Ünlü oyuncu Anthony Quinn’in başrolünde yer aldığı "Zorba" filminin müziklerini besteleyerek 1964 yılında tüm dünyada üne kavuşan Yunan besteci Mikis Theodorakis yaşamını yitirdi. Yunan Kültür Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Theodorakis’in hayatını kaybettiği belirtildi.

Atina’da 96 yaşında hayatını kaybeden besteci tüm dünyada müzisyen, yazar ve siyasi  kimliğiyle tanınıyordu. Yunan şiirlerine dayanan binin üzerinde bestesi ile eserleri ülkenin kültürel mirası haline gelmişti. Özellikle geleneksel Yunan metinlerine dayanan duygusal halk müziği besteleri solcu kesimde Theodorakis’i sembolik bir figür haline getirmişti.

Theodorakis’in ölüm haberinin ardından Yunanistan’da bütün televizyon ve radyo kanallarının yayın akışını değiştirerek Theodorakis’in müziklerini çalmaya başladığı ve sanatçıyı anma programları yaptığı belirtildi.

"Halkın sesi"

Theodorakis klasik müzik bestelerinden sonra, 1960’larda Yunan köklerine dönerek Yunan müziğinin popülerleşmesine katkıda bulunmuştu. 1964 yılında üç Oscar ödülü kazanan "Zorba" filminin müziklerini bestelemesi ile uluslararası üne kavuşmuştu. Theodorakis çok sayıda senfoni, bale, opera ve oratoryo bestelemişti. 

Theodorakis Yunanistan'da 1967-1974 yılları arasındaki askeri cunta yönetimine direnişi ile bir halk kahramanı haline gelmişti. Bestecinin müziği cunta yönetimine bir direnişi simgeliyordu ve besteci bugüne kadar "halkın sesi" olarak tanımlanıyordu.

Siyasi kimliği

29 Temmuz 1925 tarihinde Sakız adasında doğan Theodorakis ilk şarkısını 13 yaşında bestelemiş, 17 yaşında ilk konserini vermişti. Klasik müziğe olan sevgisi ile müzisyen kariyeri hayalleri kuran besteci Atina Konservatuarı’nda ders almıştı. Ancak dünyadaki ve Yunanistan’daki siyasi gelişmelerden o da etkilenmişti.

Theodorakis, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazilere karşı direniş saflarında yer almış ve bunu takiben 1946-1949 yılları arasındaki iç savaş sırasında ise solcu Ulusal Kurtuluş Cephesi ile birlikte mücadele vermiş, rejim karşıtı olarak defalarca tutuklanmış ve işkenceye maruz kalmıştı. Askeri cuntaya karşı da direnen Theodorakis, bu nedenle de tutuklanmış ve işkence görmüştü. Uluslararası dayanışma kampanyasının yarattığı baskı sonucu 1970 yılında cezaevinden tahliye edilen ve ülkeyi terk etmesine izin verilen besteci, 1974 yılına kadar Paris’te yaşamıştı.

1967’den itibaren Yunanistan’da müziği yasaklanan Theodorakis’i dinleyenler cezaya çarptırılıyordu. Ancak bu durum Theodorakis’in dünyayı dolaşarak binlerce konser vermesine engel olmadı. Bütün konserlerinde diktatörlüğü eleştiren besteci, ülkesindeki askeri cuntaya karşı direnişe de destek topluyordu.  

1974’te askeri cunta yönetiminin sona ermesi sonucu ülkesine döndü ve bir kahraman ve özgürlük temsilcisi olarak karşılandı.

Livaneli: Acısı çok derin

Annesi İzmir Çeşmeli olan Theodorakis’in Türkiye ile bağları güçlüydü. Theodorakis 1986 yılında ünlü Türk besteci Zülfü Livaneli ile birlikte iki ülke arasındaki çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Bu girişimleri nedeniyle her iki besteci de yoğun şekilde eleştirilere maruz kaldı, hatta "hain" olarak nitelendi. Ancak bu onları durdurmadı. 

Theodorakis 1990-1992 yılları arasında Yunan parlamentosunda vekillik yaptı. Yunanlıların ve Türkleri uzlaştırma çalışmalarına devam etti. Zülfü Livaneli ile beraber Türkiye’de verdiği konserlerle büyük ilgi gördü. 

Livaneli, Theodorakis’in yaşamını yitirmesinin ardından yaptığı paylaşımda Theodorakis’i "demokrasi ve özgürlük kahramanı" olarak andı. "1983'te Atina'daki bir konserime gelip o iri gövdesiyle bir fırtına gibi soyunma odama dalmasından bu yana neler geçti neler. 1986'da Güneş Topla Benim İçin albümünün Altın Plak töreni dolayısıyla ilk kez İstanbul'a gelişi, o günün akşamı Sarıyer'de Urcan lokantasında balık yer rakı içerken Türkiye Yunanistan Dostluk Derneği'ni kurmaya karar verişimiz, yüzlerce konser, Efes'te Hacidakis, Theodorakis ve otuz bin izleyiciyle yaşadığımız unutulmaz gece, yolculuklar, tatiller, hastalıklar... Hepsi birer birer aklımdan geçiyor" diyen 
Livaneli "İnsan ruhunun, acılardan, savaşlardan, sürgünlerden, aşktan ve ihanetten süzülmüş en has halini temsil eden, hayatta ve sanatta en büyük dostlarımdan birini Mikis Theodorakis’i kaybettim. Acısı çok derin" ifadelerini kullandı.