Amerikalı bir fabrikatör, başkan yardımcılarından birine telefon ediyormuş: - Nihayet oldu bu işte. Bizim mühendisler, uçaktan hızlı giden bir ses yakaladılar, muhafaza ediyorlar. Başkan yardımcısı da soruyormuş: - Acaba üstüne binme olasılığı

Amerikalı bir fabrikatör, başkan yardımcılarından birine telefon ediyormuş:
- Nihayet oldu bu işte. Bizim mühendisler, uçaktan hızlı giden bir ses yakaladılar, muhafaza ediyorlar.
Başkan yardımcısı da soruyormuş:
- Acaba üstüne binme olasılığı var mı?
- Hemen yapılabilir, neden sordunuz?
- Karım tatilden haftaya dönüyor da...
***
Köylü bir müezzin mutfağında simsiyah bir hamamböceği bulmuş.
Böcek bir bunalım geçiriyormuş.
Müezzin almış eline hamamböceğini:
- Neden bu kadar bunalıyorsun? Eninde sonunda sen de, ben de nasıl olsa öleceğiz. Bunalmaya gerek yok, demiş.
Böcek de:
- Bunların hepsini ben de biliyorum. Ancak ben kendimi İNSAN gibi hissediyorum, bunalmamın nedeni bu. Benim en benzemek istemediğim canlı insandır çünkü.
- Neden?
- Neden olacak, hangisi bir ömür boyu sadece bir hamam kurnasında yaşayabilir?
***
2 hamamböceği de dertleşiyordu:
- Haydi söyle bakalım, neden böyle karamsar suratın, neden keyifsizsin?
- Biliyorsun hayat hep hayat işte.
- Doğru öyle, o da gelip geçiyor işte. Hadi gel birer kadeh içelim seninle.
- Hep içmek, sürekli içmek...
- Haklısın orda da. Gel bu akşam birlikte yemek yiyelim.
- Hep yemek, boyuna yemek...
- Yine haklısın, hep haklısın. Gel seni bizim eve götüreyim. Karım seni görmekten çok mutlu olacaktır.
- Aman be, yatmak her zaman yatmak...
***
Bir tatil kentinde 2 gösterişli çiçek, birbirlerine aşk ilan ediyorlardı. Biri, ötekine:
- Seni çok seviyorum, diyordu; bilsen ne kadar çok seviyorum.
Öteki de titreyerek yanıt veriyordu:
- Ya ben seni, senin yanında olmayı özlerken neredeyse öleceğim. İster misin bir bal arısı çağıralım mı?
***
Refik Tiniş’ten de bir fıkra:
“Dursun, Temel’e bilmece sorar:
- Haçan söyle pakayum, iğnesi var sokamaz, kanadı var uçamaz, peteği var bal yapamaz.
Temel:
- Ha sokayım pen böyle arıya daa...”
***
Asaf Halet Çelebi’den de bir şiirle bitirelim yazıyı.

Gözler kimi gördüler

Odalarda oturdum
Odaları kapladım
Sokaklara çıktım
Sokakları doldurdum
Görünen her şey ben oldum
Ve her şey beni gören göz oldu
Ve ben görünmez oldum.