İngiltere genelindeki devlet okullarından sorumlu olan Nadhim Zahawi'ye neden üç çocuğunu Başbakan Boris Johnson gibi ödeneğini devletten almayan okullara göndermek için para ödemeyi seçtiği soruldu.

Soru, Zahawi'nin özel okulları ülkenin "seviyesini yükseltmeyi" sağlayacak bir araç olarak övdüğü ve A seviyesinin altında notlara sahip devlet öğrencilerini kabul eden üniversiteleri eleştirdiği sırada geldi.

Ülkenin "parlak devlet okullarına sahip olduğunu ve her geçen gün daha iyiye gittiğini" söylemesinden sonra Zahawi'ye "Ama yine de çocuklarınızı özel okula mı gönderdiniz?" diye soruldu.

54 yaşındaki Zahawi, Sky News'a "Bu bir ebeveyn kararıydı; bu kararı eşimle vermek zorundaydım. Bu kararı tek başıma vermiyorum" dedi.

Zahawi'ye, 132 bin öğrenci üzerinde yapılan büyük bir çalışmanın, özel okullardaki akranlarından biraz daha düşük notlara sahip devlet okulu öğrencilerinin en yüksek dereceyi elde etme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koyduğu söylendi.

Ancak Zahawi, "sistemi bükme" fikrini eleştirdi ve "İnsanları aşağı çekerek seviye atlayamazsınız" diye öne sürdü.

Zahawi, "herkesi bir araya getiren" bir örnek olarak Eton College gibi kurumların yönettiği devlet akademilerine işaret etti ve ekledi:

Sistemin bir parçasına fiilen saldırıp her çocuk için harika bir sonuç sunmakta başarılı olamazsınız. Özel okulları eleştirmek istemiyorum; harika iş çıkarıyorlar.

BK Eğitim Bakanı kabinenin en zengin üyelerinden biri. Servetini anket şirketi YouGov'un kurucu ortaklığından elde eden Zahawi, 10 milyon sterlinlik (yaklaşık 198 milyon TL) emlak portföyüyle övünüyor.

Muhafazakarlar 2010'da iktidara geldiğinde, devlet okullarına ve özel okullara yapılan harcamalar neredeyse aynıydı ancak o zamandan beri devlet okullarına yapılan harcamalar azaldığı için büyük bir fark ortaya çıktı.

Hem develette hem de özel kurumlarda eğitim gören Zahawi, kendi okul günlerinde ırkçı istismara maruz kaldığını ve zorbaların kendisini bir gölette baş aşağı suya batırdığını da anlattı.

Eğitim Bakanı bunu, okuldaki zorbalardan kaçarken yaralandıktan sonra parmağı kesilmek zorunda kalan 11 yaşındaki Raheem Bailey'nin davasını "mide bulandırıcı" diye nitelendirirken anlattı.

Zahawi, "Bu kıyılara ilk geldiğimde zorbalığa uğradım" dedi ve ekledi: İngilizce konuşamıyordum ve zordu.

Daha büyük çocuklar için bir tür eğlence olarak parkta kovalandığım ve beni göle attıkları ya da baş aşağı göle batırdıkları ilk deneyimimi hatırlıyorum; bu kıyılara yeni gelmiş bir çocuk için epey korkunçtu.

Zorbalığın ırkçı bir tarafı olup olmadığı sorusuna Eğitim Bakanı şu yanıtı verdi:

Bilmiyorum, uzun zaman önceydi ama kesinlikle diğer ırkçı hakaretlere maruz kalan tarafta oldum. (INDEPENDENT TÜRKÇE)