Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın gazetecilerle konuşmasını dikkatle dinledim. Söylem ustalığıyla “Cumhurbaş-kanlığına adaylık” sorusunu “ortada” bıraktı. Haşim Kılıç’ın bu söylemi aday adayları listesinden ismini sildirmez.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın gazetecilerle konuşmasını dikkatle dinledim.
Söylem ustalığıyla “Cumhurbaş-kanlığına adaylık” sorusunu “ortada” bıraktı.
Haşim Kılıç’ın bu söylemi aday adayları listesinden ismini sildirmez.
Ama...
Başbakan Erdoğan’ın “kararına uyarız ama Anayasa Mahkemesi kararına saygım yok” söyleminden sonra AK Parti’den yana destek ya da taban bulacağı düşünülmesin.
Buna karşılık muhalefet partilerinin üzerinde anlaşma şansı olan isimlerden biri.
MHP tabanının yadırgamayacağı kadar sağda/muhafazakar...
CHP tabanının özellikle son aylardaki Anayasa Mahkemesi kararlarından sonra oy vereceği kadar “özgürlükçü...”
Batı demokrasileri ve AİHM gibi uluslararası kurumların da “olumlu” değerlendirdikleri bir isim.
Böyle çok az sayıda başka “aday adayları” da konuşulmakta.
Fakat...
Türkiye’de kalan “son kale” Anayasa Mahkemesi’dir.
Özellikle önümüzdeki birkaç ay Anayasa Mahkemesi’nin ağırlığı daha da artacak gibi görünüyor.
“Ankara’da hakimler var” söylemi gündemdeki yerini koruyacak.
Ancak...
Bu “aday adaylığı” çok da vurgulanarak konuşulmamalı.
Anayasa Mahkemesi kararları üzerine gölge düşürmek için kullanılabilir.
 
GÜL VE ERDOĞAN
 
ZORLU ve karışık problemlerin en net çözümü “en basit” olanıdır.
AK Parti açısından bu “en basit” formül cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık koltuklarının bir kez daha kendi aralarında saptanmasıdır.
Yani...
“İki nokta arasında en kısa yol bir doğrudur” kuralının uygulanması.
Gül’ün “hal dili” Erdoğan’ın önüne “sen seç” diyerek “iki seçenek” koymuş bulunuyor.
“1- Sen Başbakan kal, ben Cumhurbaşkanlığı’nı bir dönem daha sürdüreyim.
2- İstiyorsan sen Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koy, ben partinin Genel Başkanı ve Başbakan’ı olayım.”
Gül bir “dayatma” yapmıyor.
İkinci seçeneğin hayata geçeceği pratiği de var.
Sadece tek milletvekiliyle temsil edilen Bayburt’un AK Partili milletvekili istifa eder, 3 ay içinde seçim yapılır.
Gül milletvekili seçilerek Meclis’e girer.
Böylece “Başbakan’ın milletvekili olması” şartı yerine gelmiş olur.
Örneğin...
En geç mayıs başında Gül ve Erdoğan belirttiğim ikinci seçenekte anlaşırlarsa ağustos başında Gül’ün milletvekili seçilmesi gerçekleşir.
............................
Burada Gül’ün tavrı açık ve biliniyor.
Denklemde “bilinmeyen” terim “Erdoğan’ın kafasında dolaşan ve -anlaşılan- kuyrukları birbirine değmeyen tilkiler!..”
Başbakan Erdoğan’a yakın bazılarından hissettirilen “üçüncü seçenek” de var.
Erdoğan’ın “bu kadar oyu ben aldım Gül’e endeksli seçeneklerle neden kapalı kalayım” gibi bir düşünce ihsas ettiriliyor.
Bu durumda o kadar çok olasılık var ki!
“Şimdilik, başbakan yardımcılarından birinin, sözgelişi Bülent Arınç’ın başbakanlığıyla, seçime kadar gidelim 2015’te seçimler yapıldığında kimin başbakan olacağını görürüz. Gül mü, bir başkası mı?..
Yeni oluşacak AK Parti grubu karar verir.”
..........................
İki nokta arasında en kısa yol olan “doğruda” kırılmalar, sapmalar yapan bu üçüncü seçenek kapsamındaki bütün formüller dışa dönük “cumhurbaşkanı seçiminin” yanı sıra içeride de enerji sarfına neden olabilir.
Komplikasyonlar üretebilir.
Ayrıca...
Yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında Gül’ün yüzde 50’nin hayli üzerinde oy desteği de biliniyor.
Nihayet...
Türkiye’nin iç siyasetinde gerilimin düşmesi -belki- Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması olasılığına, hatta umuduna bağlıymış gibi bir değerlendirme giderek yaygınlaşmakta.
Türkiye’nin dışındaki batı demokrasileri ve kurumlarında da paylaşılmakta.