İkinci Dünya Savaşı'nda, Türk hükümetinin Nazi istilasındaki Fransa'da yaşayan Musevilerin hayatını kurtarmasını konu alan Turkish Passport belgeseli, LondraBüyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, eşi Esra BilgiçKKTC Temsilcisi Oya Tuncalı, Başkonsolos Emirhan Yorulmazlar, Elçi Müsteşar Fatih Ulusoy, Türk Musevi Cemaati müşaviri İzak Kolman, Doç.Dr Umut Uzer'in de katıldığı bir davette tanıtıldı.

Burak Arlıel'in iki yılda hazırladığı belgesel filmi, ilk defa 2011 Cannes Festivalinde gösterilmişti. Filmde, Fransa'da görevli Türk büyükelçisi, Marsilya'da ve Nice'de görev yapan Türk konsolosların, Musevilere Türk pasaportu sağlayarak, toplama kamplarına göndermeme mücadelesi, İstanbul'a 10 günlük tehlikeli bir yolculukla trenle yollamaları kurtulanlar tarafından anlatıldı. 180-200 Yahudinin 1944 yılı başlarında ayda iki kez Türk diplomatlar tarafından ayarlanan üzerinde Ay Yıldız taşıyan trenlerin yolda Nazi askerlerinin dolu olduğu tren istasyonlarını geçip İstanbul'a varması heyecanla izlendi. 1944 yılı Mayıs ayında yapılan son tren yolculuğuna katılanlar hayatlarını nasıl Türk hükümetine borçlu olduklarını filmede dile getirdiler.

Filmin Royal Institute of British Architects (İngiliz Kraliyet Mimarlar Enstitüsü) salonunda gösterimine, Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç, eşi Esra BilgiçKKTC Temsilcisi Oya Tuncalı, eşi İhsan Tuncalı, Başkonsolos Emirhan Yorulmazlar, eşi Ayşegül Yorulmazlar, Elçi Müsteşar Fatih Ulusoy, müsteşarlar Nazmiye ve Orçun Başaran, Türk Müsevi Cemaati müşaviri İzak Kolman, İTÜ Doçentlerinden Dr. Umut Uzer ile sivil toplum kurumları temsilcileri, gazeteciler ve diplomatlar katıldı.

Paris'ten, İstanbul'a on günlük bir tren yolculuğuyla, Nazi işgali altındaki çeşitli Avrupaülkelerinden binbir güçlükle, bombalar altında geçerek Türk topraklarına varan trendeki 200'e yakın Türk olarak kaydını yaptıran Musevilerinin tehlikeli seyahati, 1944 yılında kurtulanların ve Türk diplomatlarının çocuklarının dili ile anlatılıyor.

İki saate yakın süren filmde, Nazilerin elinden Türk diplomatları sayesinde kurtulan Müsevi Türk vatandaşları, hatırlayabildikleri kadarıyla nasıl ölümden döndüklerini, elbiselerinin üzerine 'sarı yıldız takmadıklarını, Türk diplomasisi sayesinde nasıl hayatta kaldıklarını gerçekçi bir dille anlatıyor. Filmin sonunda belgesele konuşan tren yolculuğundan hayatta kalanlar, Biz önce Türk sonra Fransızız dediler.

Film gösterilmeden önce konuşan Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç, belgesel filmin FilozofEdmund Burke'in Şeytanın başarıya ulaşması için gereken tek unsur, iyi insanların hiçbirşey yapmamasıdır sözleriyle başladığını vurgulayarak, şöyle konuştu

Her tür ırkçılığı önlemek amacıyla, bu konuda katı tedbirler almayı görev kabul ediyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, 'International Holocaust Remembrance Alliance IHRAya (Uluslararası Soykırım Hatırlama Birliği) üye olduk. Irkçılık, ayrımcılık, xenophobia, anti-Semitizm, İslamofobia ve her tür aşırıcılıkla savaşma ve bu tür vahşetleri hatırlamaya büyük önem vererek buraya katıldık.

Bu sene bu birliğe Birleşik Krallık başkanlık yapıyor. Manchester'da bu hafta toplanan IHRA'ya katılan Türk delegasyonundan İzak Kolman, Bay Delevi ve Doç.Dr. Umut Uzer'I bu akşama davet ettik. Türk arşivlerinin, soykırım yıllarına ait olanlarını araştırmacılar için açtık. Avrupa'da, Soykırım kurbanlarının Türkler tarafından kurtarılma mücadelesini anlatan iki eser yayınlandı. Türk Pasaportu adlı belgesel de Aladdin Projesi kapsamında çevrildi ve 2011 Cannes Film Festivalinde gösterildi. Türkiye ayrıca Auschwitz-Birkenau Uluslararası Müzesine de yardımda bulunuyor ve bu miktarını bu sene bir misli artırdığını memnuniyetle söyleyebiliriz. Türkiye, medeniyetler arasında karşılıklı anlayış, saygı, insanlığı ilgilendiren konularda uluslararası girişimlerin sıkı bir destekçisidir. Bu anlayışla birlikte, Türkiye 2005 yılında İspanya ile birlikte 'Medeniyetler Birliğini başlatmıştır. Bu daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından BM girişimi olarak adapte edilmiştir. Türkiye 2016 yılında İstanbul'da'Dünya İnsanlık Zİrvesine evsahipliği yapacaktır. BM Genel SEkreteri, ilk küresel insanlık zirvesini gerçekleştirecektir. Osmanlı İmparatorluğu 1492 yılında, İspanya Engizisyon döneminde İberya'dan atılan Müsevi nüfusunu bağrına basmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, dönemin Müsevi kadın kahramanlarından Dona Gracia'yı imparatorluğa davet etmiştir.Türkiye bugün de 1.8 milyon Suriyeliye, tarihi insani gayretler ve yardım amacıyla topraklarına almıştır. Nazi rejiminden kaçan Müsevi profesör ve akademisyenler,Türkiye'de samimi şekilde karşılanmışlardır. İnsani nedenlerle ülkemize kabul edilen bu kişilere, daha sonra Türk vatandaşlığı verilmiştir. Bu vesile ile Türk akademik ve bilim hayatının gelişmesine büyük katkıda bulunan Müsevi profesörleri de burada anıyorum. Ayrıca, Prag, Atina, Rodos, Hamburg, Bern, Marseille, ParisBerlin, Budapeşte ve birçok yerde benzeri görülmemiş zulümle karşılaşanları kurtarmak için, kendi hayatlarını hiçe sayan kahraman ve onurlu Türk diplomatlarını da burada saygı ile anıyoruz.

Daha sonra kürsüye gelen Türkiye Müsevi Cemaati Müşaviri İzak Kolman, İspanya'daki Müsevilerin dönüm noktasının 3 Ağustos 1492 olduğunu bu tarihte Osmanlı İmparatorluğu'na sığındıklarını belirterek, Türkiye'deki tarihi gelişimlerini anlattı. Kolman, İkinci Dünya Savaşı sırasında çok sayıda Türk diplomatın, canları pahasına kendi vatandaşları olan Müsevilere pasaport çıkartıp, Türkiye'ye sağ salim gitmesini sağladıklarını söyledi.

İTÜ öğretim görevlilerinden Doç.Dr Umut Uzer, Türklerin hiçbir zaman Müsevileri kurtarma çabalarını propaganda veya reklam vasıtası yapmadığını, bunun da TÜrk karakterinden kaynaklandığını belirterek, filmin kaçışı, korkuyu yaşayan, o tarihlerde çocuk olanların ağzından dramatic şekilde anlattığını belirtti.

Film sonunda izleyiciler, alkışlarla filmi beğendiklerini dile getirdiler.