Anayasa Mahkemesi’nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için verdiği karar önemlidir. Başbuğ’u mahkum eden mahkeme kararın açıklanmasını izleyen 15 gün içinde “gerekçeyi” yazması gerekirken aradan 7 ay geçtiği halde bu zorunluğu yerine getirme

Anayasa Mahkemesi’nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için verdiği karar önemlidir.
Başbuğ’u mahkum eden mahkeme kararın açıklanmasını izleyen 15 gün içinde “gerekçeyi” yazması gerekirken aradan 7 ay geçtiği halde bu zorunluğu yerine getirmemiş.
Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nin konuya bakamaması, Başbuğ avukatlarının “tahliye” başvurusu yapmak için bir merciden yoksunluğu adaletin damarlarının tıkanmasıdır.
Anayasa Mahkemesi işte buna işaret ederek “İlker Başbuğ’un hakkının ihlal edildiği” kararını vermiş bulunuyor.
Şimdi top İstanbul 13’üncü Ağır Ceza’da.
Şu satırlar yazılırken henüz karar açıklanmış değildi.
..........................
Ancak...
Hukuk mantığı İlker Başbuğ için “tahliye” kararını gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi’nin kararı “içtihat” oluşturduğu için diğer Ergenekon gibi davaların hapisteki isimlerine de “tahliye” kapısı aralanmıştır.
Milletvekili Engin Alan, Doğu Perinçek, Prof. Yalçın Küçük, Tuncay Özkan bunlardan bazıları.
Neyle suçlandıklarını bile bilmeden aylarca tutuklu kaldılar.
5 yılı aşkın süredir hapiste olanlar çok.
Yıllardır duvarlara konuşuyorlar.
Reza Zarrab ve 17 Aralık operasyonuyla tutuklananlar 2 ay içinde tahliye oldular.
Gerekçe:
“Adresleri belli kaçma ihtimali yok, deliller toplandı, karartma yapamazlar...”
Peki...
Şu saydıklarımın adresleri belli değil mi?
Sokakta mı yatıyorlardı?
Yıllardır deliller tamamlanamadı mı ki, karartma yapabilsinler?
Şimdi nihayet hukuk mantığı devrede.
Adalet terazisi dengeye kavuşacak gibi izlenimler alıyoruz.
Yurtdışında görevdeyken, hakkında dava açılınca hemen dönen subay, “kaçma ihtimali” gibi bir gerekçeyle tutuklanmıştır.
Yıllardır hapiste.
O ve onun gibi diğer değerler için “çifte standart” soru işaretleri çizen uygulamalar -umuyoruz ki- düzelecek.
 
 
 
UKRAYNA NEREYE?
UKRAYNA‘da “bölünme” tehlikesi büyüyor.
Yarısına yakını ülkelerinin “Avrupa Birliği alanına girmesi gerektiğini” düşünüyor.
Diğer yarı ise “Rusya şemsiyesinin altında kalmayı...”
Kırım ise şimdiden Ukrayna ile bağını fiilen koparmış gibi.
Gerçi Ukrayna Anayasası böyle durumlarda ancak Ukrayna’nın tamamında referandum yapılmasını düzenlemiştir.
Ama...
Kırım bunu takmıyor.
Referandumu ilan etti bile.
Kırımlılara iki soru yöneltilecek?
“1- Rusya’ya bağlanmak istiyor musun?
2- Ukrayna’ya bağlı özerk statü sürsün mü?”
Sonucu önceden belli bir referandum olacak bu.
Çünkü...
Ruslar Kırım’da çoğunlukta.
Üstelik Kırım Özerk Yönetimi eski cumhurbaşkanını Ukrayna’nın meşru başkanı olarak tanıyor, yeni yönetimi kabul etmiyor.
Bu durumda Kırım Ukrayna’dan koparsa, Ukrayna’nın Rusya’yı isteyen doğu coğrafyası da onu izlerse diğer yarı AB şemsiyesine altına geçer.
AB’nin de isteği sanırım bu.
Çünkü...
Ukrayna da tıpkı Türkiye gibi AB için sindiremeyeceği kadar büyük.