Berlin, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden bu yana dış politikasında "temkinli" denebilecek bir yaklaşımı benimsiyor. Almanya, Avrupa Birliği (AB) dış politikasında en çok söz sahibi olan ülkelerden olsa da kriz bölgelerine aktif müdahaleden kaçınıyor. Ancak iş, silah ihracatına gelince tablo değişiyor.

2019 yılı, Almanya’da silah ihracatı onayı hacmi açısından rekor bir yıl oldu. 2015 yılında ulaşılan 7 milyar 860 milyon euroluk silah ihracatı rekoru, 2019 tamamlanmadan ulaşılan 7 milyar 950 milyon euroyla kırılmış oldu.

Hükümet, geçen yıl silah ihracatında ulaşılan bu yüksek rakama, 2017 yılındaki genel seçimlerden sonra koalisyon kurma sürecinin uzun sürmesini gerekçe gösteriyor. Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier, konuyla ilgili daha önce yaptığı açıklamada, hükümeti kurma sırasında yaşanan gecikme nedeniyle bürokraside tıkanmaların meydana geldiğini; bu süreçte bekletilen ihracat başvurularının daha sonra onaylanmasıyla da bu rakama ulaşıldığını ifade etmişti. 

Muhalefetin tepki gösterdiği konuların başında ise, kriz ve çatışma bölgelerine ihracat onayı verilmemesi prensibi delinerek savaş müdahili devletlere ihracata yeşil ışık yakılması geliyor.

Ancak bu tepki, yalnızca parlamentoyla sınırlı değil. Almanya’nın silah ihracatı politikasına karşı kamuoyunda da muhalif sesler giderek yükseliyor.

"Silahların akıbetini bilmiyoruz” 

Hafta başında Köln Üniversitesi'nde düzenlenen "Almanya'nın Türkiye Politikası: Sorunun mu çözümün mü parçası?" başlıklı panelde de Almanya’nın silah ihracatı politikası detaylı olarak tartışıldı. Köln Barış Forumu tarafından düzenlenen etkinliğe konuşmacı olarak; Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen’in yanı sıra, gazeteci ve aktivist Wolfgang Landgraeber, Protestan Kilisesi Barış Hareketi’nden Rahip Christian Johnsen, yazar Doğan Akhanlı ve yönetmen Volker Lösch katıldı.

Sevim Dağdelen (solda), silah ihracatları konusunda hükümetin şeffaflıktan uzak bir politika izlediğini savunuyor.

Sevim Dağdelen (solda), silah ihracatları konusunda hükümetin şeffaflıktan uzak bir politika izlediğini savunuyor.

Muhalefet kanadından silah sevkiyatlarını ağır biçimde eleştiren isimlerden olan Sol Parti’nin Meclis Grup Başkan Vekili Dağdelen, Almanya’nın Ankara'nın Suriye operasyonları sonrası dahi Türkiye'ye silah ihracatına devam ettiğini hatırlatarak kamuoyundan gizlenmeye çalışılan bir sürece tanık olunduğunu vurguladı.

DW Türkçe'ye açıklamada bulunan Dağdelen, 2019’daki silah ihracatı rekorunun Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri ulaşılan en yüksek rakam olduğuna dikkat çekti. Söz konusu silahların üçte birinin "NATO ve AB'nin dışındaki üçüncü ülkelere gönderildiğini" söyleyen Dağdelen, “Bu silahların akıbeti hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bu da bir skandal niteliğinde” diye konuştu.

Almanya’da geçen yıl 10 binden fazla silah ithalatı başvurusu yapıldığına, hükümetin önüne gelen ithalat başvurularını geri çevirme oranının ise yaklaşık 0,1 olduğuna dikkat çeken Sol Partili milletvekili, bunu "her gelen başvuruyu onaylama pratiği” olarak tanımlıyor.

Dağdelen, Türkiye'de siyasi tabloyu ve Ankara'nın Suriye’nin kuzeyine müdahalesini her fırsatta eleştiren Alman hükümetinin bölgede yaşananlar için bir nevi "timsah gözyaşları” akıttığını ancak diğer yandan silah sevkiyatına da devam ettiğini dile getiriyor. 

Akhanlı: Almanya geleneksel Türkiye politikasını sürdürüyor

Yazar Doğan Akhanlı’ya göre ise bu "ikircikli politika", devletler arası ilişkilerin çoğunun doğasında var. “Kamuoyu, bir taraftan Alman hükümetinin Türkiye'de yaptıklarını onaylamadığını düşünüyor, öte yandan diyelim ki Suriye’ye saldırıldığı zaman Alman tanklarının kullanılmasına karşı da ses çıkarmıyor. Alman diplomasisi bunun uluslararası hukukun ihlali olduğunu bilmiyor mu?“ diyen Akhanlı, “Bu yeni oluşmuş bir politika değil; bu Almanya’nın Türkiye'yle ilgili geleneksel politikasıdır” ifadesini kullandı. Akhanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yazar Doğan Akhanlı

Yazar Doğan Akhanlı 

"(Almanya) hep hoşnutsuzluğunu ifade eder, hep orda olup bitenleri onaylamaz gibi görünür, öte yandan Türkiye'nin mevcut politikasını sürdürebilmesi konusundaki desteğini de sürdürür. Ne ekonomik alanda baskı yapar ne de askeri alanda baskı yapar. Bu uzun vadede esasında Türkiye'nin yararına olmuyor. Oradaki muhaliflerin zararına oluyor, demokrasinin zararına oluyor, insan haklarının zararına oluyor. Türkiye-Almanya ilişkilerinin gelişmesine olumlu katkıda da bulunmuyor.”

Akhanlı ve Dağdelen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda politikacı, düşünür ve aktivist yaklaşık bir ay önce bir açık mektup kaleme alarak Almanya’nın Türkiye'ye silah ihracatını derhal durdurması talebiyle imza kampanyası başlattı. Akhanlı’nın “Kirlilik ve acılar içeren işbirliğine son verilmesi talep ediliyor” dediği kampanya, şu ana kadar 10 bin imzaya ulaştı.

"Hükümet kendi yaptığı yasaları çiğnedi”

"Sivil toplumun muhalefeti uzun vadede gerekli, ama silah ihracatını engellemek için yeterli gücü olup olmadığından emin değilim” diyen Protestan Kilisesi Barış Hareketi’nden Christian Johnsen’e göre ise hükümeti bu anlamda kontrol edebilmenin tek yolu hukuktan geçiyor.

Rahip Johnsen, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine başlattığı operasyonun uluslararası hukuka aykırı olduğunu kabul eden Alman hükümetinin buna rağmen 2018’de yeni ihracatlara onay verdiği gerekçesiyle Federal Güvenlik Konseyi hakkında savcılığa şikayet dilekçesi veren isimler arasında. Johnsen, bu hukuki sürecin bir tür "örnek dava” olmasını hedeflediklerini ve “hukukun kendi yaptığı yasaları delen hükümete karşı da işleyip işlemediğini görmek istediklerini” söylüyor:

"Ben bu durumu değiştirmek için tek bir yol görüyorum. O da adaletin hükümetin kendisinin yaptığı yasaları uygulaması ve bu yasaları hükümete karşı da uygulamaya koyması. Ancak o zaman gerçekten bağımsız bir hukuk sistemimiz olduğunu görebiliriz.”

Rahip Christian Johnsen

Rahip Christian Johnsen 

Dağdelen: Kamuoyu baskısı artırılmalı

Parlamentoda verdiği soru önergeleri yoluyla hükümeti silah ihracatı konusunda sık sık şeffaflığa teşvik etmeye çalışan Dağdelen’e göre ise sivil toplumun muhalefeti ve kamuoyu baskısı da büyük önem taşıyor. İstanbul’da gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi sonrası hükümetin Suudi Arabistan'a silah ticaretini durdurma kararı aldığını hatırlatan Dağdelen, bunun kamuoyu baskısı sonucu gerçekleştiğini savunuyor. Dağdelen, "Bence (Türkiye'ye) silah ihracatının durdurulması için de baskı devam ettirilmeli. Zira hükümet bu silahların akıbetini hiçbir şekilde kontrol etmiyor. Ve Alman panzerleriyle, Leopard 2’lerle cihatçıların yanında Suriye’ye girildiğini, Kürtlerin ya da diğer azınlıkların bu silahlarla katledildiğini görmek; ya da en büyük insanlık krizinin yaşandığı Yemen’de Alman silahlarını görmek dayanılır gibi değil” diye konuştu.

Rakamlarla Almanya‘nın silah ihracatı

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) Mart 2019 tarihli raporuna göre, Almanya 2014-2018 döneminde silah ihracatını bir önceki döneme göre yüzde 13 artırarak küresel silah ihracatında dördüncü sıraya yerleşti.

Bu dönemde Almanya’nın toplam silah ve teçhizat ihracatındaki en büyük pay, Güney Kore’nin oldu. Toplam ihracatın yüzde 19‘u bu ülkeye giderken; Güney Kore'yi yüzde 10 ile Yunanistan ve yüzde 8 ile İsrail izledi.

Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın verilerine göre, Almanya'da silah ve teçhizat ihracatları açısından rekor yılı olan 2019‘da onay verilen toplam ihracat hacmi 8 milyar euroyu geçti. 7 milyar 860 milyon euro ile Federal Almanya tarihinin en yüksek silah ihracat yılı olan 2015’in rekoru, geçtiğimiz yıl 15 Aralık itibarıyla ulaşılan 7 milyar 950 milyon euro ile halihazırda kırılmıştı. Bu rekor ihracatta en yüksek pay, 1 milyar 770 milyon euro ile Macaristan'ın oldu. Bu ülkeyi 802 milyon euro ile Mısır takip ederken üçüncü sırada 483 milyon euro ile ABD geldi.

Türkische Offensive in Nordsyrien Leopard 2A4 Panzer

Türkiye’ye satılan Alman yapımı Leopard 2 tankların Ankara’nın Suriye'deki müttefiklerine verildiği iddia edilmişti.

Yemen'de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonda yer alan Mısır’ın ikinci, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ise dokuzuncu sırada yer alması tepki çekti. Almanya'da 2017'de Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti arasında imzalanan koalisyon anlaşmasında Yemen’deki savaşa doğrudan müdahil olan devletlere silah ihracatı yapılmayacağı belirtilmişti.

Hükümetin 2019'da yeşil ışık yaktığı 8 milyar euroyu aşkın ihracatın 2 milyar 500 milyon eurodan fazlası savaş silahları için verildi. NATO ya da Avrupa Birliği üyesi olmayan üçüncü ülkeler yaklaşık 817 milyon euroluk savaş silahı ihracatı onayı alırken, bu ülkelere verilen toplam silah ve askeri teçhizat hacmi 3 milyar 500 milyon euroyu aştı.

Türkiye'ye savaş silahları ihracatında artış 

Ekim 2019 itibarıyla Türkiye'ye onay verilen savaş silahları ihracatı da 250 milyon euroyu aştı. Böylece Türkiye'ye yapılan silah ihracatı hacmi, henüz yıl tamamlanmadan, 2005 sonrası en yüksek rakamlara ulaşmış oldu.

2018 yılında Ankara’ya savaş silahı ihracatı hacmi 242 milyon 800 bin euro ile Almanya’nın toplam savaş silahı ihracatı hacminin (770 milyon 800 bin euro) üçte birini oluşturmuştu.