İngiltere'nin Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci (Brexit) tartışmalar eşliğinde devam ederken, Türkiye için de belirsizliklerle dolu yeni bir dönemin kapıları aralanıyor.

Londra ve Brüksel, yıllar süren pazarlıkların ardından geçen hafta taslak bir metin üzerinde anlaşmıştı. Ancak 585 sayfalık taslakta halen netlik kazanmayan konuların olması tartışmalara yol açtı. Örneğin Brexit’in gerçekleşeceği 29 Mart 2019’dan sonra İngiltere ve AB arasındaki ticaretin nasıl devam edeceği ile ilgili bir madde taslakta yer almıyor. Brexit sonrasında İngiltere-AB ilişkilerinin nasıl olacağını anlatan siyasi bildiri de anlaşma taslağında mevcut değil. Bütün bunlar Türkiye için de belirsizlik anlamına geliyor. 

Anlaşma Pazar günü yapılacak olağanüstü AB zirvesinde ele alınacak. Onaylanması halinde, İngiltere Başbakanı Theresa May anlaşmanın parlamentoda kabul edilmesi için çalışacak. Brexit anlaşmasının İngiliz parlamentosunun ardından AB üyesi diğer 27 ülkenin parlamentolarının da onayını alması gerekiyor. Onay için AB üyesi ülkelerin yüzde 55'inin ve AB nüfusunun yüzde 65'ini temsil eden sayıda devletin “evet” oyu şart.

Peki her şey planlandığı gibi gider ve 29 Mart 2019’da Brexit gerçekleşirse Türkiye bu durumdan nasıl etkilenecek? İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas’a göre hem AB süreci hem de İngiltere’yle ekonomik ilişkilerde Türkiye’yi yeni bir dönem bekliyor.

İngilteresiz AB’nin Türkiye'ye bakışı

DW Türkçe’ye konuşan Nas, İngilteresiz bir AB’nin Türkiye için daha zor olabileceğine dikkat çekiyor ve nedenlerini şöyle özetliyor: “İngiltere, AB içinde genişleme taraftarı ülkelerden biriydi. Her ne kadar Brexit referandumunda Türkiye’nin üyeliği polemik konusu olmuş olsa da, İngiltere AB’nin coğrafi olarak genişlemesini yeğleyen ve daha federalleşmesine karşı çıkan bir üyeydi. Ayrıca Almanya-Fransa eksenine karşı bir denge görevi de görüyordu. İngilteresiz bir AB’de Türkiye’nin üyelik perspektifine daha da soğuk yaklaşılacak gibi gözüküyor.”

Brexit sürecinde AB de reformu konuşuyor. Reform önerileri arasında Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un önerdiği daha sıkı entegre olmuş bir Euro Bölgesi ve bunun dışında kalan ülkelerle daha gevşek bir entegrasyon önerisi var. 

Macron’un önerisine işaret eden Nas, “Bu kapsamda İngiltere ile AB arasında kurulacak yeni ilişki modeli de önem taşıyor. Türkiye ve Ukrayna gibi ülkelere de uygulanabilecek yeni bir model olabilir deniyor. Ancak büyük ihtimalle var olan modellerin bir benzeri olacak. Türkiye açısından AB’nin Macron’un önerilerine benzer bir yeni kurumsal yapılanmaya gitmesi yeni bir modeli gündeme getirebilir” dedi.

Ancak Nas’a göre burada da yeni bir şey beklemek çok gerçekçi değil. Büyük ihtimalle gümrük birliğinin güncellenmesi ya da bu süreç başlatılamazsa yeni bir anlaşmanın müzakeresi ile yürüyecek ve bazı siyasi kriterlere bağlanacak bir ilişki söz konusu olacak.

"Türkiye'ye mali yardımları etkileyebilir"

Diğer yandan İngiltere AB bütçesine önemli katkısı bulunan bir ülke. Brexit’in bu nedenle Brüksel’i bütçe konusunda zora sokabileceği öngörülüyor. 

Brexit’in diğer AB ülkelerinin yükünü artıracağını belirten Nas, AB bütçe stratejisi ve mali yardım politikasının değiştiğine işaret ederek şunları söyledi: “Türkiye bugüne kadar katılım öncesi fonlardan faydalanıyordu. Katılım süreci fiili olarak donmuş durumda. Bu süreçte canlanma olmazsa Türkiye’nin katılım öncesi fonlardan çıkarılması gündeme gelebilir. Avrupa Komisyonu başkan adayı Weber gibi isimlerin Türkiye’nin müzakere sürecini bitirme yönündeki açıklamaları da düşünülecek olursa, bu konuda süreci canlandırmak için hukuk ve haklar alanında adım atmak gerekiyor.”

2021-2027 AB bütçesi kapsamında birliğe aday konumunda olan Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Türkiye için toplam 14,5 milyar euro kaynak belirlendi. Mali yardımların ise aday ülkelerin kaydettiği ilerlelemelere göre dağıtılması öngörülüyor.

Türkiye-İngiltere ilişkileri

Brexit sonrası AB sürecinin yanı sıra İngiltere ve Türkiye ilişkileri de etkilenecek. Taslak metinde sığınmacı anlaşmasıyla ilgili bir madde yer aldı. Buna göre İngiltere Brexit yürürlüğe girene kadar Türkiye ile AB arasında varılan sığınmacı anlaşması kapsamındaki mali taahhütlerini yerine getirecek. Türklerin İngiltere’de iş kurmasını kolaylaştıran Ankara Anlaşması ise metinde yer almadı. Ticari ilişkilerin akıbeti de belirsizliğini koruyor.

Nas, şu anda Türkiye ve İngiltere arasında Brexit sonrası ticari ilişkilerin zarar görmemesi için geçici bir protokol müzakere edildiğini söyledi. Buna göre AB ile İngiltere arasında yeni bir anlaşmanın akdedilmesine bağlı olarak, Türkiye’nin de bir serbest ticaret anlaşması müzakere etmesi gündemde. Nas “Yeni ticari ilişkiler bunun üzerinden şekillenecek. İngiltere Türkiye’nin AB’de en önemli ticaret ortaklarından. Üstelik ticaret fazlası verdiği bir ülke. Bu yüzden serbest ticaretin devamı ve  AB ile yeni kurulacak ilişkiye bağlı olarak mümkünse Gümrük Birliği’nin devamı büyük önem taşıyor” dedi.

İngiltere ve AB arasında Aralık 2020'den önce yeni bir ticaret anlaşmasının imzalanması umuluyor.

Gümrük Birliği’ne bağlı

Nas, Ankara Anlaşması ile ilgili ise “Türk vatandaşlarının Ankara Anlaşmasından kaynaklanan yerleşme ve sosyal hakları söz konusu. İngiltere’nin Ankara Anlaşması’na taraf olmaktan çıkması bu yönde tabii kayba yol açar. Bu hakların sürdürülmesi hem AB ve İngiltere arasında müzakere edilecek yeni ilişkiye bağlı, hem de Türkiye’nin İngiltere ile müzakere edeceği anlaşmaya bağlı. İngiltere’nin AB ile gümrük birliğini devam ettirmesi halinde iki ülke de Gümrük Birliği partneri olacağından Ankara Anlaşması hükümleri geçerli olmaya devam edebilir” değerlendirmesini yaptı.

"AB kriterlerine uyum Türkiye'nin elini güçlendirir"

Nas’a göre sürecin Türkiye’ye olumsuz sonuçlarını en aza indirmenin yolu AB ile ilişkileri güçlendirmekten geçiyor. “Durmuş müzakereleri canlandırmak için AB reformlarına hız verilmeli” diyen Nas, bu yapılabilirse İngiltere ile müzakere edilecek anlaşmadan da daha olumlu sonuç alınabileceği görüşünde.

Brexit’in Türkiye’ye Avrupa siyasetini çeşitlendirme fırsatı verdiğini de vurgulayan Nas, sürecin olumluya çevrilebilecek yönlerini şöyle anlattı: “AB dışı Avrupa ile siyasi ve ekonomik işbirliğinin önemi artıyor. AB içinde de üye devletlerle ikili ilişkilerin önemi artıyor. Ancak her koşulda AB kriterlerine uyum sağlamak Türkiye’nin etkinliğini artırır. Unutulmamalı ki Türkiye üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde siyasi izleme sürecinde. Siyasi ve hukuki reformlarla bu süreci sonlandırması Avrupa değerlerine uyumu güçlendirir ve Avrupa siyasetinde olacağı gibi global olarak de etkisini artırır.”

Pelin Ünker / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe