamen ortadan kaldırmak, okula alternatif olarak ortaya çıkan eğitim kurumlarının işlevini azaltmak ve çocuğun sanatsal, sportif, sosyal, kültürel etkinliklere zaman ayırmasını sağlamaktır. 
 
Dolayısıyla öngördüğümüz en temel husus; içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında çocuklarımızın ilave bir sınava girmemesi ve eğitim öğretim süreci içinde zaten yeter sayıda mevcut olan sınav sonuçlarının yerleştirmeye esas alınmasıdır. Yeni sistemin işleyişi de oldukça basittir. Bilindiği üzere çocuklarımız, aldıkları derslere göre bazı derslerden iki, bazı derslerden de üç yazılı yoklamaya tabi tutulmaktadır. Üç yazılısı olan derslerin ikinci yazılıları ile iki yazılısı olan derslerin birinci yazılıları tüm Türkiye genelinde ortak sınav olarak gerçekleştirilecektir. Okullardaki müfredat takvimine göre tüm Türkiye genelinde altı temel derse ait (Türkçe, fen bilgisi, matematik, din kültürü ve ahlak bilgisi, yabancı dil, TC inkılap tarihi ve Atatürkçülük) sınavlara ilişkin sorular Bakanlığımızca hazırlanacak, okullara gönderilecek ve ortak sınav gerçekleştirilecektir. Değerlendirmeye ilişkin hesaplama da oldukça basittir. Çocuğun okul notlarının akademik ortalaması hesap edilecek, 6, 7 ve 8’inci sınıf yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30’u ile 8’inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanının yüzde 70’inin toplamı yerleştirmeye esas puanı oluşturacaktır. 
 
Yeni dönemde değişen en önemli hususlardan biri de anne baba olarak hepimizin yaşadığı ‘ya bir şey olur da çocuğum sınava giremezse’ endişesini ortadan kaldıracak telafi sınavının hayata geçirilmesidir. Normal zamanda sınava giremeyen ve mazereti olan bütün çocuklarımız makul bir süre içinde telafi sınavlarına girecekler. Bunun da sınav stresini azaltacak önemli bir tedbir olduğu aşikardır. Sınav stresi açısından aldığımız bir diğer önlem de ‘dört yanlış bir doğruyu götürür’ uygulamasından vazgeçilmesidir.
 
Tekrar etmek gerekirse, uzun vadede temel hedefimiz, çocuklarımızı yeteneklerine göre ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sürecini hayata geçirmektir. Bütün çocuklarımızın bir enstrüman çalabilmesini, bir sanat dalı ile ciddi biçimde ilgilenmesini, bir spor dalı ile ilgili altyapısını oluşturmasını ve sosyal bir birey olarak yetişmesini sağlamak istiyoruz. Bu niteliklerine göre de bir üst öğretim kurumuna yerleştirilmesini arzu ediyoruz. Temel mantığımız ise, kuşkusuz ‘her çocuk özeldir” açıklamasını yaptı.
 
SERBEST KIYAFET UYGULAMASI
 
Çocukların kendilerini gerçek anlamıyla özel hissetmelerinin eğitim ortamlarının onlara sunduğu özgürlük düzeyiyle yakından ilişkili olduğunu belirten Bakan Avcı, “Bakanlığımız, bu bilinçle geçtiğimiz yıl itibarıyla serbest kıyafet uygulamasını başlatmıştır. Serbest kıyafet uygulaması önümüzdeki dönemde de devam edecek, ancak serbest kıyafet seçim seçenekleri arasında forma da yer alacaktır. Artık resmi ve özel, bütün okullarımızda öğrenci kıyafeti velilerimizin yüzde 51’inin tercihi ile belirlenecektir” dedi.
 
2003 yılından 23 Ekim 2013 tarihine kadar 39 bin 575’i hayırseverler tarafından olmak üzere toplam 205 bin 36 dersliğin yapımının tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine sunulduğunu belirten Bakan Avcı, “2002-2003 yılından bugüne kadar 956 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binası açılmış, 110 bin 605 yeni yatak kapasitesi sağlanmıştır. Böylece koğuş sisteminden oda sistemine geçiş hızlandırılmıştır. 2002-2003 eğitim öğretim yılında bin 450 pansiyonda 348 bin 311 öğrenci kalmakta iken, 2013 yılında 2 bin 347 pansiyonda 435 bin 174 yatak kapasitesinden 342bin 408 öğrenci faydalanmıştır” diye konuştu.
 
“KIZ ÇOCUKLARIMIZIN OKULLAŞMA ORANI ERKEK ÇOCUKLARINI GEÇMİŞTİR”
 
Kız çocuklarının okullaşma oranları ile ilgili bilgiler veren Bakan Avcı, “Halen kız çocuk brüt okullaşma oranının erkek çocuk brüt okullaşma oranına olan göreceli büyüklüğünü gösteren cinsiyet oranları, ilköğretimde 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 85,63 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 91,10’a çıkmış, 2012-2013 eğitim öğretim yılında yüzde 101,76’ya ulaşmıştır. Ülkemizde dezavantajlı grupların, engelli çocuklarımız ile kız çocuklarımızın toplumsal hayata katılımını sağlamak amacıyla yürütülen çalışmalarla birlikte, yukarıdaki verilere göre ilköğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 1997-1998 eğitim öğretim yılında 13,83 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında 8,9 olarak gerçekleşmiş, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 1,87 oranında kız çocuklarının lehine artış olmuştur.
 
Bu süreçte, kız çocuklarının öğrenim hayatına kazandırılmasına büyük önem verilmiştir. 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçiş ve özellikle Kız Çocuklarının Okullaşma Oranlarının Artırılması Projesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda okula devam eden kız öğrenci sayılarında artış sağlanmıştır. Proje kapsamında; 2012-2013 eğitim öğretim döneminin sonuna kadar 3 bin 200 ev ziyaret edilerek, 2 bin 350 çocuk okullaştırılmış ve okullaştırılan çocuklara eğitim materyali dağıtılmıştır. Yine proje kapsamında; kız çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması konusunda ortak bir kararlılığı ve çabayı görünür kılmayı amaçlayan bir kampanya hazırlanmıştır.
 
Kampanya televizyon spotları, sosyal medya uygulamaları ve yerel etkinlikler ile başta kız çocukları olmak üzere sistem dışında kalan çocukların eğitim imkanlarından yararlanması için merkezi düzeyde vurgulanan kararlılığın yerele de yansımasını sağlamıştır. Bu bağlamda, yerel karar vericiler, yöneticiler, eğitimciler ve kanaat önderleri harekete geçirilerek ailelerin ve çocukların eğitim konusundaki farkındalığı arttırılmıştır” şeklinde konuştu.
 
2014 YILI BÜTÇESİ
 
Hükümetleri döneminde eğitimin ülkenin en öncelikli konusu olarak ele alındığını söyleyen Avcı, “Her yıl olduğu gibi Bakanlığımız bütçesi merkezi yönetim bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2002 yılında 7,5 milyar lira iken, 2013 yılında yüzde 532 artışla 47,4 milyar lira olmuştur. 2014 yılında ise 55,7 milyar liralık bir bütçe öngörüldüğünden artış oranı 2002 yılına nazaran yüzde 642,6 olmuştur. Bakanlığımızın 2002 yılında konsolide bütçeden aldığı pay yüzde 7,60 iken, 2013 yılı bütçesinde yüzde 11,76; 2014 yılı bütçesinde ise yüzde 12,81 olarak öngörülmüştür. Yine Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’dan (GSYH) 2002 yılında aldığımız pay yüzde 2,13 iken, 2013 yılında yüzde 3,02 olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise bu oranın yüzde 3,24 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir” ifadelerini kullandı.