Hayatımın en sevdiğim dönemlerinden birindeyim. Şarkım 'Nefis' çıktı ya, oradan oraya koşturuyorum. Gün içinde 'Yeter artık, hiçbir şeye yetişemiyorum' çıkışları yapıp, ilk uçakla kaçıp gidesim gelse de ben bu işe bayılıyorum. Albüm hazırlıkları b

Hayatımın en sevdiğim dönemlerinden birindeyim. Şarkım 'Nefis' çıktı ya, oradan oraya koşturuyorum. Gün içinde 'Yeter artık, hiçbir şeye yetişemiyorum' çıkışları yapıp, ilk uçakla kaçıp gidesim gelse de ben bu işe bayılıyorum.
Albüm hazırlıkları bir yandan, 'Nefis'in tanıtım turları diğer yandan... İşte tam da bu sebeple Gülben Ergen'in gündüz kuşağı programı 'Gülben'e konuğum.
Diğer konuk, magazin gazeteciliğinin babalarından Kenan Erçetingöz.
Bakalım neler olacak.
Uzun zamandır ilk canlı yayınım; biraz gerginim galiba.
Daha bismillah, güne gözümü açar açmaz evde bardaklar kırılmaya başladı.
Kalk git kuaföre, orada da beni gören bardaklar paramparça.
Bir şey var üzerimde ama ne bilemiyorum.
Sadece yetişmeye çalışıyorum. 
 
SANKİ TAKI CENNETİ! 
Çekimin yapıldığı stüdyoyu bir türlü bulamıyorum. Ekipten birinin akıllı telefonuma gönderdiği konumu takip ede ede Kemerburgaz yolunda şantiyenin içine düştüm! Çıldırmama çeyrek var.
Nihayet stüdyoyu buluyorum. Yayına yarım saat var ve benim hâlâ makyajım yok! (Böyle streslerimiz var, n'apalım) Önce programın sahibi Gülben Ergen'in kulisine giriyorum. Ooooh! Sanırsınız Gülben'in evine geldik. Kendisi kulisini yeniden dekore etmiş.
Kapıdan girer girmez sağda askılara asılmış onlarca kıyafet. Hemen yerde sıra sıra dizilmiş ayakkabılar.
Devamında L şeklinde konuşlandırılmış iki tane üçlü koltuk, ortada masa.
Karşı duvarda dev bir Gülben portresi; tabii ki yüzünde meşhur gülümsemesi...
Odanın solunda uzun bir makyaj masası. Sol tarafı her kadının rüyası kozmetik ürünler ve makyaj malzemeleriyle dolu. Sağ tarafsa takı cenneti.
Mesela benim gibi kararsız biri, o kadar seçenek içinden hangi takıyı takacağına karar veremez ve sonunda hiçbir şey takmaz ama Gülben kararlı kadınlardan.
İki bölüme ayrılan, üzeri rengarenk ışıklarla süslü makyaj masasının ortasındaki duvarda Gülben'in oğullarının kocaman fotoğrafı var; altındaki çerçevede ise minik Gülben, ailesiyle...
Ben odaya girer girmez; makyaj yaptırırken ekibiyle programının son detaylarını konuşan Gülben koltuğunda dönüyor ve ayağa kalkıp kocaman sarılıyor.
Üzerinde spor taytı ve tişörtü var, belli ki sabah yürümüş yine aslanlar gibi.
Panikle "Hâlâ makyaj yaptırmadım deme" diyor. Dedim bile.
Kendi kulisime koşup hazırlanmaya başlıyorum.
Ne yalan söyleyeyim, programda başıma ne geleceğiyle ilgili hiçbir fikrim yok. Zaten bu saatten sonra sormamın da bir manası yok, değil mi?
Gülben yayına çıktı, şarkı söylüyor; benim için son üç dakika ama hâlâ hazır değilim.
Bir şekilde adımın anonsuyla birlikte kendimi yayına atabiliyorum.
Gülben'in ekibi 35 kişi, çoğu da kadın. Hem de nasıl güzel ve bakımlı kadınlar!
Kamera arkasında çalıştıklarına inanmak çok güç.
Ellerinde beyaz kartonlar, devamlı Gülben'e bir şeyler yazıyorlar.
Önce Gülben'i de, beni de incecik yapan Şeyda Coşkun bağlanıyor yayına. Sonra sevgili babam. Sonra yıllar öncesinden bir arşiv görüntüsü çıkıyor karşıma: Shakira ben!
Aman tanrım! Fenalıklar geçiriyorum.
O zamanlar neyin kafasını yaşıyorsam artık, neyin cesareti ve inancıysa...
En azından başıma kötü bir şey gelmeyeceğini, en güzel şekilde ağırlanacağımı biliyorum.
Gülben Ergen'i ilk kez annem sayesinde tanımıştım.
Lisedeydim sanırım, annem her sabah TGRT'de "Ahh canımmm, ne tatlı kız" diye diye bir program seyrediyordu.
İşte o ne tatlı kızdı Gülben.
Sonra arkadaş olduk ve ben onun çalışmasına, azmine, ekip çalışmasındaki becerisine, geri adım atmamasına her zaman hayran oldum. Bu programda da kimleri kimleri ağırlamadı ki: Sertab Erener, Elif Şafak, Belçim Bilgin, Doğan Cüceloğlu, Deniz Seki, Kemal Sayar, Demet Akalın...
Bence umuttur, neşedir, sürprizlerdir, bilgilendirme telaşıdır Gülben'in programlarının farkı. Gündüz kuşağının gülümseten kadınıdır. Üstelik pek de tatlıdır. "Ben bu kulisi çeker, GÜNA YDIN 'a koyarım" dedim. "Çek" dedi.
İşte budur Gülben'in her sabahki hali.
Evine dönmüş kulisi. Eee kadın kısmı ille de gittiği yeri evi yapacak değil mi?