MİT’e “über” yetkiler veren yasal düzenleme tozu dumana katmakta. Sakıncalı maddeler var. Ancak... Bunların ortasında “meşrulaştırma” amaçlı olanlar önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. Fiili durum olarak MİT, PKK’nın “önd

MİT’e “über” yetkiler veren yasal düzenleme tozu dumana katmakta.
Sakıncalı maddeler var.
Ancak...
Bunların ortasında “meşrulaştırma” amaçlı olanlar önemli bir ihtiyaca cevap verecektir.
Fiili durum olarak MİT, PKK’nın “önderlik” dediği Abdullah Öcalan’la müzakere sürecindedir.
Barış hedefli bu müzakerenin yasal dayanağı hayli tartışma götürür.
İşte “meşrulaştırma” amaçlı düzenleme bu sürece “yasal zemin” oluşturuyor.
Bir “terör” örgütüyle bile olsa müzakere yapabilmek yetkisini MİT’e vermekte.
Aylardır bazı siyasi partilerden “Öcalan’la, PKK’yla müzakere yaparak suç işliyorsunuz. Sizi yargılatacağız” söylemleri dile getirilmekte.
Daha ağır ifadeler, “yüce divanda yargılanacaksınız” tehditleri de var.
Öcalan’ın da şikayet ettiği “sürecin ilerlemediği” gibi bir durum -belki de- sürecin yasal bir zeminden yoksun olması nedeniyledir.
Bürokrasinin de kendini güvende hissedebilmesi önemli.
Bu açıdan bakıldığında patinaj yapmakta olan sürecin MİT yasal düzenlemesiyle yeniden yol almaya başlaması beklenebilir.
Her şeyden önce Öcalan artık bir tür “müzakere protokolü” istemekte.
Müzakerelere kapsam kazandıracak, aşamaları takvime bağlayacak bir protokol...
İmralı’da “oyalanma” sendromu belli oluyor.
Kandil ile ilişkilerinin de bu soru işaretine asılı olduğu söylenebilir.
Daha önceleri seçimleri atlatıncaya kadar “oyalamalar” yaşadıkları için “gene mi” kuşkuları yoğun.
Öcalan iktidara “kendince” açmış olduğu krediyi sürdürmekte.
PKK ateşkes kararından sonra tek tük “çatapata”ları da artık engellemiş görünüyor.
Yani...
“Barış sürecinin” sabote edilmesine çanak tutmaktan kaçınıyorlar.
Bu yeni MİT yasal düzenlemesi gerçekleş-tikten sonra Ankara’nın da eli daha rahatlamış olacak.
..............
Öngörü-lerim “fantezi” değil.
Güneyi-mizde Suriye patlamış durumda.
Kuzeyimizde Ukrayna manzaraları ortada.
Irak’ta her gün  40-50 kişi ölüyor. Etnik ve mezhepsel parçalar birbirini boğazlamakta.
PKK Güneydoğu sınırımızın hemen altında muhtar bir Kürt yönetimi kurdu bile.
Ve...
Türkiye PKK gibi 40 yıllık bir silahlı örgüte ve onun şehir yapılanmasına, siyasi uzantısına rağmen hala fokurdamıyorsa bunun başlıca nedeni “demokratikleşme, bölgeye hizmet” ve en önemlisi “İmralı’yla MİT müzakereleri ekseninde sürdürülen çözüm müzakeresidir.”
Kan durdu.
Bundan kim mutluluk duymaz?
Fakat...
Çok kırılgan bir çizgi bu.
Güven yitirildiği anda eskisinden -Allah korusun- çok daha kara bulutlar çöküverir.
..........................
Bu arada önümüzdeki yerel seçimler için Güneydoğu sonuçları giderek önemini artırıyor.
AK Parti’nin Güneydoğu’dan aldığı oylar bugüne kadar sadece yörede değil Türkiye genelinde teminat gibiydi.
Dengeyi sağlıyordu.
Hatta terazinin kefesindeki ağırlık “Kürtçü” siyasete karşı daha ağır basıyordu.
Önümüzdeki seçimlerde ne olacak?
Bu denge sürebilecek mi?
Yöreden edindiğim izlenimlere göre geleneksel olarak devlete yakın önemli aşiretlerden BDP’ye kaymalar olmuş.
Urfa gibi simgesel değeri olan illerde, ilçelerde AK Parti adaylarının tespiti de endişe yaratmakta.
Bölgede “kurulacak yönetimin şimdiden yanında olmayanların kaybedecekleri” tehditleri uçuşmaktaymış.
MİT’in ve onun arkasındaki iktidarın “çözüm sürecini” patinajdan kurtaracak vitese takmaları yerel seçimlerden önce hayata geçirilmeli.
Bakın MİT yasasından nerelere geldik.