Erkeklerin yoğunlukta olduğu ekonomi ve finans sektöründe kadınların liderliği artarken, uluslararası ekonominin güçlü kurumları ile finans şirketlerinde de kadın yöneticilerin çoğalması dikkati çekiyor.

Buna göre ABD Hazine Bakanlığı, Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) liderlik koltuğunda oturan kadınlar dünya ekonomisine yön veriyor.

Dünyanın en büyük ekonomisinin dümeninde kadın var

Dünyanın en büyük ekonomisi ABD'de Hazine Bakanlığı görevine gelen ilk kadın olan Janet Yellen'ın her açıklaması piyasalarda geniş yankı buluyor. Daha önce ABD Merkez Bankasına (Fed) başkanlık eden tecrübeli ekonomist, Fed'in ilk kadın başkanı olma unvanını taşırken 2014-2018 döneminde yönettiği bankanın en başarılı liderlerinden biri olarak anılıyor.

ABD ekonomisinin 2007-2009 finansal krizinin etkilerinden kurtulmaya çalıştığı bir dönemde Fed'in dümenine geçen Yellen'ın uyguladığı kademeli sıkılaştırma politikasının iş gücü piyasasının yanı sıra büyümeyi de güçlendirdiği belirtiliyor.

Euro Bölgesi'nin para politikasına yön veren kadın

ECB'nin ilk kadın Başkanı Christine Lagarde da Euro Bölgesi'nde uygulanacak para politikasını şekillendiren ve piyasaların odağındaki bir diğer kadın lider olarak öne çıkıyor. Bankanın başkanlığını 1 Kasım 2019'da Mario Draghi'den devralan Lagarde'ın kariyer geçmişinde 2011-2019 döneminde yürüttüğü IMF Başkanlığı görevi de bulunuyor.

Rüya Taner’den Londra’da Hatırda Kalacak Konser Rüya Taner’den Londra’da Hatırda Kalacak Konser

Fransız kökenli avukat ve iş kadını Lagarde'ın 2007'den 2011'e kadar Fransa hükümetinde Ekonomi ve Maliye Bakanı olarak görev yaptığı biliniyor. Göreve başladığında selefi İtalyan Draghi'nin son dönem uyguladığı para politikalarında ciddi bir değişiklik yapmayan Lagarde, Kovid-19 salgınının neden olduğu ekonomik krizle politika değişikliğine gitmek zorunda kalmıştı.

Salgının ardından Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş ve yüksek enflasyonla karşı karşıya kalan Avrupa ekonomisinde, Lagarde'ın attığı "şahin" adımlarla 2022'de enflasyonla mücadele süreci başladı.

Uluslararası para sistemi bir kadına emanet

IMF Başkanı Kristalina Georgieva ise Lagarde'ın ardından Fon'un liderlik koltuğuna oturan ikinci kadın başkan olma özelliğini taşıyor. Özellikle Kovid-19 krizi sürecindeki aktif tutumuyla adından söz ettiren Georgieva, IMF'ye 2019 yılından bu yana liderlik ediyor.

Bulgar ekonomist, 2017-2019 döneminde Dünya Bankası'nda üst yöneticilik görevinde bulundu. Jim Yong Kim'in istifasının ardından 2019'da kısa bir süre Dünya Bankası Grubu Başkan Vekili olarak da görev yapan Georgieva, 2014-2016'da Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcılığı görevini de yürüttü.

Gelişmekte olan bir ülkeden IMF Başkanlığı görevine gelen ilk isim olan Georgieva, uluslararası para sisteminin istikrarını sağlamaya ve krizleri önlemeye yönelik politikalara yön veriyor.

Küresel ticareti düzenleyen de bir kadın

Dünya ekonomisinin bir diğer önemli kuruluşlarından Dünya Ticaret Örgütüne de Nijeryalı Ngozi Okonjo Iweala liderlik ediyor.

Küresel ticareti düzenleyen tek uluslararası organ konumunda bulunan DTÖ'nün genel direktörlüğü görevini 1 Mart 2021'de devralan Iweala, aynı zamanda örgütün ilk Afrikalı genel direktörü olma özelliğini taşıyor. Iweala'nın Asya, Afrika, Avrupa, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'da 40 yılı aşkın deneyime sahip küresel bir finans uzmanı, ekonomist ve uluslararası kalkınma uzmanı olduğu biliniyor.

Dünya Bankasındaki kariyerine iki kez ara vererek Nijerya'da iki dönem Maliye Bakanlığı görevinde bulunan Iweala kısa bir süre de Nijerya Dışişleri Bakanlığı görevini üstlendi.

Iweala'nın, Nijerya'da Maliye Bakanı olduğu dönemde ülkenin finansal istikrarını iyileştirmek ve yolsuzlukla mücadele için hayata geçirdiği ekonomik reformlarla takdir topladığı belirtiliyor. Iweala, DTÖ Direktörlüğü görevi öncesi Küresel Aşı İttifakı'nın başında bulunuyordu.

Hem müzakere gündemindeki tıkanma hem de ABD'nin çok taraflı sisteme itirazları ve almış olduğu tek taraflı önlemler nedeniyle uzun zamandır sorunlarla boğuşan DTÖ için Iweala'nın yönetime gelmesi, örgütte yeni bir sürecin başlaması açısından önem taşıyor.

Kadınların ekonomik güçlenmesinin hızlanması için 5 unsur

BM'ye göre, kadınların ekonomik olarak güçlendirilme sürecinin hızlanması için ise 5 unsur gerekiyor.

Bunlardan ilki kadınların temel ihtiyaçlarının yerine getirilmesi ve işlerinin büyütülmesi için finansal kaynak bağlantısının sağlanması.

Küresel olarak kadınların sahip olduğu küçük ya da orta ölçekli işletmeler 1,7 trilyon dolar daha az mali olarak desteklenmiş durumda. Bu açığın kapatılması sonucu 2030'a kadar ortalama yıllık gelirde yüzde 12 artış bekleniyor. Finansal kaynakların yanı sıra kadınların arazi, bilgi, teknoloji ve doğal kaynaklara da erişebilmesi önem arz ediyor.

İkinci olarak kadınlar için özgürlük, eşitlik ve güvenlik sağlanan ortamlar gerekiyor. Öte yandan kadın istihdamının neredeyse yüzde 60'ı kayıt dışı ekonomi de görev alıyor ve bu oran düşük gelirli ülkelerde yüzde 90'ın üzerine çıkıyor.

BM'ye göre, ödeme şeffaflığı, eşit maaş ve değer, bakım hizmetine erişim gibi ölçütler, iş alanında toplumsal cinsiyet eşitliğine yardımcı olabilir. Kadınların temsilinin az olduğu bilim, teknoloji ve mühendislik gibi sektörlerde katılımın artırılması da kadınların güçlendirilmesi için kilit konumda bulunuyor. İstihdam alanında toplumsal cinsiyet eşitliği, Gayri Safi Yurt İçi Hasılada yüzde 20 artış sağlayabilir.

Bunlardan üçüncüsü ise zaman. Bu kapsamda kadınların erkeklere göre ev işlerine ortalama 3 kat daha fazla zaman harcadığı belirtiliyor. Bu da eşitsizliği artırırken, kadınlar ve kız çocuklarının eğitim için zamanını ve fırsatlarını kısıtlıyor.

Öte yandan dördüncü unsur güvenlik. Kadınlar güvenlik konusunda iş yerinde ve evde şiddet, kadın haklarının ihlali gibi birçok tehditle karşı karşıya kalıyor. Ayrıca bu durum kadınların ekonomik katılımını da engelliyor. Kadına şiddetin küresel maliyetinin en az 1,5 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

BM'ye göre, krizlerden etkilenen ülkelerde yaşayan kadın ve kız çocuğu sayısı 2022'de 614 milyona ulaştı. 2017'ye göre bu sayı yüzde 50 artış gösterdi.

Son olarak insan hakları da kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin temelinde yer alıyor. Adaletsiz ve ataerkil ekonomik sistemler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve ayrımcı sosyal normların devamına neden oluyor. Küresel anlamda kadınlar, erkeklerin sahip olduğu yasal hakların yalnızca yüzde 64'üne sahip bulunuyor.