Yine geldik cumaya, hafta sonuna. Hepimiz kendi alanında ve dalında koşturup durmaktan yorulduk. *** Ne zaman kendimizi de, zamanı da, aile içi sıkıntıları da unutur gideriz, diye sorulduğunda, itirazsız vereceğimiz ortak yanıt aynı: - Ekranla

Yine geldik cumaya, hafta sonuna. Hepimiz kendi alanında ve dalında koşturup durmaktan yorulduk.
***
Ne zaman kendimizi de, zamanı da, aile içi sıkıntıları da unutur gideriz, diye sorulduğunda, itirazsız vereceğimiz ortak yanıt aynı:
- Ekranlarda bir futbol maçını izlemeye başladığımızda.
***
Geçen yüzyılın başında Fransız bilgini Auguste Comte “toplum bilimi”, “Sosyoloji”yi canlandırdı ve etli kemikli bir hale getirdi. Ne çare ki bizdeki “Militerler”, “Sosyoloji”yi, biraz da “Sovyet” kaygısıyla “Komünist” bir aynadan gördüler ve bu alanda eser veren şairleri, yazarları, sanatçı ve bilimcileri içeri tıktılar.
***
Oysa sakıncalı olan “Sosyoloji” değil, “cehalet”ti.
***
Kim cahil, kim değildi?
Bürokratik bir koltuğa sahip olanlar değil, tüm gerisi; en başta köylüler, meslek sahipleri ve hayatını çıplak hayattan kazananlar cahildi. Bu kadar “cahil bir ülkeyi nasıl yönetebilirdin?”
Yanıt:
- Elbette ki ordu gücüyle.
***
“Sosyolojik” açıdan ise bir cumhuriyet böyle kurulmuyordu.
***
Bugün 4 Nisan 2014 tarihi olmasına karşın çok geçmişlere gittik.
***
Şimdi gelelim biraz günümüze:
Ankara’daki durumu nasıl görüyorsunuz?
- Belediye seçimlerinde “kaşkariko” oynandığı tartışmaları...
***
Gerçeği ararsanız, doğru dürüst bir “belediye seçimi” dahi yapmasını henüz kıvıramıyoruz. Oysa bir ülkede “kalite” seçimi kazanmak değil; doğru dürüst bir seçim yapabilmektir.
Yoksa Yeniçeri Ağası ile Kadılar toplanır, hep birlikte gelirlerdi iktidara, 36 padişahın 14’ünü böyle devirmişlerdi.
***
Şöyle biraz rahatlatalım içimizi yahu.
En isabetli tedbir rahmetli babaannemin böreklerinden açmak konuyu.
Önce ortalığa bir bez serip üstüne “hamur tahtasını” koyacaksın ve eline alacaksın “oklava”yı.
Önceden hazırlanan “hamur yumağı”ndan koparılan her lokma rahatça çok kolay dönüşür “yufka”ya. Sonra o yufkaları kalaylı bir siniye, ortasında peynir ve kıyma dökerek üst üste yerleştireceksin.
Buna “sini böreği” denir. Bir de “su böreği” vardır ki, onu yapmak çok daha meşakkatlidir.
***
“Çiğ börek”e gelince, yufkaların her birini, içine çiğ kıyma koyarak “yarım ay” biçiminde kopartır ve tavada kızartırsın.
Hanımlar arasında güncel konuşmalar çok daha doğaldır erkeklerinkinden.
***
Bir toplumda “kadınlarla erkekler” doğru dürüst anlaşamıyorlarsa, orada hiçbir sorun üstüne sağlıklı bir anlaşma olamıyor.
Neyse ki yarın cumartesi.