KKTC’nin 34’üncü kuruluş yıl dönümü kutlamalarında konuşan Cumhurbaşkanı Akıncı,

geçen yılki konuşmasında halka seslenirken sözlerinin sonunda halktan aldığı yetkiyle halkı en iyi şekilde temsil etmeye, haklarını sonuna kadar savunarak, arzu ettikleri çözümü sağlamaya çalıştığını belirterek, “Umarım Rum tarafı da bizim gibi davranır ve sonuca ulaşırız” dediğini hatırlatan Akıncı, “Çözüm için uğraşırken bir gün bile kendi evimizin içi ile ilgili sorumluluklarımızı ertelemeye hakkımız olmadığı” ifadelerini de kullandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, geçen yılki konuşmasından şu alıntıları yaptı:
“‘Nasıl olsa çözüm olacak her şey hallolacak’ kolaycılığına kaçmak mümkün değildir. Evet, çözüm için uğraşıyoruz, uğraşacağız. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda ileriye gitmesi için de var gücümüzle çalışacağız.
Rum tarafı makul ve gerçekçi olur ve çözüme ulaşırsak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti onurlu bir çözümde eşit ortak olarak yerini alacaktır. Rum tarafının maksimalist davranışlarını kontrol edememesi ve makul bir uzlaşıya yanaşmaması halinde ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yolumuza devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ne yazık ki bir yıl önceki endişelerimiz gerçekleşti ve 2017 yılı içinde yer alan görüşmeler ve en sonunda toplanan Crans-Montana’daki Kıbrıs Konferansı başarılı bir sonuca ulaşamadı. Türk tarafı olarak gösterdiğimiz iyi niyetli çaba ve yapıcı yaklaşımlar karşılık görmedi” dedi.
Rum tarafının makul ve gerçekçi bir tavırdan uzak, son derece maksimalist yaklaşımlarla konferansın sonuçsuz kalmasında başrolü oynadığını ifade eden Akıncı, Rum liderliğinin aynı zamanda BM Genel Sekreteri Guterres’in ortaya koyduğu çerçevenin diğer önemli unsurlarını görmezden gelerek ve o konularda adım atmayarak konferansın sadece güvenlik ve garanti konferansı olduğu algısını yaratmaya çalıştığını söyledi.
Rumların, bu konularda da Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin gösterdiği esnekliğin karşılığını vermek yerine “sıfır asker, sıfır garanti” söylemini sloganlaştırmayı tercih ettiğini hatırlatan Akıncı, “işin özü, yıllardır ele geçirdikleri “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahipliğini terk ederek, yeni bir federal yapılanma içerisinde Kıbrıslı Türklerle siyasal eşitlik içerisinde bir yetki paylaşımına hazır olmadıklarını yine gösterdiler.  Tıpkı 2004’te Annan Planı’nı reddederek yaptıkları gibi...” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta güvenlik kavramının önemini görmezden gelemeyeceklerini vurgulayarak, Kıbrıs Türk tarafının her iki toplumun da kendini güvende hissedebileceği bir çözüm arayışı içinde olduğunu, “Bir tarafın güvenliği, diğer taraf için bir tehdit olarak algılanmamalıdır” ilkesini ortaya koyanın kendileri olduğunu belirtti.
İki toplum arasında şu anda var olmayan güven duygusu arttıkça, askere ihtiyacın da kuşkusuz azalacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, gerek ada içinde gerekse bölgesel olarak Türkiye ve Yunanistan’ı da içerecek biçimde iş birliği arttıkça garanti kavramının da farklılaşacağını ama bunların bir günde olamayacağını söyledi.
Akıncı, “Sıfır asker, sıfır garanti” söylemi ile de güven duygusunun gelişmesine katkıda bulunulmaz” dedi.
Rum tarafında sürekli gözlemledikleri Kıbrıslı Türkleri ve onun seçtiği kurumları küçümseyen, muhatap olarak sadece Türkiye’yi görmek isteyen yaklaşımların eskiden gelen bir taktiğin tezahürleri olsa da artık son bulması gereken davranışlar olduğunu vurgulayan Akıncı, şöyle devam etti:
 “Bilinmelidir ki bu adada ortaklaşa yaşayacakları toplum Kıbrıs Türk toplumudur. Daha da önemlisi Kıbrıs Türk halkının onay vermeyeceği bir çözüm mümkün değildir. Bu adada bulunabilecek herhangi bir çözümün temel niteliği, sayıca kendilerinden daha az olmakla birlikte, siyaseten eşit bir Kıbrıs Türk Toplumu’nun varlığı ve eşdeğer iki kurucu devletten birinin sahibi olmasıdır.”
BM ve AB de dahil uluslararası toplumun, yapmaları gerekenler olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet raporunda, dengeli yaklaşım uğruna, sorumlulukları eşit paylaştırma çabasının adil bir durum yaratmadığını, bu yaklaşımın Kıbrıs Türk tarafına yapılan bir haksızlık olduğunu belirtti ve gerekçesini şöyle anlattı:
“Çünkü başından beri çözüm iradesini ortaya koyan, attığı adımlarla 5’li konferansın toplanmasına kadar süreci en ileri noktaya taşıyan Kıbrıs Türk tarafı olmuştur.  Kapalı kapılar ardında kabul edilen bu gerçeğin, bir biçimde Birleşmiş Milletler raporunda da yerini alması gerekirdi.
Öte yandan müzakerelerin Crans-Montana’da sonuçsuz kalmasının ardından Rum tarafının ilk işi, Kıbrıslı Türklerin AB ile uyumunu sağlamak üzerinde çalışmalar yapmak için kurulan AB Ad-Hoc komitesinin faaliyetlerini durdurmak olmuştur. Ve ne yazık ki Avrupa Birliği yetkilileri de bu duruma seyirci kalmışlardır.
Halbuki Kıbrıs Türk Toplumu Avrupa Birliği standartlarına ne kadar erken ulaşırsa, bu herkes için yararlı olur. Bunu ilerletmek yerine, çalışmaların sonlandırılmasını sessizce onaylamak Avrupa Birliği açısından vahim bir durumdur. Bu tutumlarını bir an önce değiştirmelerini bekliyoruz.
Çözüm doğrultusunda her türlü fedakarlığı göstererek, gerekli adımları atan, 13 yıl önceki referandumda büyük bir oy çokluğu ile Annan Planı’nı onaylayan, Crans-Montana’da da yapıcı tavrını sürdüren Kıbrıs Türk tarafının izolasyonlar altında yaşatılmasının hiçbir haklı mazereti kalmamıştır. Ekonomi-ticaret alanında olsun, sportif alanda olsun Kıbrıs Türk insanının her türlü engelden arınmış biçimde bu aktivitelerin içinde yer alması en başta bir insan hakkıdır.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer uluslararası örgütler, halkımıza karşı uygulanan tüm kısıtlayıcı tedbirlerin artık bir anlamının kalmadığını idrak etmelidirler. Rum tarafının Kıbrıs Türk toplumunun tüm dış ilişkilerini engelleyerek,  sonra da tek açık kanal olan, Türkiye’ye olan bağımlılığın artmasından şikayet etmesi tam bir iki yüzlülüktür.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, konuşmasında, “Kıbrıs’ta bundan sonra ne olacak?” sorusunun gündemdeki yerini koruduğunu belirterek, bugün içine girilen seçim döneminde elbette herhangi bir hareketlenme söz konusu olmamakla birlikte, 2018’de yine gündemde olacağını vurguladı.
“Uluslararası niteliği de olan bir sorun devam ettikçe, çözüm arayışı da devam edecektir. Bizim bu gerçeğin bilincinde hareket edeceğimiz kuşkusuzdur” diyen Akıncı, ne var ki, bu arayışın sonuçsuz ve verimsiz bir biçimde bir 50 yıl daha sürdürülebilmesine artık onay vermelerinin söz konusu olmadığını ifade etti.
Bu güne kadar sürdürülen çerçevede ve ucu açık bir sürece yeniden girmenin ve aynı şeyleri  tekrarlamanın, kendilerini yine aynı çıkmazlara götüreceğine dikkat çeken Akıncı, BM Genel Sekreteri  Guterres’in kendilerini aynı sonu gelmez müzakere süreçlerine davet edeceğini de sanmadığını söyledi.
Akıncı, sonuç odaklı, paket anlayışı içeren ve süresi belli yeni bir anlayışa ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
 “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bizzat kendinin ya da iki tarafın onayı ile görevlendireceği üst düzey bir Birleşmiş Milletler yetkilisinin dolaylı görüşmeler yoluyla stratejik bir anlaşma çerçevesinin ortaya çıkma olasılığını araştırması düşünülebilir. Böylesi bir anlaşma çerçevesi ortaya çıktığı takdirde, elbette altının doldurulması için o zaman yine süresi belli bir müzakere programı planlanabilir.
Bütün bunların olabilmesi için elbette çözüm niyeti ve kararlılığına ve en başta da Kıbrıslı Türklerin siyasal eşitliğini içselleştirecek bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorunundaki gelişmeler ne olursa olsun, ertelenemez sorumlulukları ve yapılması gerekenler olduğuna işaret ederek “Kuşkusuz ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana geçen 34 yılda ve onun ötesinde 1974’ten günümüze kadar olan 43 yılda elde ettiğimiz önemli kazanımlar vardır. Birçok alanda sağladığımız gelişmeler, elde ettiğimiz başarılar vardır. Bunları görmezden gelemeyiz. Ne var ki hâlâ çözüm bekleyen birçok sorunumuz olduğu da bir gerçektir” dedi.
 
Akdağ: “2008 yılında başlayan müzakere süreci sona ermiştir”
 
Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, 2008’de başlayan müzakere sürecinin bittiğini, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Kıbrıs Türkü ile kendi meşru haklarını korumaya devam edeceğini söyledi. 
Recep Akdağ, KKTC’nin 34’üncü kuruluş kutlamaları çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmasında, Kıbrıs Türkü’nün bu günlere gelene kadar çok bedeller ödediğini ancak tüm sıkıntı ve engellere rağmen ne onur ne eşitlik ne de adalet hakkından taviz vermediğini kaydetti. Akdağ, KKTC’nin kurulmasının sadece Türk halkının değil Kıbrıslı Rumlar için de barışın ve birlikte yaşamanın teminatı olduğunu söyledi.  
Kıbrıs Türkü’nün Mücadele Lideri Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, 1974  Barış Harekatı’nın mimarları Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve şehitleri yad ettiğini kaydeden Akdağ, KKTC’nin, Kıbrıs Türkü’nün kendi kaderine sahip çıkma iradesinin, eşitlik temelinde özgür yaşam arzusunun tezahürü olduğunu belirtti.  
 KKTC’nin kuruluşundan itibaren adadaki barış ve istikrarın temel taşı olduğuna vurgu yapan Akdağ, KKTC’nin adanın kurucu ve eşit iki parçasından biri olduğunu ifade etti. 
Akdağ, birileri sağır rolü oynasa da bunun gerçek olduğunu ve  Kıbrıs Rum tarafının da bunu görmesi gerektiğini kaydetti. 
Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıslı Rumlar tarafından bozulan ortaklığı tekrardan tesis etmek için Birleşmiş Milletler tarafından sunulan planlara destek veren taraf olduğunu, Kıbrıs sorununun çözümü için İsviçre’de düzenlenen konferansın Kıbrıs Rum tarafı ile  Yunanistan’ın gerçekten uzak ve uzlaşmaz tutumu yüzünden sonuçsuz kaldığını belirten Akdağ, “Crans Montana’daki görüşmelerin, Rum Yunan ikilisinin uzlaşmaz ve gerçeklerden uzak tutumu sebebiyle sonuçsuz kalmasının ardından, 2008 yılında başlayan müzakere süreci sona ermiştir. Bu durum Rum tarafının adadaki yönetimi, Kıbrıs Türkleri ile paylaşmaya niyetinin olmadığını bir kez daha göstermiştir. Rum tarafı arkasına aldığı Avrupa Birliği’nin yandaş tutumlarıyla şımarık bir çocuk gibi davranmayı artık bırakmalıdır” dedi. 
Türkiye ile KKTC arasındaki sarsılmaz bağların güçlenmeye devam edeceğini, uluslararası anlaşmalar altında Türkiye’nin adanın garantörlerinden olduğunu ve Kıbrıs Rum tarafı ve başka hesaplar peşinde koşanların bunu iyi idrak etmesi gerektiğini kaydeden Akdağ, “Kıbrıs adasında iki toplum var ve atılacak her adım bu gerçeğe göre atılmalıdır. Adanın Rumlar tarafından sahiplenmesine asla müsaade edemeyiz” dedi. 
Kıbrıs’ın Güneyinde bulunan hidrokarbon yataklarına da değinen, ve bahse konu yataklara ilgi gösteren uluslararası şirketleri sağ duyulu hareket etmeye çağıran Akdağ, “Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz’deki meşru hak ve menfaatlerini korumaya devam edeceğimiz hususundaki kararlılığımızı bir kere hatırlamayı yararlı görüyorum” dedi. 
 
Akıncı, Kasırga ile Akdağ’ı kabul etti
 
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, KKTC’nin 34. Kuruluş yıldönümü kutlamalarında Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nı temsil eden Genel Sekreter Fahri Kasırga ile Türkiye Hükümetini temsil eden Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ı kabul etti.
Kabulde konuşan Recep Akdağ, KKTC’nin ve ülkenin insanlarının huzur ve refah içerisinde ileriye taşınabilmesini diledi.
Kıbrıs Türk halkının buradaki haklarını anlamayan ve kötü niyetli olan kişiler için “varsın anlamasınlar” diyen Akdağ, Kuzey Kıbrıs’ın potansiyeli yüksek bir ülke olduğunu vurguladı  ve Anavatan olarak ellerinden geldiğince KKTC’ye destek olacaklarını ifade etti.
KKTC’de 2 sene içerisinde ciddi hamleler yapılacağına inandığını kaydeden Akdağ, yol projelerinin süratle hayata geçirileceğini ve üzerinde çalıştıkları sulama ve elektrik projeleri bulunduğunu belirtti.
KKTC’de vatandaşların sağlık alanında büyük  talepleri  olduğunu ifade eden Akdağ, bunun layıkıyla karşılanabilmesi için sadece hastane  yapımının yeterli olmadığını altyapıyı hazırlamak ve sistemi rehabilite  etmek gerektiğini söyledi.
Türkiye’de sağlık sisteminde gerçekleştirilen büyük dönüşüme dikkat çeken Akdağ, KKTC’de de benzerinin gerçekleştirilebileceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin  önemli kurumlarının  her zaman olduğu gibi KKTC’nin 34. kuruluş yıldönümünde de yanlarında olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti ve bunun çok anlamlı olduğunu kaydetti.
KKTC’yi her açıdan daha ileriyle taşımanın;  Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş uygarlık seviyesine el birliğiyle ulaşmanın sadece TC’nin değil  KKTC’nin de hedefi olduğunu kaydeden Akıncı bu hedefe varmak için var güçleriyle çalışacaklarını ifade etti.
 
Akdağ: “Kıbrıs Türk halkına her türlü desteği vermeye devam edeceğiz”
 
Cumhuriyet  Meclisi Başkanı Sibel Siber, KKTC’nin 34. kuruluş yıldönümü kutlamalarında Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nı temsil eden Genel Sekreter Fahri Kasırga ile Türkiye Hükümetini temsil eden Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ı kabul etti.
Kabulde konuşan Akdağ, KKTC’nin 34. kuruluş yıldönümünde adada olmaktan duyduğu memnuniyeti  dile getirdi.
Kıbrıs Türk halkının muasır medeniyetler seviyesine ulaşmayı kafasına koymuş bir millet olduğunu kaydeden Akdağ, Kıbrıs Türk halkına gerek tecrübe gerekse finansal destek programlarıyla her türlü desteği vermeye devam edeceklerini, buna güçlerinin olduğunu söyledi.
Kıbrıs Türk halkının sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi yönünde taleplerinin el birliğiyle çalışarak 2 yıl içerisinde karşılanabileceğini dile getiren Akdağ, güzel bir hastane ve sağlık sitemi ile bunun mümkün olduğunu kaydetti.
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber  de konuşmasında, amaçlarının halkın yaşam kalitesini yükseltmek ve geleceğe umutla bakarak daha iyisi için çalışmak olduğunu dile getiren Siber, KKTC’de güçlü bir insan kaynağı olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanarak birçok şeyi başarabileceklerini ifade eden Siber, sağlık alanındaki sorunların  giderilmesi ve sağlık sisteminin yenilenmesinin  halkı çok memnun edeceğini vurguladı.
 
Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının cumhuriyet bayramını kutladı
 
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının 15 Kasım Cumhuriyet Bayramını kutladı.
Ertuğruloğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 34. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Kıbrıs Türk halkının devletine ve bayrağına kavuşmak için geçmişte büyük bedeller ödediğini, şehitler verdiğini, göçler yaşadığını ve yıllarca zulüm gördüğünü ifade ederek, herkesin devletinin, bayrağının ve üzerinde özgürce yaşadığı toprakların değerini iyi bilmesini istedi. 
KKTC’nin bugün de büyük bedeller ödenerek yoluna devam ettiğini belirten Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının 34 yıldır devletine sahip çıktığını ve Anavatan Türkiye’den aldığı destekle devletini geliştirip geleceğe taşıdığını vurguladı. 
Ertuğruloğlu, KKTC’yi her alanda geliştirip, halkına refah, çağdaş ve demokratik bir şekilde hizmet vermesini sağlamak için çalıştıklarını ifade ederek, KKTC’nin kurulmasına ve Kıbrıs Türk halkının özgürlüğüne kavuşmasına kadar yaşanan başarılar, üzüntüler ve sevinçlerin hep Anavatan Türkiye ile birlikte yaşandığını dile getirdi.
Geçmişin nasıl Anavatan ile adım adıma ve gönül gönüle birlikte yaşandıysa bundan sonra da bunun böyle olacağını vurgulayan Ertuğruloğlu,  Anavatan Türkiye’ye KKTC’ye her alanda verdiği desteklerden ötürü teşekkür etti.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve tüm şehitleri rahmet ve saygıyla andı; gazilere şükranlarını sundu.