13 Kasım 2022’de düzenlenen saldırıda 6 kişi hayatını kaybetmiş, 100'e yakın kişi yaralanmıştı.

Saldırının davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Albashir’in ''devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "kasten öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "kasten öldürmeye yardım" suçlarından cezalandırılmasına hükmetti.

Yulia Navalnaya'ya DW İfade Özgürlüğü Ödülü Yulia Navalnaya'ya DW İfade Özgürlüğü Ödülü

Demirören Haber Ajansı, Albashir’e “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasından ceza verilmediğini bildiriyor.

Anadolu Ajansı ise haberinde, Albashır’a yöneltilen "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasının mahkeme tarafından "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma" suçu içerisinde eridiği kanaatinin açıklandığını bildiriyor.

36 sanıklı davanın iddianamesinde saldırının “PKK/KCK silahlı terör örgütünün Suriye uzantısı YPG/PYD/SDG tarafından planlanıp gerçekleştirildiği” iddia ediliyordu.

İddianamede Albashir’in “örgütün özel istihbarat elemanı olduğu” suçlaması da yer alıyordu.

Albashir'in emniyetteki ilk sorgusunda "PKK/PYD/YPG terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini" ve "Afrin-İdlib üzerinden Türkiye'ye eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını" söylediği iddiaları basına yansımıştı..

Albashir’in yine emniyetteki ifadesinde, bıraktığı çantada bomba olduğunu bilmediğini, içinde uyuşturucu olduğunu zannettiğini söylediği belirtiliyordu.

Zanlı, kendisine gelen telefon sonrası çantayı patlama noktasına bırakarak oradan ayrıldığını ifade etmişti.

Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırıdan beş gün sonra TBMM’de yaptığı açıklamada, "İstiklal Caddesi saldırısı PKK'nın daha önce defalarca gördüğümüz sivil katliamlarından birisidir. Faili hemen bulduk, şimdi arkasındaki tüm yapıyı deşifre ediyoruz." demişti.