Toprağa verildiği günün akşamı Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, CNN’de Enver Aysever’in programındaydı. “Oğlum şimdi üşüyor” dedi. Ciğerim yandı. Onun hislerini çok iyi anlıyorum. Cenazelerden sonra mezarlıkta toprağa ver

Toprağa verildiği günün akşamı Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, CNN’de Enver Aysever’in programındaydı.
“Oğlum şimdi üşüyor” dedi.
Ciğerim yandı.
Onun hislerini çok iyi anlıyorum.
Cenazelerden sonra mezarlıkta toprağa verildiklerinde, yakınlarım için aynı duyguları yaşamışımdır.
Toprak tümsek oluştuktan sonra üzerine çiçekler bırakılır.
Su serpilir.
Dua bitmiştir.
Artık adımlar geri gide gide ayrılma zamanıdır.
O kucakladığımız, kokusunu soluduğumuz beden artık toprağın altında, soğukta yapayalnızdır.
Yalnız kalacaktır.
İçimiz ezilir.
Hele yağmur çiseliyorsa onun ıslanacağını düşünürüz.
Berkin’in babasının “oğlum şimdi üşüyor” diye ağzından kısık sesle çıkan 3 kelimesi bana o acılarımı bir kez daha yaşattı.
3 kelime bir babanın yürek yangınının ifadesiydi.
..........................
Hiç kuşkum yok karanlık sokakta kurşunlanarak yaşamını yitiren Burak Can Kahramanoğlu için de babası “oğlum şimdi üşüyor” diye düşünmüş olmalı.
O da toprağın altında ve yapayalnız.
Tunceli’de gerilimden ya da TOMA içinde yoğun gazdan kalp krizi geçirerek hayattan kopan polis memuru Ahmet Küçüktağ da öyle.
Kirli bir “rus ruletinin” rastgele kurbanları oldular.
“Neden ben” diye soracak zamanları bile olmadı.
Ama biz sorabiliriz.
“Neden onlar?”
Onlar değil, başka çocuklar, başkalarının çocukları da olabilirdi.
Onlara da ciğerimiz yanardı.
Zaten yıllardır dağlarda, düzde, fidan gibi gençlerimiz “kuru dallar” gibi toprağa düşüyorlar.
Faili meçhullerde insanlarımız kırıma uğruyor.
Neden?
Hangi büyük oyunun “feda edilecekler listesinde” yazılı adları?
Barışın, birlikte yaşam sevincini paylaşmanın, kardeşliğin, sevginin de “büyük oyunu” olmalı.
İnsan haklarının en kutsalı olan “yaşama hakkı” için “hüküm” sadece Allah’a aittir.
..........................
Dün Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan’ın, aynı mahallede oğlundan bir gün sonra vurularak ölen Burak Can Kahramanoğlu’nun babası Halil Kahramanoğlu’nu telefonla arayarak “başsağlığı” dilemesi nasıl da bir güzelliktir.
Birbirlerine “soğukta üşümekte olan” çocukları için “senin oğlun, benim oğlum” demeleri mütevazı insanlarımızın ruh yüceliğidir.
Toplumu bloklara, kamplara ayırarak, oy devşirmek peşindeki siyaset liderlerine “derstir.”
Gözyaşlarını bile bölmüş olanlara, kendinden olana gözleri yaşlı, kendinden olmayana kurulara ibrettir.
Kendinden olanı kulağı açık, olmayana kapalı olanlara... Kendinden olana yüreği sızlayan, olmayana kalbi mühürlü olanlara da vicdan çağrısıdır.
..........................
Türkiye insanının büyük çoğunluğu, Berkin’in ve Burak Can’ın babası gibidir.
Anaları da öyle...
Bu gerçek iyi anlaşılsa bambaşka bir Türkiye’de yaşayabiliriz.
..........................
Berkin’e, Burak Can’a, Ahmet Küçüktağ’a rahmet diliyorum.