Muhalif Rus siyasetçi Aleksey Navalni'nin zehirlendiğinin ortaya çıkmasının ardından, Batı ülkeleri arasında Rusya'ya karşı olası yaptırımlar ile ilgili olarak henüz görüş birliğine varılmış değil. Navalni'nin tedavisine ev sahipliği yapan Almanya'nın NATO müttefiklerini zehirlenme ile ilgili bilgilendirmesinin ve bu olayın olası sonuçları ile ilgili görüş alışverişinde bulunmasının ardından ilk tepki Washington'dan geldi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, cuma günü düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Henüz bize bir kanıt ulaşmadı ama konuyla ilgileneceğim" ifadesini kullandı. Açıklamasının devamında "Bunun trajik, korkunç ve yaşanmaması gereken bir olay olduğunu düşünüyorum" diyen Trump, Almanya'nın, Navalni'nin zehirlendiğini duyurduğunu ve "bu doğru ise çok öfkeleneceğini" dile getirdi.

Donald Trump

Donald Trump

Olayın olası sonuçlarına dair herhangi bir ifadede bulunmayan Trump, "kendisinin, Rusya'ya karşı herhangi başka birinden çok daha sert olduğunu", ancak şu an ABD ile Rusya arasında yürütülen nükleer silahların denetimi konusundaki müzakerelerin, diğer tüm konulardan daha büyük bir önem arz ettiğini dile getirdi.

NATO'nun cuma günü düzenlediği özel oturumda konuşan örgütün genel sekreteri Jens Stoltenberg, Navalni olayının tarafsız mercilerce araştırılmasını talep etti. NATO'ya üye 30 ülkenin "dehşet verici bu cinayet teşebbüsünü" en sert biçimde kınadığını belirten Stoltenberg, sinir gazı kullanımının "uluslararası hukuku ağır bir biçimde yaralamak" anlamına geldiğini ve "uluslararası bir yanıt gerektirdiğini" dile getirdi.

Almanya ve Fransa'dan ortak açıklama

Avrupa Birliği (AB) düzeyinde ise Rusya'ya karşı olası yaptırımlar üzerinde tartışmalar devam ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile Fransız mevkidaşi Yves Le Drian, yaptıkları ortak açıklama ile Moskova'dan, "Rus muhalefetinin bir temsilcisine yönelik bu cinayet teşebbüsünün ve sorumlularının derhal açığa çıkarılmasını" talep etti. İki bakan ayrıca, Navalni'ye yönelik saldırının, "Demokrasinin temel prensiplerini ve siyasi çoğulculuk anlayışını çok ağır bir biçimde yaraladığını" belirtti.

Yves Le Drian (solda) ve Heiko Maas

Yves Le Drian (solda) ve Heiko Maas

Almanya'da federal koalisyon hükümetinin büyük ortağı olan Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) dış politika uzmanı Norbert Röttgen ise, Almanya ile Fransa'nın Rusya'ya karşı kendi başlarına hareket etmekten vazgeçip tüm Avrupa'yı kapsayan ortak bir çizgi belirlemeleri gerektiğini ifade etti. Rheinische Post gazetesine konuşan deneyimli siyasetçi, bu bağlamda Paris'in Moskova ile ikili stratejik ortaklığını daha fazla sürdürmemesi gerektiğini savundu. "Ortak bir Avrupa stratejisinin olmazsa olmazı Kuzey Akım 2 projesinden vazgeçmektir" diyen Röttgen, Almanya'nın bu projeye verdiği onayın, en başından beri Avrupalı müttefiklerin çoğu tarafından kabul görmediğini vurguladı. CDU'nun bir diğer önemli ismi ve olası genel başkan adayı Friedrich Merz de, Kuzey Akım 2 projesi inşaatının, iki yıl durdurulması teklifinde bulundu.

Rus Dışişlerinden açıklama

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise, aralarında NATO üyelerinin de olduğu çok sayıda Batı ülkesinde uzmanların noviçok gibi kimyasal silahlarla çalıştığı, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bunun için pek çok patent verildiği ifade edildi. Navalni olayı ile ilgili olarak, "Rusya'ya karşı düşmanca" söylemlerde bulunulduğu da vurgulanan açıklamada, buna örnek olarak Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian'ın cuma günü yaptıkları ortak açıklamaya işaret edildi.  

Sovyet sinir gazı noviçok

Almanya Hükümetinden geçtiğimiz çarşamba günü yapılan açıklamada, Aleksey Navalni'nin, noviçok grubundan kimyasal bir sinir gazı ile "şüpheye mahal bırakmayacak şekilde" zehirlendiğinin anlaşıldığı duyurulmuştu. Söz konusu zehirli madde 1970'li yıllarda dönemin Sovyetler Birliği'nde bilim insanları tarafından geliştirilmişti.

22 Ağustos'ta zehirlenme emareleri ile Berlin Charite hastanesine getirilerek burada tedavi altına alınan Aleksey Navalni'nin durumunun ciddiyetini koruduğu ancak hayati tehlikesinin bulunmadığı bildiriliyor.