Fırtınanın nedeni bilinmiyor

Sitokin Fırtınası'nın tam olarak neden yaşandığını, bir dizi kimyasalın neden kontrolden çıktığını kimse bilmiyor. 

Roche İngiltere'nin Medikal Direktörü Rav Seeruthun, "İnsanların hastaneye yatmasından bir kaç gün sonra ortaya çıkan bir tetiklenme noktası var gibi görünüyor. Bazı insanlar iyileşiyor ama bazılarında bir Sitokin Fırtınası görüyoruz" diyor. 

Onlarca farklı molekül vücuda darbe vuruyor ve bir sürü takviye kuvvet istiyor. Tıpkı, alevleri söndüren itfaiyecilerin, alevlerden daha çok zarar verdiğinden şikayet eden ev sahipleri gibi, koruma tehlikenin kendisi oluyor. 

Bir orduya ait araçların yolları tıkaması gibi, damarları tıkıyorlar. 

Sıvı akciğerlere doluyor. Bu süreçlerin bir çoğu hala anlaşılabilmiş değil ve bazı hücreler kimyasal işaretlere tepki olarak kendilerini imha ediyorlar. Zatürre gelişiyor ve insanlar kendi başlarına nefes almakta zorlanıyorlar. 

Bağışıklık sistemi diğer noktalarda da çığırından çıkıyor ve diğer organlarda da hazar oluşuyor. Bu sırada ikincil enfeksiyonlar oluşuyor ve denetimsiz ilerliyor. 

Bu noktada hastalar servislerden, yoğun bakıma, yoğun bakımda da solunum cihazlarına geçiriliyorlar. 

İspanyol Gribi'nde de, SARS'ta da öldüren sitokin fırtınasıydı

Dr. Seerethun, ilaçlarla yaptıkları testin, yoğun bakımdan solunum cihazına geçişi durdurmayı amaçladığını söylüyor ve "Bağışıklık sistemi çok fazla çalışmaya başladığında, sakinleştirmek hayati önemde" diyor.

İspanyol Gribi'nde de, Sars salgınında da, bugünkü salgında da insanları öldüren bu Sitokin Fırtınası. 

Ama her bir fırtına birbirinden farklı. 1918'deki İspanyol Gribi salgınında Sitokin Fırtınası gençleri etkiledi. Bugün yaşlıları etkiliyor. 

SARS'ta seviyesi yükselen sitokinler, koronavirüstekilerle aynı değil. Peki neden? 

Tam anlamıyla bilmiyoruz. Bağışıklık sistemi hakkında "The Beatiful Cure - Güzel Deva" adlı kitabın yazarı Profesör Davis, bunun çok şaşırtıcı olmadığını söylüyor. 

"Bağışıklık sistemi müthiş karmaşık. İlk bakışta biraz gereksiz karmaşık. Ama sonra, yapması gerekenleri düşünüyorsunuz. Geçen yıl bu virüs ortada yoktu. Ama yine de bu sistem bu virüsü tanımanın bir yolunu bulmalı. Yani elinizde, daha önce evrende hiç olmayan bir tehlikeyi tanımlayabilen bir sistem var. İkincisi de tehlikeyi tam bir isabetle tanımlamak zorunda olması. 

"Bu önemsiz bir şey değil. Örneğin, bağırsaklarınıza iyi gelen bir bakteri, vücudun başka bir yerinde zararlı olabilir. Bir şeyin ne zaman zarar verdiğini bilmesi gerekiyor. Bunu hiç anlayamıyor oluşumuz şaşırtıcı değil."

Bazı sitokinlerin koronavirüste alışılmadık derecede arttığını biliyoruz. Bazıları da, habis RNA ile başlayıp, yoğun bakımda sona eren sürecin yaşanmasını kolaylaştıran tekerlekleri tutan vidalar gibi bir rol oynuyor. Vidaları sökerseniz, tekerlekler çıkıp gider. 

Antikorların rolü 

Peki vidaları nasıl sökeriz? Antikorlarla. Antikorlar Y şekilli moleküller. Y'nin çatalında hedefinin mükemmel karşılığı olan ve birbirlerine kenetlenmelerini sağlayan bir atomik yapı var. 

Umudumuz, aşı ya da enfekte olarak, hepimizin vücudunda Y'leri virüsün yüzeyine yapışabilen antikorlar olması. Böylece de enfekte hücreleri, yok edilmek üzere işaretlemesi. 

Bu antikor tedavilerinde en başarılı ilaçlar romatoit artrit (iltihaplı romatizma) için geliştirildi. 

Eklemlerde enflamasyona yol açan molekülleri bulup, yok ediyorlar. Peki bu enflamasyona yol açan moleküller ne? Sitokinler. Yani, koronavirüs tamamen yeni bir virüstü. Ancak bağışıklık sisteminin verdiği tepki yeni değildi. 

Doktorlar, enflamasyonu önleyen ilaçların insanların yoğun bakıma girmesini engellemekte işe yarayabileceğini fark ettiler. 

Roche'un ürettiği Tocilizumab adlı ilaç, aslında eklem iltihabı hastalarının bağışıklık sistemini baskılamak için üretilmişti. 

Tocilizumab halen İngiltere'de onlarca hastada, Covid-19 hastalarının sitokinlerini baskılaması umuduyla kullanılıyor.