Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer geçtiğimiz günlerde Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi için kaleme aldığı bir makalede "Almanya‘da, Almanya‘dan ve Almanya için İslam" fikrini ortaya atarak, Almanya'da yaşayan Müslümanların kendilerini yurtdışından etkilere kapatmaları ve Alman devletiyle işbirliğinin gereklerine uygun bir şekilde örgütlenmeleri çağrısı yaptı.

Seehofer ve bazı Alman politikacıların "Alman İslamı" söyleminin içeriği ile ilgili ise belirsizlik hüküm sürüyor. Almanya'da "liberal İslam" görüşünü savunan ve İslam Konferansı‘nın katılımcıları arasında yer alan Seyran Ateş de bu konuda bilgi sahibi olmadığını belirtiyor.  Seyran Ateş, 2017 yazında Berlin‘de liberal İbn Rüşd-Goethe Camii‘ni kurmuş, orada imamlık yaptığı ve kadın ve erkeklerin aynı safta namaz kılmasının önünü açtığı için muhafazakar kesimler tarafından eleştirilmişti. Ateş, "Alman İslamı kavramı konusunda siyasetçilerin kafalarında bir program olduğunu zannetmiyorum, düşünmüyorum ve inanmıyorum" diyor.

İslam‘ın liberalleşmesi görüşünü savunan "Seküler İslam Girişimi" nin destekleyicilerinden biri de psikolog ve yazar Ahmad Mansur. Mansur geçtiğimiz aylarda İçişleri Bakanlığı ile sürekli bir görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek, "Alman İslamı teriminin arkasındaki niyet, Almanya‘da diğer ülkelerden bağımsız bir İslam anlayışı geliştirmektir. Örneğin camilerin inşa edilmesi dış ülkelere ve farklı yapılara bağlı bir durumda. Ki bu tip yapılar bazen buradaki anayasamıza ters düşebiliyor" şeklinde konuşuyor.

"İslam kimsenin tekeline verilemez"

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Dış İlişkiler Müdürü Zekeriya Altuğ ise "Alman İslamı" kavramına karşı çıkıyor. Altuğ, "Esasen İslam dini temel prensipleri gereği, zaman ve mekan üstü bir din olarak bütün insanlığa eşit bir şekilde hitap eder. Yani hiçbir grubun ya da kişinin tekeline verilemez. Dolayısıyla da hiç kimse bütün Müslümanlar adına 'İslam budur' diye bir söz söyleme hakkına sahip değildir" diyor.

Göttingen kentinde  bulunan Georg-August-Universitesi‘nde İslam Bilimleri profesörü olan Riem Spielhaus da, bu terimin neyi kastettiğini bilmediğini, ancak doğru da bulmadığını belirtiyor. Spielhaus, "Ben böyle bir terimi kullanmazdım. Bilimsel olarak bakıldığında da bu terim ancak yön gösterici bir tanımlama olabilir. Ancak bu tabii ki İslam‘ın özünü değiştirmez" görüşünde. İslam alimlerinin İslam‘ın içinde bulunduğu bağlama göre anlaşılması gerektiği konusunda hemfikir olduğunun altını çizen Spielhaus, "Endonezya‘da, Afganistan‘da, Almanya‘da ya da Fas‘ta yaşanan İslam farklıdır" vurgusu yapıyor.

AfD'den hükümete eleştiri

İçişleri Bakanlığı‘nın ortaya attığı "Alman İslamı" terimi konusunda görüş bildirenlerden biri de sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinden Beatrice von Storch.  İslam'a yönelik eleştirileriyle kamuoyunda gündeme gelen Storch, Junge Freiheit adlı haftalık gazete için kaleme aldığı makalede Alman hükümetinin İslam'ı reforme etme vaatlerinde başarısız olduğunu savunarak, "Hükümet izlenen yolla ilgili özeleştiri yapacağına Alman İslamı yaratma peşine düştü" eleştirisinde bulundu.

Nalan Şipar / Berlin

© Deutsche Welle Türkçe