Meksikalı gitarist bir şarkıcı, Meksika’nın belalı fırtınalarından birine tutulunca, hemen yolunun üstündeki bir kiliseye sığınmış. Kilisede de ayin varmış. *** Meksikalı gitarist hayatında ilk kez bir kiliseye giriyormuş. Şapkasın

Meksikalı gitarist bir şarkıcı, Meksika’nın belalı fırtınalarından birine tutulunca, hemen yolunun üstündeki bir kiliseye sığınmış.
Kilisede de ayin varmış.
***
Meksikalı gitarist hayatında ilk kez bir kiliseye giriyormuş. Şapkasını bile çıkartmadan kürsünün yanına kadar ilerlemiş.
***
Sağından solundan laflar atılıyormuş kendisine:
- Bu ne hal ulan, ne zaman başlayacaksın ibadete?
***
Şarkıcı, omzunda gitarı kilisenin ortasındaki halılı yoldan öyle yürüyormuş.
Nihayet Papaz da fark etmiş durumu:
- Sen de otur bir sıraya da, katıl ibadete demiş.
***
Bizim şarkıcı, birden dönmüş kilisedeki Hıristiyanlara ve konuşmaya başlamış:
- Sayın Katolikler, genel istek üzerine ben de ilk kez son bestem “Kâfir Şeytan” valsini, size çalıp, oynayacağım.
***
Gitarı almış eline ve döne dolana vals de oynayarak başlamış konser vermeye...
***
Olayın şaşılacak tarafı, kiliseyi dolduranlarla birlikte Papaz’ın da elleriyle tempo tutmasıymış.
***
Hadi bir de “kısadan hisseler”:
Demek oralarda İNSAN bilinciyle gövdesi, ibadetten çok, eğlenceye yatkın.
Alt tarafı “ibadet” de o son gidişi rahatlatmak için, müzik de.
***
Göztepe’deki inşaat bolluğu arasında bir işçi de bir İngiliz anahtarına aşık olmuş.
***
İşçinin aşkı çevresinden de duyulmuş. Çünkü sürekli İngiliz anahtarına:
- Daha sık beni daha, canım ciğerim, şekerim, diyormuş.
***
Bendenizin çocukluğunda da gümüş saplı bastonlar sevilirdi. Kamış bastonların içindense çift yanlı kılıçlar bile çıkardı.
Söylentilere göre şimdi de, 10 milyon ruhsatsız tabanca varmış. Çoğu ev atölyelerinde yapılıyor ve kara borsada çok ucuza satılıyormuş.
***
Kahramanlıklarla övünmenin gayet doğal sonuçları...
***
21.4.1977 tarihli Hürriyet’te yayımlanmış imzasız bir fıkra:
“Çevire çevire
Siyasete atılanlar arasında acaba hangi tür meslek sahipleri daha çok başarıya ulaşıyor? Hukukçular mı, mühendisler mi, iktisatçılar mı, tarımcılar mı, sendikacılar mı, tacirler mi, tornacılar mı, tenekeciler mi?..
***
Bize kalırsa galiba doğrama ve mobilya işiyle uğraşanlar.
Baksanıza en üstün başarı daima dolapçıların oluyor.”