MERCEK Kadınların birbirine destek yerine çoğunlukla köstek olmayı seçmelerini oldum olası yadırgarım. İş ve sosyal yaşamda karşılaştıkları sorun ve engeller bu denli ortadayken üstelik. Orta ve alt sınıf kadınlar, sadece hemcinsiyle daha raha

MERCEK

Kadınların birbirine destek yerine çoğunlukla köstek olmayı seçmelerini oldum olası yadırgarım.
İş ve sosyal yaşamda karşılaştıkları sorun ve engeller bu denli ortadayken üstelik. Orta ve alt sınıf kadınlar, sadece hemcinsiyle daha rahat ettiği için kadın kadına bir arada bulunmayı seçiyor. Çoğunlukla çalışmıyor.  
Bizzat kadının standardının yükselmesini hedefleyen gruplar dışında -ki buna birazdan sağlam bir örnek vereceğim - orta ve üst sınıf kadınlarsa, iş dünyası içinde maşallah erkekten daha erkek olmuş durumda. Kadın patron ya da yönetici, erkekleri daha ‘sorunsuz’ ve verimli bulduğu için çalışanlarını seçerken karşı cinse yöneliyor. Tabii, işin doğası da bunda etken ama kadına yönelik pozitif ayrımcılık yapan, bilerek isteyerek daha çok kadın çalıştıran kadın patron çok az.

İSTİSNALAR VAR
Bırakın, kadının kadına destek için pozitif ayrımcılık yapmasını, ülkemizde ne yazık ki çoğu zaman ‘kadın kadının kurdu’...
İşyerinde, sosyal çevresinde, hemcinsine karşı korumacı değil; o, bu, şu nedenden dışlayıcı tavır takınıyor pek çok kadın. İş arkadaşı hemcinsini kıskanıyor, o başarılı olacağına bilmem kim bey terfi etsin, tercih ediyor.
Oysa bilmiyor ki, kadının her alanda güçlenmesi ve büyümesi, haklarının çiğnenmemesi sonuç olarak kendisinin, annesinin, kızının, ileride torununun faydasına olacak.
İstisnai kadınlar elbette var. Çağdaş ve Bağımsız Yardımlaşma (Çaba) Derneği üyeleri örneğin. Eşbaşkanlarından Özlem Cankurtaran çok yakın dostumdur; bu nedenle ben bir Çaba dostuyum. Kendini ihtiyaç sahibi çocukların hayatlarını güzelleştirmeye adamış bu kadınların her projesine elimden geldiği kadar destek vermeye çalışırım.
Bu yazıyı Bursa’da, gece sabahın 3’ünde yazarken öyle enerji doluyum ki, yazıma ilham kaynağı olan kadın dayanışmasından söz etmeden geçemedim. Acıbadem Sağlık Grubu ve Çaba Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Yuvamız Çiçek Açsın‘ adlı proje ve benim kitap imza günüm için bir otobüse doluştuk ve Bursa’ya geldik. İstanbul grubu olarak ilk gün, Bursa’nın iş kadınlarıyla buluşacaktık.
Pelin Haşhaş’ın davetinde yaklaşık 70 kişi olmuştuk. Bursa’nın kadınları ne
kadar güzel, zarif ve
becerikli...
Çok azımız birbirini tanıyordu. Özlem Cankurtaran konuşmasında, “Tanışmak, fikir alışverişi yapmak ve desteğinizi istemek için geldik” dedi ve... Sonuç: Çok hızlı ve verimli şekilde kontaklar kuruldu, işbirliği olasılıklarının adı konuldu.

KADIN EĞLENCESİ
Akşamsa bir restoranın biz kadınlara ayrılmış üst katında fasıllı danslı yemekte kahkahalar ortalığı çınlatıyordu!
O az tanışan grup, birkaç saat içinde birbirinin en özel hikayelerine vakıf oldu. Karşılıklı danslar ve şarkılarla harika bir geceyle ilk günü taçlandırdık.
Kadın olmanın bayıldığım kendine has bir sıcaklığı, iletişim biçimi var; hemcinsine kalkanını kuşanmamış kadınlarda bu hemen nasıl da kendini ortaya koyuyor. Ve sonrasında, harika güç birlikleri, muhteşem sonuçlar filiz veriyor.
Kadınlar; birbirimize karşı kuşandığımız şu kalkanları bıraksak...
Aradığımız koalisyon ‘biz’iz.
Bir anlasak...

CIMBIZ

BiR MARKA CASUS OLABiLiR Mi?

Kırım restleşmesinden sonra bazı ABD şirketleri Rusya’ya ambargo uygulamaya başlayınca, Rusya da boş durmadı. Ruslar, devlet kurumlarında kullanılan iPad’leri Samsung tabletlerle değiştirmeye başladı. İddialarına göre iPad’ler, ABD adına casusluk amacıyla kullanılıyormuş! Samsung tabletleri, sahip oldukları özel güvenlik mekanizmaları nedeniyle tercih ediyorlarmış. Bu sayede devletin görüşmelerinde istedikleri güvenlik önlemlerini alabiliyorlarmış.
Anlamadığım şu... iPad’ler casusluk amaçlı kullanılıyor mu bilemem. Samsung tabletler daha güvenli olabilir ama neticede onun teknolojisini üretenler de, istedikleri takdirde bu tabletler içine ‘izleme’ programı gizleyebilecek beceride değil mi? Ruslar olsa olsa göstermelik yapmışlardır bu işi. Bir tür ambargo bu da. Ama adını öyle koymaktansa, bir ABD şirketine itibar kaybettirici ‘casus’ yakıştırmasını da araya sokup, bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyorlar.
Acaba bu tavır Apple’ın dünyadaki kullanıcılarına güvenilirliğini sorgulatacak mı, onu merak ediyorum.