BK eski bakanlarından Brooks Newmark’ın moderatörlüğünü üstlendiği etkinlikte, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilcisi Ergün Olgun, BK Parlamentosu ‘KKTC Partiler Üstü Grubu’ (APPG) Eş Başkanı Lord Northbook, BK Milletvekili Sir David Amess ve Prof. Dr. Hasan Ünal da panelistler arasında yer aldı.

Seminer, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın neden iki devletli çözümü savunduğu sorularak başladı. Jack Straw, iki bölgeli, iki toplumlu federal Kıbrıs artık mümkün olmadığı için Kıbrıslı Türklerin iki devleti tercih ettiğini düşündüğünü söyledi. İki devletli çözümün mantıklı ve gerekli olduğunu vurguladı. ‘Berbat bir adam’ olarak tanımladığı, geçmiş Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Tassos Papadopoulos’un 2004’te birleşmeye karşı çıkmasından dolayı durumun böyle olduğunu açıkladı. Avrupa Birliği’nin (AB) bölünmüş bir Kıbrıs’ı tek bir ülke gibi kabul etmesinin ne kadar büyük bir hata olduğunu ve mevcut durumun Kıbrıslı Rumların lehine olduğunu da ekledi.

Birleşik Krallık Eski Dışişleri Bakanı Jack Straw

Straw’a göre, iki devleti çözümün başarılı olması için bazı özel çıkar ilişkilerini aşmaya gerek var, özellikle de Rusya konusunda. Kültürel, dini ve ekonomik bağları yüzünden “Rusya bir tutkal gibi Kıbrıslı Rumlara yapışacak” diyen Straw, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın konumu yüzünden bunun bir sorun olduğunu belirtti. Zorluklara rağmen Straw, iki devletli çözümün tek yanıt olduğuna şüphesi olmadığını, çünkü Kıbrıslı Rumların diğer bütün olasılıkları imkânsız kıldığını ve bu modelin Kıbrıs sorununu çözebileceğini söyledi.

Prof. Dr. Hasan Ünal

   Prof. Dr. Hasan Ünal ise, giderek gelişen Ankara-Moskova ilişkilerinin Rusya’nın rolü konusunu etkileyebileceğini belirtti. Azerbaycan’ın bu yeni Rus-Türk ilişkileri olmadan Karabağ’da bu kadar çabuk zafer  elde etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Kıbrıslı Rumların NATO üyesi Fransa ile artan yakınlığını da göz önünde bulundurarak, “Rusya ve Rumlar arasında ne olabileceğini kestirmek mümkün değil” dedi.

Panelistler, yakında Geneva’da yapılacak olan 5+1 Zirvesi’ni de ele aldı.

Ergün Olgun

Ergün OlgunBM Genel Sekreteri’nin hedeflerini anlattı ve “Bunun amacı ortak bir payda olup olmadığını görmeye çalışmak” dedi. İki tarafın konumlarının tamamen zıt olduğunu belirtti: “Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerin gaspçı Kıbrıs Cumhuriyeti’nde azınlık statüsünde korunabileceğini düşünüyorlar”. Bunun Kıbrıslı Türkler için kabul edilemez olduğunu söyleyen Olgun’a göre, Geneva’da ortak paydada buluşamazsa, bir ay sonra başka bir toplantı olabilir ve muhtemelen de böyle olacak.

Sir David Amess 

AB’nin bu süreçte yardımcı olup olamayacağı konusu sorulunca Sir David Amess şu şekilde cevap verdi: “AB tarafsız olursa yardımcı olabilir”. AB’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni üye olarak kabul edişini “çılgınlık” ve “korkunç bir hata” olarak eleştirdi. Doğu Akdeniz’deki mevcut krizde Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit etmenin Kıbrıs konusunda yardımcı olmayacağını, ancak yeni bir çıkmaz yaratacağını söyledi. Bölgedeki hidrokarbonların tüm taraflarca adil olarak bölüşmesi gerektiğini de belirtti. Olgun ise Amess’ten farklı olarak, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üye devlet olması sebebiyle AB’nin tarafsız kalma ihtimali olmadığını söyledi.

Panelistler, Kıbrıslı Rumların KKTC ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki sınırı AB vatandaşı olmayanlara kapatmasından da bahsetti. Lord Northbrook bu sorunun üstesinden gelebilmek için, yarı-direkt uçuş olarak da bilinen, Türkiye aracılığıyla gerçekleştirilen “touchdown” uçuşlarının yeniden başlaması gerektiğini söyledi. Bu uçuşların askıya alınma sebeplerinden birisinin Birleşik Krallık Ulaşım Bakanlığı’nın Pegasus’a uyguladığı baskı olduğunu belirtti.

Touchdown uçuşlarıyla beraber, iki devletli çözüm modeli ve bu süreçte Britanya’nın rolü de konuşuldu. Straw, Britanya’nın Kuzey Kıbrıs Ercan Havalimanı’na isterse doğrudan uçuş koyabileceğini, AB’nin sınırlı dış politika gücüyle ‘kendini kaplan olarak gören bir kedi’ olduğunu ve BK’yı bu konuda durduramayacağını söyledi. Lord Northbrook da, BK’nın KKTC’ye ticari temsilci gönderebileceğini ve doğrudan uçuş koyabileceğini, bu ilişkiyi yine tanımadığı bir ülke olan Tayvan ile kurduğunu dile getirdi. Olgun ise KKTC’nin devlet olmanın tüm koşullarını yerine getirdiğini, tanımanın siyasi bir seçim olduğunu belirtti ve “Britanya’nın KKTC’yi tanımasının önünde hiçbir engel yok” dedi.

BK Dışişleri Bakanı Dominic Raab’a bu konuyla ilgili hangi tavsiyede bulunabileceği sorulunca Straw, “İki devletli çözüme doğru çalışmalıyız” dedi ve Britanya’nın garantör güç olarak nüfuzunu kullanması gerektiğini belirtti. Ayrıca BK’nın, ABD’yi yanına çekmeye çalışmasını ve AB’yi boş vermesini söyledi. Prof. Dr. Ünal da iki devletin Doğu Akdeniz’de istikrara yol açabileceğinden bahsetti. Bu barış denizinin, KKTC, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında iyi ilişkilere yardımcı olacağını dile getirdi.

Son olarak panelistler, Kıbrıslı Türk devlet görevlilerinin ve Britanya’daki diasporanın, uluslararası alanda Kıbrıs Rum anlatısının hâkimiyetinin üzerinden gelmek için neler yapabileceğini tartıştılar. Straw ve Olgun, hikâyenin Kıbrıs Türk tarafını anlatabilmek için halkla ilişkiler (PR) çalışmalarına daha çok yatırım yapılması gerektiğini savundular. Amess ve Northbrook Britanya’daki Kıbrıslı Türklere, hem kendi milletvekilleri hem de diğer parlamenterlerle iletişime geçerek bu konu hakkındaki bilinirliği arttırmalarını önerdi. Straw, Britanya’daki Kıbrıslı Türklerin İşçi Partisi ve Muhafazakâr Parti’ye katılarak lobi kabiliyetlerini artırmalarını da tavsiye etti.

Seminerin organizatörleri CTCA, BTCA ve Circle Foundation ekibinden (Cetin Ramadan, Leyla Kemal, Sonya Karafistan, Enes Güzel, Japha Huse and Rikki Williams) gelen açıklamayla panel sona erdi:

“Kıbrıs’ta barış ve istikrarın sağlanması için siyasi, ekonomik ve toplumsal eşitliğin ve eşit şansın gerektiğini savunuyoruz. AB ve Uluslararası Toplum bunu sağlamayı başaramadı; iki tarafın siyasi eşit olarak tanınmasına ve Kuzey Kıbrıs’a uygulanan haksız kısıtlamaların kalkacağı sözlerine rağmen. Alternatif bir B Planı veya iki devleti çözüm ciddi bir seçenek olarak masaya getirilmeli, yoksa Kıbrıslı Rumlar mevcut durumdan yararlanmaya devam edecek”.

İlk iki seminer BRT ve Kanal T’de de yayınlanarak 200.000’den kişiye ulaşmıştı.