Frankfurter Allgemeine Zeitung ‘Trump'ın dünyası' başlığıyla yayımladığı yorumda ABD Başkanı'nın Suriye'den çekilme kararının Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'nin kuzeyine müdahale etmesini kolaylaştıracağını belirtiyor:

"Donald Trump gerçekte olduğundan da basit bir dünyada yaşıyor. Bütün kararlarında olduğu gibi askeri birliklerini Suriye'den çekme kararında da bunu gösterdi. Washington yönetiminin temsilcilerinin Suriye'deki Amerikan askeri varlığına farklı gerekçeler göstermelerine rağmen Trump'a göre ABD ordusu sadece IŞİD'i alt etmek için Suriye'ye girmişti ve IŞİD yenilgiye uğratıldıktan sonra Suriye'de kalmanın anlamı olamazdı. Trump bu kararıyla Rusya, İran, Esad rejimi ve Türkiye'nin elini güçlendirmiş, IŞİD'in yenilmesinde önemli payı olan Suriye Kürtlerini ise zor durumda bırakmış oldu. Kürtleri tehlikeli günler bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan harekât başlatmakta kendini serbest hissedecek, Rusya ise seyirci kalarak Ankara ile ilişkilerini güçlendirirken diğer yandan da Suriye'deki kendi pozisyonunu pekiştirecek. Trump'ın kararı bu defa da Amerika ve müttefiklerini dezavantaja düşürdü.”

Süddeutsche Zeitung'un aynı konudaki yorumunda da "olan Suriye Kürtlerine olacak" değerlendirmesi yapılıyor:

"Donald Trump neredeyse 8 yıldır süren Suriye'deki savaşla ilgili haberleri izlemekten yorulmayanları şaşkına çevirdi. ABD Başkanı askeri birlikleri Suriye'den çekmeyi planladığını daha önce de söylemiş ama siyasi gözlemciler Başkan'ın söylediklerinin boş söz olduğunu belirtmişlerdi. Trump'ın kurmayları planlarını Suriye'de kalınacağına göre yapmışlar ve Suriye stratejisinde de Suriye'deki askeri varlığın süresiz olacağı vurgulanmıştı. Kısmen yanlış da olsa Başkanın kararında ciddi olduğu anlaşılıyor. 180 derecelik dönüşleriyle dost ve düşmanı şaşkına çeviren Trump, şimdi de Suriye'den çekilmeyi emrediyor. ABD'nin müttefikleri şaşkına dönerken, İran, Rusya ve Esad rejimi anlaşmazlığa kendi usullerine göre çözüm bulabilecekleri için sevinecekler. Ajandalarında siyasi çözüme zaten yer vermiyorlar. IŞİD ile mücadelede ABD'nin müttefiki olan Kürtlerin Türkiye ile Esad arasında ezilmesi söz konusu olabilir. İran'ın komşu ülkedeki nüfuzunun ABD tarafından kırılacağına güvenen İsrail de en az Kürtler kadar hayal kırıklığına uğradı ve böyle bir müttefike güvenilemeyeceğini idrak etmeye başladı.”

Die Welt gazetesi İtalya ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki bütçe anlaşmazlığına bulunan çözüm formülünü eleştirdiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"İtalya hükümeti 2019'da devlet bütçesi açığını yüzde 0,8'e indirmeyi, 2020 yılında da sıfırlamayı taahhüt etmişti. AB Komisyonu bunu sadistliğinden talep etmemişti. Devlet borçlarının üretimi aşması ve nüfusun yaşlanması nedeniyle devlet maliyesine çeki düzen verilmesi zaruret haline gelmişti. Giuseppe Conte'nin popülistler kabinesinin başına geçmesinden sonra İtalya hükümeti 2019'da Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 2,4'ü oranında borçlanacaklarını duyurmuştu. Komisyonun bütçe taslağını reddetmesi üzerine yapılan pazarlıkla bu oran yüzde 2,04'e indirildi ve İtalya'nın cezalandırılmasından vazgeçildi. İtalya'nın ekonomik büyüme beklentisinin azalması otomatikman kamu bütçelerini de etkileyecek. Bir önceki hükümetin istihdam piyasası ve sosyal güvenlik reformlarını rafa kaldıran Roma'daki koalisyonun ortak para birimi Euro'yu içine sindirebildiği de söylenemez. Bu şartlar altında yerli ve yabancı yatırımcının İtalya'ya güvenmesi beklenemez. Hükümetin pahalıya mâl olacak başarısı Euro'ya değer kaybettirdi, AB'yi zayıflattı. Varılan uzlaşma uzun vadede hiçbir tarafa yarar sağlamayacaktır. Avrupa için kara bir günden söz etmek en doğrusu olur.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda AB Komisyonu ile İtalya arasında varılan uzlaşmanın aşırı borçlanan diğer ülkelere emsal oluşturabileceği dile getiriliyor:

"AB Komisyonu Başkanı Juncker ve Komisyonun Ekonomik ve Mali İşler sorumlusu Moscovici, Roma hükümetinin artık aklını başına toplayacağını mı sanıyorlar? Moscovici, Komisyon kararına sevinirken, Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovski çözümün ideal olmadığını söylüyor. Komisyonun bu defa da ‘esnek' ve ‘akıllı' davrandığını söyleyen Fransız Moscovici, Euro İstikrar Paktı'nın özünü de zaten ‘esnekliğinin' oluşturduğunu iddia ediyor. Gerçekten de öyleyse, istikrar paktını feshetmenin en iyisi olup olmadığı sorusunun sorulması gerekir. Juncker ve Moscovici ise istikrar paktının geleceğini düşünmek yerine Fransa'nın kamu açığının artmasına onay verme hazırlığına başladılar.”

DW,AFP,dpa/AG,DÇÜ

© Deutsche Welle Türkçe