Demirer, yeme içmenin turizm sektörünün en önemli unsurlarından biri olduğunu vurgulayarak, fast food dahil, yeme içme sektörünün Türkiye'deki büyüklüğünün 20 milyar dolar civarında olduğunu, dünyada ise 1,5 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaştığını söyledi.  

Fransa ve İspanya'nın yerel mutfağı ile ön planda yer aldığını, Londra'nın ise yerel mutfağı olmamasına karşın dünya şehri konumunda bulunduğunu ifade eden Demirer, dünyadan birçok insanın yeme içme amacıyla Londra'ya seyahat ettiğini anlattı. Demirer, "Kendi mutfağı bu kadar zayıf olan bir ülkenin bu kadar ekonomi yaratması çok önemli." dedi. 

Türkiye'nin 20 milyar dolarlık büyüklüğüne karşın İspanya'nın 118 milyar dolar, Fransa'nın 126 milyar dolar ve İngiltere'nin 127 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olduğunu belirten Demirer, şunları kaydetti:

"İşletme sayısı Türkiye'de 125 bin, Fransa'da 213 bin, İspanya'da 227 bin, İngiltere'de ise 235 bin. Bu şu demek; Türkiye'deki işletme sayısının topu topu 2 misli, fakat ciroları 6 kat büyük. Yani Türkiye'deki ortalama bir işletme, bu 3 ülkedeki işletmelerin 3'te biri ciro yapıyor. Bu tabloya göre henüz emekleme aşamasında olan Türkiye yeme içme sektörü, rekabet içindeki ülkeler ile kıyaslandığında karlılık, verimlilik adına çok gerilerde. Bunun en önemli sebeplerinden biri ülkelerdeki kişi başına düşen milli gelir. Ayrıca, söz konusu rakip ülke ve şehirlerde gerek yerel halkın gerekse bu yöreleri ziyaret eden turistlerin günlük hayatlarında dışarıda yemek yemeye kültürel açıdan daha fazla önem vermeleri de önemli."

Yiyecek içeceğin Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki payının İngiltere'de yüzde 4,3, Fransa'da yüzde 4,4, İspanya'da ise yüzde 8 olmasına karşın Türkiye'de yüzde 2 seviyesinde bulunduğuna işaret eden Demirer, "Bu şöyle sevindirici bir haber; potansiyel çok... Yani İspanya kişi başına düşen 27 bin dolar ile yüzde 8'e çıkabiliyor ama Türkiye 9 bin 500 dolar ile yüzde 2'de. GSMH artarsa, yiyecek içecek sektörü doğal olarak atılım yapar ve Türkiye'nin alacağı pay daha da artar." şeklinde konuştu.

- "Sektörün büyüme oranı Türkiye'de yüzde 6-8 arasında"

Kaya Demirer, sektörün büyüme oranının İngiltere'de yüzde 4,5, Fransa'da yüzde 5, İspanya'da yüzde 6 ve Türkiye'de geçen yıla kadar yüzde 6-8 arasında olduğunu belirterek, turizm denilince İngiltere'de kimsenin aklına deniz, kum ve güneşin gelmediğini, İngiltere'nin yıllık 48 milyar dolar olan turizm gelirinin neredeyse yarısının Londra'daki alışveriş ve yeme içme gelirlerinden sağlandığını kaydetti. 

Fransa'nın yıllık turizm gelirinin 67 milyar dolar, İspanya'nın 79 milyar dolar ve Türkiye'nin geçen yıl 33 milyar dolar olduğunu hatırlatan Demirer, İngiltere'nin 48 milyar dolarlık turizm gelirini 33 milyon turistle elde ettiğini, Türkiye'nin ise 33 milyar dolarlık turizm gelirini 37 milyon turistle kazandığını söyledi. Demirer, "Yani İngiltere bir turiste neredeyse bin 500 dolar, biz ise 900 dolar harcatıyoruz." dedi. 

Söz konusu 3 Avrupa ülkesinde Türkiye'nin iki misli işletme bulunduğunu, istihdam sayısında ise İngiltere'nin 1,5 milyon, Fransa'nın 1,3 milyon, İspanya'nın 1 milyon 450 bin ve Türkiye'nin ise 2,3 milyon olduğunu belirten Demirer, Türkiye'nin çok daha istihdam yoğun çalıştığını vurguladı. 

Demirer, "Verimlilik adına çok az verimliyiz fakat ülkenin işsizlik sorunu adına da çok daha büyük bir ilacız. Onların ciro başına çalıştırdığını bize böldüğümüzde 12 misli fark var. Çünkü 6 mislimiz ciro yapıyor ama bizim yarımız kadar çalışanı var. Bu ülkede işsizlik sorunu olduğu sürece yeme içme ve hizmet sektörü tutunacak en büyük dallardan biri. Ayrıca, ihracat yaptığımız ürünlerin hemen hepsinde ithalata bağımlıyız ama bu turizm sektöründe yok." şeklinde konuştu.

 - "Sokaktaki hareket, ekonomide berekettir"

TURYİD Başkanı Demirer, Amerika'nın yıllık turizm gelirinin 720 milyar dolar olduğunu belirterek, Amerika'daki mevkidaşının, Başkan Barack Obama tarafından "telefonu en çabuk açılması talimatı verilen isimlerden" biri olduğunu anlattı.  

Demirer, Türk insanının geleneklerinde "misafiri iyi ağırlama" mirası olması nedeniyle servis sektörünün, rekabet içindeki Yunanistan başta olmak üzere, İspanya, İtalya ve Fransa'ya göre çok daha avantajlı olduğunu vurgulayarak, "Servis tarafında biz bir yabancıya göre daha doğal, içten, samimiyet gösteren ve doğuştan misafirperver bir ırk olduğumuz için daha avantajlıyız." dedi.

Sektörün sorunlarına da değinen Demirer, yeme içmenin ülkedeki huzursuzluk ortamından ilk etkilenen sektör olduğuna işaret ederek, fast foodun biraz daha mecburi tüketim olmasına karşın lüks kategoride yer alan yeme içmenin keyfi tüketime girdiğini ve huzuru olmayan birinin iyi bir restoranda yemek yemediğini söyledi. 

Darbe girişiminin hemen ertesi günü restoranlarını açtıklarını belirten Demirer, "Sokaktaki hareket, ekonomide berekettir. Sokağa hareket getiremezsek ekonomide bereket bekleyemeyiz. O yüzden biz bu ülkeye turist istiyorsak, önce kendi önümüzü süpürmeliyiz." diye konuştu.  

 - "Ekim ile birlikte sektörün eski rayına oturmasını ümit ediyorum" 

Kaya Demirer, son bir yılda işlerinin yüzde 30-35 düştüğünü, sektörün cirosunun temmuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40-50 gerilediğini, ekim ile birlikte sektörün eski rayına oturmasını ümit ettiğini ifade etti. 

Restoranlara gelen turist sayısının azaldığını, cirolarının 3'te birini oluşturan şirket yemeklerinin mart ayından sonra bıçak gibi kesildiğini belirten Demirer, "Şu anda çalışan elemanlarımızı ücretsiz izinlerle idare etmeye çalışıyoruz." dedi. 

Demirer, gelecek yıl güvenlik sorunlarının çözülmesi ile birlikte turizmin çok daha iyi yerlere geleceğini dile getirdi.

4 Kasım 2016'da Gastronomi Zirvesi yapmayı planladıklarını, söz konusu uluslararası zirveye Peru, Avustralya, Kore ve Danimarka'dan konuşmacılar davet edeceklerinin altını çizen Demirer, Peru'nun, turizm konusunda 10 yıl öncesine kadar kimse tarafından bilinmemesine karşın başta Londra olmak üzere dünyanın değişik başkentlerinde lokantalar açarak mutfağını ihraç ettiğini, yeme içme konusunda "en efe" ülkelerden İspanya'da, en revaçtaki lokantalar arasında artık Peru'nun bulunduğunu anlattı. 

Türkiye'nin artık sıkışmış turizm politikasından çıkması, turizmde ürün ve pazar çeşitlendirmesine gitmesi gerektiğini vurgulayan Demirer, bu konuda gastronominin bire bir ilaç olduğuna işaret ederek, gastronomik yol haritaları yapılabileceğini söyledi.