"İçişleri Bakanı Horst Seehofer'in Federal Emniyet Teşkilatı Başkanı Holger Münch ve Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Thomas Haldenwang ile yaptığı basın toplantısı, öncelikle bir mesaj verilmesine yaradı: Aşırı sağla mücadelede kararlılık mesajı. Dolaylı olarak pişmanlık bile seziliyordu. Çünkü Seehofer, bu mücadelenin önceden başlatılması gerektiğini ama ancak şimdi başladığını da söyledi. Bu tavır karşısında ancak memnun olunabilir. Seehofer de, güvenlik birimlerinin şefleri de daha önce sık sık farklı sinyaller verdiler. İslamcılıkla mücadele başladıktan sonra uzunca bir süre bu konuda hiçbir şey yapılmadı. Üstelik aşırı sağın geldiği nokta en geç 2015 yılında fark edilebilmişken bile birşey yapılmadı."

Frankfurter Allgemeine Zeitung'da da aynı konu masaya yatırılarak, aşırı sağla mücadele kapsamında Federal Emniyet Teşkilatı ve iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı'na toplam 600 ek kadro açılacak olmasının yetersiz olduğu vurgulanıyor, ordu ve polis teşkilatındaki aşırı sağcılara değiniliyor:

"Yeni kadrolar tek başına, bilinç eksikliği veya görmezden gelme gibi sürmekte olan problemleri ortadan kaldırmaya yetmeyecek. Yeni bir kültüre ihtiyaç var. O yüzden hiçbir örgütün zan altında bırakılmaması da çok önemli. Demokrasi karşıtları ve ırkçıların aslında henüz işe alım sırasında tespit edilebilmesi gerekiyor. Şüphe kültürü ve kronik burnunu sokma hastalığı, silah arkadaşlığına zarar verir. Silah arkadaşlığı da mevcut olmak zorundadır. Ancak asker yasasına göre bu, temelde federal ordunun birlik ve beraberliği üzerinde yükselir. Polisin sadık hizmet ve hukuka bağlılığın yanı sıra buna da ihtiyacı vardır. Bunu kendine görev edinen, vatanseverdir. Ve bir aşırı sağcı vatansever olamaz."

Aşırı sağla mücadele konusunu yorum sütunlarına taşıyan Neue Osnabrücker Zeitung'da ise, devlet kurumlarının aşırı sağ tehlikesine karşı harekete geçmede çok geç kaldığı görüşü savunuluyor:

"Aşırı sağla mücadelenin kaydadeğer biçimde güçlendirilecek olması iyi bir gelişme. Kötü olansa, federal hükümet ve güvenlik makamlarının hamlede bulunmasının bu kadar uzun süre almış olması. Aşırı sağın yükselen tehdidine ilişkin uyarılar vardı ve giderek arttı. NSU'nun (ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütü) korkunç cinayet serisinin ardından her şey apaçık ortadaydı: Almanya'nın iki temel sorunu var; aşırı sağ ve bu işle başa çıkamayan ve kötü yönetilen devlet kurumları. Ve maalesef şurası kesin: Tehlikeler biliniyor ancak bu tehlikeler uzun süredir tasfiye edilmiş değil."

Hannoversche Allgemeine Zeitung'da ise ABD Başkanı Donald Trump hakkında sürdürülen ve Temsilciler Meclisi'nde bugün oylanacak olan azil sürecine değiniliyor:

"Süreci dışarıdan gözlemleyen bir kişi olarak insan kendine etrafında kriminel danışmanlar toplayan ve soruşturmaları engelleyen bir siyasetçinin şu ana kadar Beyaz Saray'dan nasıl çıkarılmadığını soruyor. Ukrayna Devlet Başkanı'nın Trump'ın rakibi Joe Biden hakkında bir karalama kampanyasına zorlanması, tabuları yıkan uzun bir zincirin son halkası. Zaten Washington'da Trump'ın işini gerçekten de kaybedeceğine pek kimse inanmıyor. Azil sürecine ilişkin kamuoyu desteği yüzde 45 ila 50 arasında seyrediyor. Bu, Trump'ın narsist egosuna zarar vermek için yeterli. Ancak bir başkaldırış için yeterli değil."

BÜ,TY

© Deutsche Welle Türkçe