Fransız İhtilali 14 Temmuz 1789’da olmuştu. Acaba ondan sonra tüm dünya gezegeninde kaç ihtilal oldu? İhtilaller siyasal bir sonuç muydu, yoksa sosyologların iddiasına göre toplumsal kutuplaşmaların yarattığı bir “kanlı kavga” mı, yoksa dı

Fransız İhtilali 14 Temmuz 1789’da olmuştu.
Acaba ondan sonra tüm dünya gezegeninde kaç ihtilal oldu?
İhtilaller siyasal bir sonuç muydu, yoksa sosyologların iddiasına göre toplumsal kutuplaşmaların yarattığı bir “kanlı kavga” mı, yoksa dış merkezlerin yarattığı bir “belalı yaşam” mıydı?
***
Enver Hoca’nın Arnavut ihtilali, 17 Ekim 1917 tarihindeki “Sovyet İhtilali”nden sonra kaç tarihinde gerçekleşti?
***
Bizim “İstiklal Marşı”mızın şairi ise, bizim İstiklal marşımıza bir açıklamada bulunuyor ve şöyle diyordu:
Bunu benden duydunuz, ben ki evet Arnavut’um.
Başka bir şey diyemem işte, perişan yurdum.
***
Mehmet Akif de “şapka inkılabı”na karşı çıkmış ve Mısır’a gidip yerleşmişti.
***
Aynı tarihlerde Beyrut’ta büyükelçi olan Tanzimat Edebiyatı’nın en güçlü şairi olarak kabul edilen Abdülhak Hamit Tarhan, verem olmuş karısına kendisi öldükten sonra yayınlayacağı “Ağıt” şiirini okuyordu:
Şimdi buradaydı gitti elden;
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim, o haksar kaldı.
Bir köşede tarümar kaldı.
Beki bu enisi dilden eyvah
Beyrut’ta bir mezar kaldı.
***
21’inci yüzyıla kadar yeryüzündeki 220 devletten kaçında ihtilal olmuş ve sonra da ne olmuştu?
Bir diktatörlük mü, yoksa demokrasi mi?
***
Bendeniz Ankara Hukuk Fakültesi’ne başladığım 1946 yılında Ulus gazetesinde de çalışmaya başlamıştım.
Gazetenin Başyazarı Falih Rıfkı Atay, “Latin alfabesi inkilabı”nı eski Türkçe yazdığı yazılarda yere göğe koyamıyordu.
***
Edirne’de Kaleiçi’ndeki Edirne vilayeti İstiklal İlkokulu’nda okula başladığım Cumhuriyet’in 10’uncu yılı geldi aklıma.
Edirne’deki kiralık evde biz akşam yemeklerini; yere tersten konmuş bir taburenin üstünde yerleştirilen çok büyük kalaylı bir tepsinin ortasına taşınmış yemek sahanlarından yerdik.
***
Rahmetli babaannemin tahta bir kaşığı vardı, hep onunla yerdi yemeği.
Babam da ertesi sabah Frak beyaz yelek ve molon şapka giyerek katılmıştı Cumhuriyet Bayramı törenlerine.
Kendisi o yıllarda “Edirne Umumu Hukukiye Müdürü” idi. Ve rahmetli babama göre de toplum 2 sınıftan ibaretti:
Kendi maaşından daha az para kazananlar “Ayak takımı”; kendisinden daha çok para kazananlar da “Hırsız takımı” idi.
***
Bazı muhalif fısıltılar da dolaşırdı aileler arasında:
- Eskiden bir padişah vardı, şimdi yüz padişah.
Böyle bir eleştiri Ankara açısından idamlık bir suçtu ve hemen hiçbiri hukukçu olmayan İstiklal Mahkemesi Reis’lerine teslim edilir ve o gece asılırdı.
***
Eninde sonunda, “Ayak takımı” iktidarı ele geçirmek için elinden geleni yapıyordu.
***
İhtilaller, “Bozuk düzen” olduğunda, daha o yüzyıl bitmeden her işin kakası çıkıyordu.
***
1939 yılında İsmet Paşa Cumhurbaşkanı olduğu yıl, eski Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam da Başbakanlığa gelmişti. İlk demeç olarak:
- A’dan Z’ye her işimiz bozuk, demişti.
***
7.6.1977 tarihli Hürriyet’te yayımlanan imzasız bir fıkra:
Seçimlerden sonra evde kaldıklarını görerek düş kırıklığına uğrayan politikacılar, talihlerinden büsbütün umudu kesmesinler. Kısmetsizliğe karşı çıkmanın çeşitli yöntemleri vardır.
Örneğin ihtiyar bir kız her gece yatmadan önce yatağının altına bakarmış, kimse var mı diye...
Bir süre sonra bir yatak daha almış, şansını arttırmak için...