GÜNDEM İçinde bulunduğumuz kavga atmosferi, seçim öncesinin ve sonrasının gerginliği, kirli savaşın yan ürünü çirkinliklerin yarattığı kızgınlıklar... Hepsi ama hepsiyle savaşabilir, getirdiği sıkıntıyla başa çıkarız. Ama ne olur çocukların kı

GÜNDEM

İçinde bulunduğumuz kavga atmosferi, seçim öncesinin ve sonrasının gerginliği, kirli savaşın yan ürünü çirkinliklerin yarattığı kızgınlıklar...
Hepsi ama hepsiyle savaşabilir, getirdiği sıkıntıyla başa çıkarız. Ama ne olur çocukların kılına zarar gelmesin...
Ne olur...
Birbiri ardına çocuklar ölüyor. Her eksilen çocukla, güneşimiz, kahkahamız, saflığımız, melekliğimiz eksiliyor.
Pamirciğin ailesine Allah sabır versin. Evlat acısıyla sınanmaktan daha zoru var mı?
Bu gibi kayıplardan sonra, malum, herkes fikir yürütüp "Şöyle olsaydı böyle olmazdı" tarzı yorumlarla kazaları/kayıpları ele alıyor. Zira her ölüm, bize yapılması ya da yapılmaması gereken bir şeyler hatırlatıyor, bir nevi ders veriyor.
Eğer Pamir gerçekten havuzda boğulduysa ki polis araştırması sonucu gerçeğin ne olduğu ortaya çıkacak, kullanılmayan havuzların üstünün kapatılması, bunun yasal bir şart olması gerektiği ortada.
Nasıl çukurlar, üstü açık kuyular potansiyel katil, havuzlar da öyle. Bari başka çocuklarımız düşmesin.

ÇAĞRI

MEYDANI BOŞ BIRAKMAYALIM!

3.5 yaşındaki Pamir’in kaybolduğu haberiyle yüreğimize düşen ateş, yavrunun cenazesinin bulunmasıyla yangına döndü. Ailesinin yaşadığı acıyı tahmin etmeye çalışmıyorum bile. Yine de şu iki-üç günün yangını, ruhlarımızda derin izler bırakacak bilmemkaçıncı derece yanıklara neden oldu.
Yanıklarımızın tek nedeni, vakitsiz göçüp giden küçük melek değil. Pamircik giderken, birçok kalpsizi deşifre etti. O kalpsiz, şerefsiz birileri, sırf kirli amaçları için açtıkları sosyal medya hesaplarında bu kez bir çocuk üzerinden iğrençleştiler. Herkesin içini burkan bir kayıp olayını siyasete malzeme ettiler. Ailesini ve Pamir için endişe eden herkesi katil edebilecek söylemlerle kışkırttılar. İnsanları bölmeye çalıştılar.
Kimileri bu oyunu gördü, sosyal medya kullanıcılarını uyardı. Kimi kullanıcı oyuna gelmedi.  Ama insan olarak adlandırılamayacak birileri bu oltaların üzerine atladı... Ve içlerindeki bütün karanlığı, kinlerini, nefretlerini mesajlarında kustular.  
Toplumca nasıl bu hale geldik? Nasıl bu kadar vicdansız, ve sevgisiz olabildik?
***
Sen.. Pamir için "İnşallah köpekler yemiştir" diye tweet atıp peşine kahkaha atan suratlar koyan yaratık. Sen nasıl bir iblissin! Bunu ne amaçla yapmış olursan ol, cehennemde yanarsın inşallah... Bunu yapabilmeyi becerebilen, kırılası o parmaklarla o mesajı yazabilen yaratık, etrafımızda bir yerlerde yaşıyor. Belki bir ailesi bile var. Ya toplumda nefret yaysın diye görevlendirilmiş bir piyon, ya da şahsi düşüncesi "Benden olmayanın başına ne facia gelirse gelsin güler geçerim" olan bir manyak.  
Ama asıl önemli olan bu gibi kişilerin nefret saçan mesajlarının peşine takılma potansiyeli olan ‘diğerleri’... Bunlar, kelimenin tam anlamıyla kötü ve vicdansızlar.
Sosyal medya, Twitter, çağımızın en büyük buluşu; hatta büyük nimet. Ama aynı zamanda insanlığın yüz karası tipler için bulunmaz bir üreme alanı. Aklı başında, sağduyulu daha çok insan bu mecralara girmeli, Twitter kullanmalı, kurallarını öğrenmeli. Öğrenmeli ki, bu barış düşmanlarını barındırmayalım. Kirli oyunlarını bozalım.
Dolduruşa gelmeyelim. Spam’leyelim, şikayet edelim. Sahte hesap değilse çoğu, sıfır ya da beş takipçisi olan ‘çakma’ hesaplar; dışlayalım.  Kınayalım. Utandıralım. Bir ‘sosyal medya kullanımı’ bilincinin oluşmasına katkımız olsun.
Unutmayalım... Üzüntü, infial yaratan her olay, ona verdiği tepkinin niteliği suretiyle toplumun aynası oluyor.
O aynada nasıl bir toplum görmek istiyoruz? Küfürbaz, nefret yayan, kışkırtan mı... Demokratik hakkını savunan, ifade özgürlüğünün ve sağduyunun sesi olan, birleştirici ve barış yanlısı mı?
Biz ‘iyi’ olacağız. Ve sesimiz kötülerden çok daha gür çıkacak. Merak etmesinler.