Konuşmacı olarak sunumu yapan Yağmurlar dernegi Başkanı, araştırmacı ve yazar Esat Mustafa, Kıbrıs’ta yarım asırdan uzun devam eden mülkiyet sorununun tarihi, ekonomik, sosyal, pratik, hukuki ve uluslararası boyutunu ele alarak, konu hakkında geniş ve aydınlatıcı bilgiler paylaştı. 

Mustafa, Kıbrıslı Rum Titina Loisidou ve Myra Ksenides Arestis’in Türkiye’ye karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açmış olduğu davalarla o davaları takip eden 1,500 kadar Rum davalarının ve yine Kıbrıslı Rum Meletios Apostolides’in Girne’nin Lapta bölgesinde Rum taşınmazlarını kullanan David ve Linda Orams çiftine karşı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda açılan davaların esas nedenlerinin, KKTC’nin uluslararası hukukla çelişen yasalarının ve Rum taşınmazları ile ilgili uygulamalarının olduğunu kaydetti. 

Mustafa, KKTC’nin İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası’yla Eşdeğer Mal ve Puan Sistemi politikasının sonucu olarak davaların açıldığını; Uluslararası hukuka ve zamanın ileri gelen bizim kendi hukukçularımızın tüm uyarılarına rağmen, Rum mallarının bilinçli olarak istismar edildiğini iddia ederek, Rum mallarının tapusuyle birlikte yerlilerle yabancılara satılması sonucunda, uluslararası hukukla karşı karşıya gelindiğini ve bu konuda hem Türkiyenin, hem de Kıbrıs Türklerinin çok ağır bedeller ödediğini hatırlattı. 

Esat Mustafa, “tapu vermek yerine, çok cüzi miktarda kira parası karşılığında, güneyden gelen göçmenlerimize Rum malları tahsis edilerek, sadece kullanım hakkı tanınmalı ve Rumlara ait olan kamu binaları, tarım alanları, sanayi tesisleri, işyerleri, atölyeler, oteller ve fabrikalar da devlet yararına, bireylere ve özel sektöre kiralanmalıydı” diyerek, “böylelikle, bu malların istismar edilmesi de önlenmiş olacaktı!” ifadesini kullandı.

Mustafa, İkinci Barış Harekâtı’ndan hemen sonra, 12 Eylül 1974 tarihinde, dönemin Başsavcısı Oktay Feridun ve Yüksek Mahkeme Başkanı Necati Münir Ertegün tarafından Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Rauf Denktaş'a gönderilen tarihi raporda, Rumların terkettiği mülklerin kullanımıyla ilgili ciddi uyarıların yapıldığını ve Rum mülklerine tapu verilemeyeceği belirtilirken,  ‘’Mülkiyetin hukuki rejimi değiştirilemez. Bunlar müsadere edilip başkasına satıldığı takdirde, bu satış, alıcı lehine bir hak yaratmaz" uyarısına rağmen, bunun tam tersi yapılarak, Rum mallarının bilinçli olarak istismar edildiğinin altını çizdi. 

Konuşmasında, ‘Demopoulos ve Diğerleri’ davasında AİHM’in aldığı kararın hem Türkiye, hem de Kıbrıslı Türkler için çok önem taşıdığını ve 2004 Annan Planı referandum sonuçlarının çok önemli bir rol oynadığını anımsatan Esat Mustafa, Demopolos kararından sonra AİHM Rumları mülkiyet hakları için, 2005 yılında kurulan ve 2006 yılında çalışmalara başlayan ve Kıbrıslı Rumlar için etkin bir iç hukuk yolu olan Taşınmaz Mal Komisyonu’na yönlendirdiğine dikkat çekti. 

Yağmuralan Derneği Başkanı Esat Mustafa, 1963-1974 dönemi esnasında mülkiyet mağduru olan Kıbrıslı Türklerin ihlal edilen haklarını talep edebilmek, Uluslararası ambargolar ve izolasyonlardan kurtulabilmek ve Dünya ile entegre olabilmek için, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözümün şart olduğunu ancak, iki ayrı toplumun müzakerecileri tarafından öngörülen ve uygulanmasına karar verilen “bireysel başvurularla” mülkiyet sorununun kısa bir dönemde gerçekleştirilmesinin mümkün olmayacağını, bu tür bir uygulamanın ne pratik, ne teorik, ne ekonomik, ne de adaletli bir çözüm şekli olacağını belirterek, bu sorunun ancak iki ayrı devlet arasında anlaşmaya varılacak “Global Takas” konsepti ile çözümlenebileceğine inandığını belirtti. 

Toplantıda söz alan bir konuşmacı, İngiliz İdaresi döneminde yasalara ve kurallara aykırı olarak, Rumlara dağıtılan Evkaf malları konusunda, gelmiş ve geçmiş KKTC hükümetlerinin pasif kaldığını, Kıbrıslı Türkler için çok önem taşıyan bu konuya duyarlılık gösterilmediğini ve çözüm sürecinde masaya yatırılması konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılmadığını belirterek rahatsızlığını dile getirdi. 

Bir başka konuşmacı da, güneyde malı olmayan ya da çok az malı bulunan birçok kişiye kuzeyde haksız yere birçok mal dağıtıldığını hatırlatarak, Kulaksız 5 davasında, parasını tam olarak ödeyerek KKTC sınırları dahilinde mal alan bazı İngilizlerin haklarına da tecavüz edilerek, tapu verilmediğini, hatta bazı İngilizlerin malına el konulduğunu belirterek, onlara karşı çok büyük hatalar ve haksızlıklar yapıldığını ifade etti.